28 Ocak Pazar günü Saadet Partisi’nin Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı tanıtım toplantısına katıldım.

Toplantı vesilesiyle Saadet Partisi yetkililerini de yakından inceleme fırsatı buldum.

Milli Görüş hareketinin başlangıcı Milli Nizam Partisi’nin kurulmasından önceye kadar gidiyor. Yıllar içinde parti isimleri değişse de, birçok inişler çıkışlar yaşansa da Milli Görüş hareketinin eski gücünde olduğu söylenmeyebilir ve fakat belli bir seviyede olduğu belirtilebilir.

Herhangi bir kuruma toplantıya gittiğinizde sizi ilk karşılayan güvenlik personelinde, girişteki personelde, yukarı katlara çıktıkça, yöneticilerle görüştükçe kurumun geneline yansıyan bir ahenk hissediliyorsa, bu kurumda olumlu anlamda bir kurum kültürünün varlığından söz edilebilir.

Saadet Partisi’nden kiminle konuşsam bu duyguya kapıldım. Değerlerin içselleştirilmiş olduğunu gördüm.

Açıkçası toplantı öncesinde, sonrasında teşkilattan birçok kişiyle görüştüm. Şunu söyleyebilirim. ‘Mış gibi’ değiller. Saadet Partisi gücünü samimiyetten alıyor da denilebilir.

Örneğin teşkilattan genç bir kızımız kendisinin de annesinin de teşkilatta olduğunu söylerken annesi de sohbete katıldı ve teşkilat çalışmalarını birlikte anlattılar. Anlatılanlardan gördüğüm teşkilat çalışmalarında ciddi bir sistemin, disiplinin olduğu. Ayrıca partililerle konuşurken tecrübe, hafıza hissedilebiliyor.

Bu konuya birebir uymasa da Henry Fayol’un yönetim kuralları arasında yer alan ‘astlar ve tüm çalışanlar arasında birlik ve beraberlik ruhunun yerleşmesi için çalışma’ partide gerçekleştirilmiş gibi.

******

“Başka bir İstanbul mümkün”

Saadet Partisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne İstanbul Milletvekili Birol Aydın'ı aday gösterdi.

Motto ise “Başka bir İstanbul mümkün”

Açıkçası diğer İstanbul adayları gibi Birol Aydın’da güçlü bir aday. Aydın’ın konuşmasında hem Kurum’u hem de İmamoğlu’nu eleştirmesi dikkat çekiciydi.

Aydın ‘Eğer bu seçim iki kutbun seçimiyse o iki kutup AK Parti ve CHP değil, milli görüş ve diğerleridir.’ sözüyle bir önceki seçime göre oyunun kurallarının değiştiğinin de altını çizmiş oldu.

Ayrıca Aydın’ın konuşmasında önemli bulduğum şu bölümü de belirtmek isterim:

“Bizim ötekimiz o veya şu siyasi parti değildir. Bizim ötekimiz; israf, rüşvet ve yolsuzluk düzenidir. Biz o şahısla, beriki siyasi partiyle değil; yolsuzlukla mücadele edeceğiz. Yoksullukla mücadele edeceğiz.”

******

“Bilge Başkan Temel Karamollaoğlu”

Birol Aydın’ın konuşması sonrasında Temel Karamollaoğlu uzun bir konuşma yaptı. Konuşması sırasında salondaki kalabalıklar ‘Bilge Başkan’ diye tezahüratta bulundu.

Karamollaoğlu’nun konuşmasında şu sözü önemliydi:

“İster belediyecilikte olsun ister genel yönetimde olsun bizim şiarımız; hakkı üstün tutmaktır.”

Bir anlamda adalet olmadan huzurun da olamayacağını belirtti. Ayrıca kalkınmanın, kaynakların verimli kullanılmasının altını özellikle çizdi. Yalnız bizim şu ara yanına bile yaklaşamadığımız kavramlar; ‘kalkınma ve verimlilik…’

İsraf, rüşvet, yolsuzluğa karşı olduklarını özellikle belirtti.

Diğer taraftan konuşmasının satır aralarına bakınca Karamollaoğlu’na neden ‘Bilge Başkan’ dendiği de anlaşılıyor.

Son olarak bir ayağım sahada olduğu için şunu söyleyebilirim. Yolsuzluk, rant, çürüme, yozlaşma gibi meseleler muhafazakarları içten içe rahatsız ediyor. Bu durum oy verme davranışına tam olarak şimdilik yansımasa da bu gerçekliğin gittikçe görünür olduğu belirtilebilir. Dolaysıyla Saadet Partisi gibi AK Parti’nin direkt rakibi olan partilerin önümüzdeki seçimde konuşulandan daha fazla potansiyelinin olduğu düşüncesindeyim.

QOSHE - “Başka bir İstanbul mümkün” - Semra Alkan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Başka bir İstanbul mümkün”

4 1
31.01.2024

28 Ocak Pazar günü Saadet Partisi’nin Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı tanıtım toplantısına katıldım.

Toplantı vesilesiyle Saadet Partisi yetkililerini de yakından inceleme fırsatı buldum.

Milli Görüş hareketinin başlangıcı Milli Nizam Partisi’nin kurulmasından önceye kadar gidiyor. Yıllar içinde parti isimleri değişse de, birçok inişler çıkışlar yaşansa da Milli Görüş hareketinin eski gücünde olduğu söylenmeyebilir ve fakat belli bir seviyede olduğu belirtilebilir.

Herhangi bir kuruma toplantıya gittiğinizde sizi ilk karşılayan güvenlik personelinde, girişteki personelde, yukarı katlara çıktıkça, yöneticilerle görüştükçe kurumun geneline yansıyan bir ahenk hissediliyorsa, bu kurumda olumlu anlamda bir kurum kültürünün varlığından söz edilebilir.

Saadet Partisi’nden kiminle konuşsam bu duyguya kapıldım. Değerlerin içselleştirilmiş olduğunu gördüm.

Açıkçası toplantı öncesinde, sonrasında teşkilattan birçok kişiyle görüştüm. Şunu söyleyebilirim. ‘Mış gibi’ değiller. Saadet Partisi gücünü samimiyetten alıyor da denilebilir.

Örneğin teşkilattan genç bir kızımız kendisinin de annesinin de teşkilatta olduğunu söylerken annesi de sohbete katıldı ve teşkilat çalışmalarını........

© Karar


Get it on Google Play