7 Ekim’de Hamas’ın hala tam olarak anlaşılmayan baskın hareketiyle başlayıp, İsrail’in karşı katliamına dönüşen Filistin savaşı birçok bilinmezlikleri ortaya çıkardı. Bir kere; haklı bir vatan mücadelesi yapan Filistinliler arasında tam bir birlik ve kararlılığın olmadığı görüldü. Batı Şeria ile Gazze arasında yönetim ve temsil rekabetinin olmaz, İsrail’in kendi menfur emellerini gerçekleştirme planlarını kolaylaştırarak, katliamlarının günlük rutin olaylar olarak algılanmasını sağlamıştır. Kültür ve coğrafi yakınlık bakımından Arap dünyasının bir parçası olan Filistin bir türlü Arap dünyasının yeterli desteğinden yararlanamamaktadır. En son toplanan İslam ülkeleri; yayınladıkları bildiri ile İsrail’e karşı hiçbir caydırıcı söylem ve de eylem ortaya koyamamışlardır. Medeni dünya ise, tam da İsrail’in istediği gibi suskun ve ilgisiz.

Filistin tarafının on binin üzerinde sivil kayıp verdiği bu kanlı savaşın en büyük destekçisi ise Amerika olmuştur. Dünyanın neresinde kanlı bir savaş ve adaletsiz bir yönetim anlayışı hakimse bilinen odur ki, Amerika mutlaka bu işin içindedir. Bir avuç Filistinliye karşı; en güçlü savaş gemilerini Gazze sahillerine gönderen Amerika ve İngiltere’nin asıl amaçlarının elbette ki sadece Gazze’de İsrail’in desteklenmesi değildir. Bölgenin bütününü içine alan ve özellikle Türkiye’yi hedef tutan hazırlıkların yıllardan beri yapılmakta olduğunu bilmekteyiz. Mescid-i Aksa’ya Türk bayrağı açarak Türk Milleti’nin duygusallığını tahrik etmek isteyen yaklaşımlara ve “Mehmetçik Gazze’ye” sloganlarına karşı Türkiye’nin devlet aklını kullanarak bu bataklıktan fiziki olarak uzak durması çok değerli ve önemlidir. Tarihi, kültürel ve manevi bağlarımızın olduğu bu kutsal alanlara elbette ki kayıtsız kalamayız. Ancak bu ilgimizi akıl çengeli ile dizginlemesini bilemezsek bilinmelidir ki bu kutsal alanların sahipsiz kalması mukadderdir.

Fiili olarak birinci derecede Arap dünyasını ilgilendiren bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin tahriklere aldırmadan manevi desteğini esirgememelidir. Bundan fazlası Türkiye’yi içinden çıkılmaz problemlerle karşı karşıya getirme potansiyeline sahiptir. İsrail’in bu kanlı saldırı ve soykırımının mutlaka bir bedeli olacaktır. Ama bunu kimse Türkiye’ye havale etmeye çalışmasın. Türkiye bu konuda tarih tecrübelere fazlasıyla sahiptir.

Kara, hava ve deniz kuvvetlerine sahip olmadığı halde, stratejik aklını kullanmadan İsrail’e saldıran Hamas’ın niyetinin çok ta net okunamadığı bir gerçektir. Filistinliler vatan mücadelesinde haklıdırlar, bu mücadelelerini destekliyoruz. İsrail’e karşı askeri hamlelerin dışında, Kürecik radar üssünün kapatılması, İsrail’e yaptığımız altı milyar dolarlık ihracatın içindeki özellikle bir buçuk milyar dolarlık çelik ihracatının dondurulması gibi daha etkili yaptırım imkanlarımız vardır ve bu yaptırımları gerektiğinde çekinmeden ve kararlılıkla kullanmaktan geri durmamalıyız.

Ortadoğu insanlık tarihinin her dönem en karmaşık sosyal ve askeri hareketliliğine sahip bir coğrafyası olmuştur. Yüce Kur’an’da adı geçen 25 peygamberin bölgeye inmiş olması hiçbir zaman unutulmamalıdır

7 Ekim’de Hamas’ın hala tam olarak anlaşılmayan baskın hareketiyle başlayıp, İsrail’in karşı katliamına dönüşen Filistin savaşı birçok bilinmezlikleri ortaya çıkardı. Bir kere; haklı bir vatan mücadelesi yapan Filistinliler arasında tam bir birlik ve kararlılığın olmadığı görüldü. Batı Şeria ile Gazze arasında yönetim ve temsil rekabetinin olmaz, İsrail’in kendi menfur emellerini gerçekleştirme planlarını kolaylaştırarak, katliamlarının günlük rutin olaylar olarak algılanmasını sağlamıştır. Kültür ve coğrafi yakınlık bakımından Arap dünyasının bir parçası olan Filistin bir türlü Arap dünyasının yeterli desteğinden yararlanamamaktadır. En son toplanan İslam ülkeleri; yayınladıkları bildiri ile İsrail’e karşı hiçbir caydırıcı söylem ve de eylem ortaya koyamamışlardır. Medeni dünya ise, tam da İsrail’in istediği gibi suskun ve ilgisiz.

Filistin tarafının on binin üzerinde sivil kayıp verdiği bu kanlı savaşın en büyük destekçisi ise Amerika olmuştur. Dünyanın neresinde kanlı bir savaş ve adaletsiz bir yönetim anlayışı hakimse bilinen odur ki, Amerika mutlaka bu işin içindedir. Bir avuç Filistinliye karşı; en güçlü savaş gemilerini Gazze sahillerine gönderen Amerika ve İngiltere’nin asıl amaçlarının elbette ki sadece Gazze’de İsrail’in desteklenmesi değildir. Bölgenin bütününü içine alan ve özellikle Türkiye’yi hedef tutan hazırlıkların yıllardan beri yapılmakta olduğunu bilmekteyiz. Mescid-i Aksa’ya Türk bayrağı açarak Türk Milleti’nin duygusallığını tahrik etmek isteyen yaklaşımlara ve “Mehmetçik Gazze’ye” sloganlarına karşı Türkiye’nin devlet aklını kullanarak bu bataklıktan fiziki olarak uzak durması çok değerli ve önemlidir. Tarihi, kültürel ve manevi bağlarımızın olduğu bu kutsal alanlara elbette ki kayıtsız kalamayız. Ancak bu ilgimizi akıl çengeli ile dizginlemesini bilemezsek bilinmelidir ki bu kutsal alanların sahipsiz kalması mukadderdir.

Fiili olarak birinci derecede Arap dünyasını ilgilendiren bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin tahriklere aldırmadan manevi desteğini esirgememelidir. Bundan fazlası Türkiye’yi içinden çıkılmaz problemlerle karşı karşıya getirme potansiyeline sahiptir. İsrail’in bu kanlı saldırı ve soykırımının mutlaka bir bedeli olacaktır. Ama bunu kimse Türkiye’ye havale etmeye çalışmasın. Türkiye bu konuda tarih tecrübelere fazlasıyla sahiptir.

Kara, hava ve deniz kuvvetlerine sahip olmadığı halde, stratejik aklını kullanmadan İsrail’e saldıran Hamas’ın niyetinin çok ta net okunamadığı bir gerçektir. Filistinliler vatan mücadelesinde haklıdırlar, bu mücadelelerini destekliyoruz. İsrail’e karşı askeri hamlelerin dışında, Kürecik radar üssünün kapatılması, İsrail’e yaptığımız altı milyar dolarlık ihracatın içindeki özellikle bir buçuk milyar dolarlık çelik ihracatının dondurulması gibi daha etkili yaptırım imkanlarımız vardır ve bu yaptırımları gerektiğinde çekinmeden ve kararlılıkla kullanmaktan geri durmamalıyız.

Ortadoğu insanlık tarihinin her dönem en karmaşık sosyal ve askeri hareketliliğine sahip bir coğrafyası olmuştur. Yüce Kur’an’da adı geçen 25 peygamberin bölgeye inmiş olması hiçbir zaman unutulmamalıdır!

QOSHE - ORTA DOĞU’DA NELER OLUYOR? - Hasan Suiçmez
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ORTA DOĞU’DA NELER OLUYOR?

3 0
13.11.2023

7 Ekim’de Hamas’ın hala tam olarak anlaşılmayan baskın hareketiyle başlayıp, İsrail’in karşı katliamına dönüşen Filistin savaşı birçok bilinmezlikleri ortaya çıkardı. Bir kere; haklı bir vatan mücadelesi yapan Filistinliler arasında tam bir birlik ve kararlılığın olmadığı görüldü. Batı Şeria ile Gazze arasında yönetim ve temsil rekabetinin olmaz, İsrail’in kendi menfur emellerini gerçekleştirme planlarını kolaylaştırarak, katliamlarının günlük rutin olaylar olarak algılanmasını sağlamıştır. Kültür ve coğrafi yakınlık bakımından Arap dünyasının bir parçası olan Filistin bir türlü Arap dünyasının yeterli desteğinden yararlanamamaktadır. En son toplanan İslam ülkeleri; yayınladıkları bildiri ile İsrail’e karşı hiçbir caydırıcı söylem ve de eylem ortaya koyamamışlardır. Medeni dünya ise, tam da İsrail’in istediği gibi suskun ve ilgisiz.

Filistin tarafının on binin üzerinde sivil kayıp verdiği bu kanlı savaşın en büyük destekçisi ise Amerika olmuştur. Dünyanın neresinde kanlı bir savaş ve adaletsiz bir yönetim anlayışı hakimse bilinen odur ki, Amerika mutlaka bu işin içindedir. Bir avuç Filistinliye karşı; en güçlü savaş gemilerini Gazze sahillerine gönderen Amerika ve İngiltere’nin asıl amaçlarının elbette ki sadece Gazze’de İsrail’in desteklenmesi değildir. Bölgenin bütününü içine alan ve özellikle Türkiye’yi hedef tutan hazırlıkların yıllardan beri yapılmakta olduğunu bilmekteyiz. Mescid-i Aksa’ya Türk bayrağı açarak Türk Milleti’nin duygusallığını tahrik etmek isteyen yaklaşımlara ve “Mehmetçik Gazze’ye” sloganlarına karşı Türkiye’nin devlet aklını kullanarak bu bataklıktan fiziki olarak uzak durması çok değerli ve önemlidir. Tarihi, kültürel ve manevi bağlarımızın olduğu bu kutsal alanlara elbette ki kayıtsız kalamayız. Ancak bu ilgimizi akıl çengeli ile dizginlemesini bilemezsek bilinmelidir ki bu kutsal alanların sahipsiz kalması mukadderdir.

Fiili olarak birinci derecede Arap dünyasını ilgilendiren bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin tahriklere aldırmadan manevi desteğini esirgememelidir. Bundan fazlası Türkiye’yi içinden........

© Karadeniz'de sonnokta


Get it on Google Play