menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yandan tutmak ya da şiirde kalmak…

22 10
27.07.2024

İbrahim Kiras’ın ‘Bugünkü dünyada şiire yer yok mu?’ sorusunu bir saklı cevap diye okuduğumuzda önümüze çıkabilecek tablo üzerine biraz daha düşünelim. Şiir dünyada tam olarak hangi yeri tutar ve o yer boşaldığında yerini ne doldurur? Eğer şiiri sırf edebiyat bilimin bir araştırma konusuna indirger ve onu sosyal ihtiyaçlardan biri kalemine dönüştürürsek zaten fazla söze gerek yok demektir. Kaldı ki üniversitelerde her yıl onca tez yapılıyor. Sosyal ihtiyacı karşılayacak popüler şiir okuyucusu, her meşrepten madrabaz yeterince var. Böyle olunca şiirin kim tarafından ve nasıl yazıldığının önemi de yok. Yaratıcı ve taşıyıcı özne şairi çarpıtır böylesi düzen. Hangi dille ve hangi tarihi şartlar altında şiir yazıldığının bir hükmü olmaz. Şiir şair özneden insana mutlak ve dilsel akıştır. Ve şiir kolektif bir sanattır ve şair hem şuuraltı hem dil bilinciyle onu bir vazife olmadan miras edinir. Böyle olunca, Pessoa’nın yazdığında kendisi konuşur gibi gözükürken asıl ses Portekiz’indir. Şiir, süzülmüş, kristalize olmuş bir sanat olarak toplumun tarihsel özüdür.

‘Bugünkü dünyada şiire yer yok mu?’ sorusunun sorulduğu dil ve o dili konuşan insanlar, eğer yaşadıkları zamanda artık şiirsel bir eylemde bulunmuyorlarsa, aslında bir hayat eyleminde bulunmadıkları, hemen her şeyi yandan tuttukları gibi şiiri de yandan tutar gibi gözükürken onun yanından bile geçmeye yeltenmedikleri anlamı mı çıkar sonuçta? Peki olanı, yazılmakta olanı ne ile izah etmeli? Son çırpınışlar, son hayat belirtileri diye mi düşünmeli? Türkiye’de en az son kırk yılda şiirin nitelik bakımından........

© Karar


Get it on Google Play