menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Hafızanın İstismar Anatomisi

12 0
14.11.2025

Siyasette mağduriyet iktidar arzusunun başka bir biçimde anlatılmasıdır. İlk bakışta masum görünen bu dil, zamanla yarayı iyileştirmekten çok o yaranın etrafında örülen duygusal sadakati besler ve toplumu hakikat arayışından uzaklaştırır. Türkiye’de yıllardır tekrarlanan “mağduriyet” söyleminin böylesine etkili olmasının nedeni de budur.

Muhafazakâr hafızanın geçmişte yaşadığı dışlanmışlık duygusu bir kimliğe, ardından bir siyasi sermayeye dönüştü ve iktidarın meşruiyetinin en güçlü dayanaklarından biri hâline geldi. Bugün ise tablo tamamen değişmiş durumda. Artık mesele eski yaraların hatırlatılması değil, iktidarın kendi eliyle mağdur ettiği kişilerin üzerinden dahi yeni mağduriyet hikâyeleri devşirebilmesidir.

Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianamenin, hukuki olmaktan çok siyasal bir mesaj niteliği taşıdığı oldukça aşikâr. Bu durum, toplumun en sıradan ferdi tarafından bile görülebilecek berraklıkta. Ne var ki iktidar, kendi müdahalesinin dahi kurbanıymış gibi davranabilecek bir maharet geliştiriyor, enfes bir win win siyaset. Yargının siyasallaşmasını eleştirenlere karşı “bizi yargı süreçlerine karıştırmaya çalışıyorlar” diyerek, gücünü mağduriyet kılığına sokan bir söyleme yaslanmak en allame siyasetçinin dahi aklına gelmez belki de. Bu, yalnızca mağduriyetin araçsallaştırılması değil, mağduriyetin iktidar tekniğinin ta kendisi hâline gelişi. Bir dönem gerçekten yarası olanların dili, bugün yaralamayı sürdürenlerin zırhına dönüşmüş durumda.

Bu noktada muhalefetin rolü, hakikati görünür kılmaya çalışmanın çok ötesine geçmek zorunda. Çünkü mağduriyet söylemi yalnızca iktidarın maharetinden beslenmiyor, muhalefetin yıllardır aşamadığı o muhafazakâr mesafe tarafından da........

© Karar