menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Göz nuru…Gözümün ufku…

25 0
30.09.2025

Emek ile beraber göz nurunun anılması boşuna değil. Eski zamanlar emeksiz, gayretsiz hayatta kalmanın daha imkansız olduğu devirlerdir sonuçta. Sadece incelik isteyen sanatlar, meslekler değil neredeyse her iş her uğraş emek isterdi. Modern zamanlar emeğin yönü kadar niteliğini de değiştirdi. Bugün emek denilince sanki alt bir kategori kastediliyor. İktisadın dünyası insana dair hemen her bağlamı boşaltıp onu üretim- tüketim olgusuna indirgeyiveriyor çünkü. Göz nuru da öyle. Onca çağrışımla yüklü göz ve onun hayatiyeti sayılan nur tıbbın ve optiğin bir konusu neredeyse. Sevdiğimiz birine gözümün nuru ya da yaptığımız bir işe göz nuru döktüğümüzden nadiren söz ediyoruz artık. Oysa bugün de hayatın tadı kadar zenginliği, niteliği kadar düzeni de ne ölçüde göz nuru harcadığımızla ilgili. Zeytini göz nuruyla yıkamıyorsak boşuna. Bir kitabı göz nuru dikkatiyle okumuyorsak faydasız. Hatta hatta tanıdığımız veya tanımadığımız birine göz nuruyla bakmıyorsak niye? Bir başına göz hayati derecede önemli fakat onu salt bir organ olmanın ötesine taşıyan göz nuru değil mi?

Diyeceğim Borges ve Kadı Darir hatta Cemil Meriç gibi örnekler o göz nurunu içe akıtıp, ruhlarıya, dikkat, zeka ve hafızalarıyla yaşatmış kişilere birer örnek. Dahası, dünya nüfusunun büyük bir kısmı tarihte görülmediği ölçüde gözlerini ekran denilen bir yüzeye yöneltiyorlar. Bir dakika içinde on milyonlarca insan aynı refleksle aynı göz hareketlerini yapıyor. Ekrana ayarlı olmayan meslek neredeyse kalmadı. Doktor oraya bakıyor çiftçi oraya. Gazeteci oradan ilerliyor öğretmen oradan. Öğrenci ekran........

© Karar