Umucu: Muhtaç… Altalamak: Sporda yenmek, galibiyet… Galgam: Kuşbaşı biçiminde doğranmış sebze… Tolu: Yuvarlak, daire biçimli… Goldaşı: Gülle atma sporu… Çöçene, abır, ketket, çoç, tomus, ağanak, kiçemek, boğba, gorluk, yılcarmak, bilig, aslak, tekildek, bökelek.. ve bunlar gibi yaklaşık 21 bin kelime, deyim, ikileme, kalıp söz vs daha.

Üstelik hiçbiri Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerinde bile yok.

Gerçek anlamda “kayıp” kelimeler, Türkçe kelimeler.

Hiçbiri uyduruk filan değil, öz be öz Türkçe. Yüzlerce, binlerce yıl atalarımız tarafından kullanılmış, hatta Anadolu’nun ücra köylerinde çoğunlukla yaşlılar tarafından günlük hayatta hala kullanılıyor.

Gazeteci-Yazar Ahmet Dinç’in bir başka kitabından söz ediyorum.

Geçtiğimiz günlerde size yine buradan, Dinç’in büyük emeklerle yazdığı Doğu’nun Kayıp Kitapları’nı anlatmıştım. Bugün, en az Doğu’nun Kayıp Kitapları kadar önemli bir başka kitabını, Türkçenin Kayıp Kelimeleri’ni anlatacağım.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, taşrada ve köylerde varlığını sürdüren ancak İstanbul ağzında çoğunluğu bilinmeyen sözleri derleme çalışması yapıldı.

Ardından 1952-1959 yılları arasında da aynı faaliyet yapıldı, sonuçta ortaya 12 ciltlik Derleme Sözlüğü çıktı.

Ancak bu çalışma yetersizdi; Türkiye sınırları içinde konuşulan tüm Türkçe kelimeleri toplamaktan uzaktı.

Yıllar içinde bazı araştırmacılar kendi yörelerindeki kelimeleri derleyip kitap ya da makale biçimlerinde yayınladı. Halen bu tür yayınlara zaman zaman rastlıyoruz.

Dinç de söz derleme çalışmasına tek başına katıldı. Ancak o tek bir yöreyi değil, Türkiye’nin tüm yörelerini gezdi. Bununla da yetinmedi, Irak, Kıbrıs, Balkanlar gibi bölgelerden de Türkçe sözleri derledi. İlk kitabı Türkçenin Kayıp Kelimeleri adıyla 2013’de yayınladı. Bu çalışmada, hemen hemen hiçbiri TDK sözlüklerinde bulunmayan 11 bin civarında madde başlığı vardı.

Gazeteci ve haberci olarak gittiği yörelerde Türkçe sözlerin yanı sıra masal, ağıt, söylence, alkış, kargış, yemek tarifi, halk inanışı, çocuk oyunu, bitki ve hayvan adları gibi halkbilim malzemeleri de topladı.

İlkinden 10 yıl sonra, 2023’de Türkçenin Kayıp Kelimeleri-2’yi yayınladı. Bu çalışmada bu kez yaklaşık 21 bin madde başlığı vardı ve hiçbiri Türk Dil Kurumu sözlüklerinde yoktu.

Kitapta “çocuk, örnek” gibi, kökeni ve anlamı dilbilimciler arasında uzun süredir tartışılan kelimelerle ilgili önemli ipuçları sağlayacak madde başlıkları var.

Terekeme ağzı, Teber/Abdal dili, Avşar Türkmenleri ağzı, Karakoyunlu Yörükleri ağzı, Darende Hazeyn dili, çocuk dili gibi kendine özgü yapısı bulunan dar dil alanlarıyla ilgili çok sayıda madde başlığı da bulunuyor.

Kitabının ön sözünde Dinç, çalışmasının önemini şu cümlelerle vurguluyor: “Bugün Türkiye Türkçesine hakim olan İstanbul ağzının yazma ve konuşma dilinde unutulmuş, âdeta kayıp durumundaki sayısız Türkçe sözcük, ikileme, kalıp, deyim, yapım ve çekim eki ile diğer birçok öge Anadolu ağızlarında yaşamaya devam etmekte ancak can çekişmektedir.

Unutulmaya ve yok olmaya terk edilmiş bu Türkçe yapıları/ögeleri çağın gerektirdiği ekonomik, bilimsel, teknolojik, sportif, siyasal, düşünsel ve sosyal birçok kavram ve sözcüğün üretilmesine yarayacak bir altyapı alanı sunmaktadır”.

Türkçenin Kayıp Kelimeleri-2’nin ön sözünde ürkütücü bir gerçeğe işaret eden Dinç, günümüzde Türkiye’de çoğu kişinin günlük ortalama 60 kelimeyle konuştuğunu belirtip, teşhisini; “Bunun ana nedeni verimli/başarılı (!) bir cahilleştirme süreci olsa da daha özelde, dilimize ait sözcüklerin hızla unutulması ve yeni nesillere öğretilmemesidir” şeklinde koyuyor.

Tek dünya devleti kurma projesinin sahipleri, öncelikli hedef olarak halkların dilini seçmiştir. Bunun için en önemli adımlardan biri, ortak dünya dilini oluşturmaktır.

Bunun şartı da milli dilleri yok etmektir.

2000 sonrası kuşağının, milenyum neslinin konuştuğu dil kaçımızın dikkatini çekiyor acaba?

Okullarda, oyun parklarında, gençlerin takıldığı mekanlarda konuşulan dile (!) kaçınız kulak kabarttınız?

Gelinen noktada yeni neslin konuştuğu dilin Türkçeden çok bir tür “tarzanca” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kuşkusuz bu “tarzanca”, süreç içinde ortak dünya diline, yani Germen ve Latin kökenli dillerinden harmanlanmış bir ortalamasına dönüştürülmek istenmektedir.

Bu öngörüyü ve uyarıyı dile getirdiğimizde milenyum kuşağı çocuklarının çoğu maalesef;

“Noolmuş ki yani ortak dünya dili konuşsak?” diye karşılık veriyor. Ne olacağı şu: Bizi biz yapan, her şeyden önce dilimizdir, Türkçemizdir. Ortak dilimizi, Türkçemizi unuttuğumuzda kendimiz olmaktan, bağımsız bir ülkenin sahibi olmaktan çıkacağız ve tek dünya devletinin her emrine amade köle vatandaşları haline gelmeye hazır olacağız.

Dinç’in dille ilgili başka çalışmaları da var. Ve bu çalışmaların özünü, kendi dilimizin unutulmaması, unutturulmaması oluşturuyor. Haklı bir talep bu. Dediği gibi elbette çocuklar yabancı dil öğrenecek ama kendi ana dilini öğrenmeden yabancı dil eğitimine başlatılması bir övünç meselesi olmamalı.

Gazeteci -Yazar Ahmet Dinç’in büyük özveri ve emekler ile yazdığı bu kitap da diğer kitabı gibi zengin bir hazine. Mutlaka okunması ve herkesin kütüphanesinde yer vermesi gereken bir kitap.

Böylesine büyük emekler ile hazırlanmış kitapların değerini okuyarak vermek gerekiyor. Sadece kendimiz değil herkes okumalı ve faydalanmalı o nedenle ben bir an önce temin edip en kısa zamanda okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.

Dilimize sahip çıkalım, çoğu kişinin günlük ortalama 60 kelimeyle konuştuğu bir toplum olmaktan bir an önce kurtulmamız elzemdir.

QOSHE - Türkçenin Kayıp Kelimeleri - Arzu Erdoğral
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Türkçenin Kayıp Kelimeleri

7 1
16.01.2024

Umucu: Muhtaç… Altalamak: Sporda yenmek, galibiyet… Galgam: Kuşbaşı biçiminde doğranmış sebze… Tolu: Yuvarlak, daire biçimli… Goldaşı: Gülle atma sporu… Çöçene, abır, ketket, çoç, tomus, ağanak, kiçemek, boğba, gorluk, yılcarmak, bilig, aslak, tekildek, bökelek.. ve bunlar gibi yaklaşık 21 bin kelime, deyim, ikileme, kalıp söz vs daha.

Üstelik hiçbiri Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerinde bile yok.

Gerçek anlamda “kayıp” kelimeler, Türkçe kelimeler.

Hiçbiri uyduruk filan değil, öz be öz Türkçe. Yüzlerce, binlerce yıl atalarımız tarafından kullanılmış, hatta Anadolu’nun ücra köylerinde çoğunlukla yaşlılar tarafından günlük hayatta hala kullanılıyor.

Gazeteci-Yazar Ahmet Dinç’in bir başka kitabından söz ediyorum.

Geçtiğimiz günlerde size yine buradan, Dinç’in büyük emeklerle yazdığı Doğu’nun Kayıp Kitapları’nı anlatmıştım. Bugün, en az Doğu’nun Kayıp Kitapları kadar önemli bir başka kitabını, Türkçenin Kayıp Kelimeleri’ni anlatacağım.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında, taşrada ve köylerde varlığını sürdüren ancak İstanbul ağzında çoğunluğu bilinmeyen sözleri derleme çalışması yapıldı.

Ardından 1952-1959 yılları arasında da aynı faaliyet yapıldı, sonuçta ortaya 12 ciltlik Derleme Sözlüğü çıktı.

Ancak bu çalışma yetersizdi; Türkiye sınırları içinde konuşulan tüm Türkçe kelimeleri toplamaktan uzaktı.

Yıllar içinde bazı araştırmacılar kendi yörelerindeki kelimeleri derleyip kitap ya da makale biçimlerinde yayınladı. Halen bu tür yayınlara zaman zaman rastlıyoruz.

Dinç de söz derleme çalışmasına tek başına katıldı. Ancak o tek bir yöreyi değil, Türkiye’nin tüm yörelerini gezdi. Bununla da yetinmedi, Irak, Kıbrıs, Balkanlar gibi bölgelerden de Türkçe sözleri derledi. İlk kitabı Türkçenin Kayıp Kelimeleri adıyla 2013’de yayınladı. Bu çalışmada, hemen hemen hiçbiri TDK sözlüklerinde bulunmayan 11 bin........

© İstiklal


Get it on Google Play