Vakit ne olursa olsun her zaman savaş alanını hatırlatan bir manzaranın karşısında oynayan çocuklar vardır. Çocuklar her durum ve şartta çocuktur. Ev yıkılır, enkazdan çıkanlarla oynar çocuk. Sel alır götürür her şeyi, selden kalan çamurlarla evler yapar çocuk. Tank gelir bir sokağın tam ortasını yararak. Bir anda oyununu bırakır ve elindeki taşı tüm hıncı ile tanka doğru savurur çocuk.

“seni de vururlar bir gün ey acı

filistin’de sapan taşlı çocuklar

dalın, kolun, fidelerin budanır

kuru bir kütükle kalakalırsın”

Özellikle son sahne beynimize çakıla çakıla büyüdük. Kudüs denince akla gelen binlerce manzaranın en net görüntüsü, elindeki taşı sanki dünyanın en güçlü silahı gibi tutan ve karşısındaki tanka savuran çocuğun onurlu duruşuydu. Yaşanan, şahit olunan ve her gün kanayan bir yara olmaya devam eden Kudüs; içerdiği tüm anlamları ters yüz eden bir hakikati koyultmaya devam ediyoruz yıllardır. En çok da çocukları vuruyorlar masum gülüşlerinin tam ortasından.

Çocuk olmak bu çağda coğrafyanın kaderine eş bir acıyı da beraberinde getiriyor Kudüs’te. Şahit olduğumuz her acının merkezinde çocuklar var. Sırtında çantası ile okula giderken başının üstünden geçen kurşunlardan sakınarak ilerleyen Raşit’in yürürkenki dik duruşuyla ya da Kudüs’e girişleri engelleyen İsrail askerlerinin karşısında dimdik duruşuyla Esma’yı hatırlıyoruz.

Kudüs ve direnişin sembol fotoğraflarından birinin ortaya çıkışı; Donald Trump’un Kudüs’ü “Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması” ile başlayan direnişin sonundaki olaylarda gerçekleşmişti. Trump’un haddini aşarak yaptığı bu açıklamaya tepki göstermek için Kudüs’te toplanan Müslümanları yaka paça tutuklayan 22 İsrail askerinin ortasında dimdik duruşuyla Fevzi El-Junidi direnişin sembolü oldu. Amcasının yaptığı açıklama basına şu şekilde yansıdı:

“Yaklaşık 50 kişiden oluşan askerî birlik El-Halil’in ortasındaki Bab ez-Zaviye bölgesinde taş atanları yakalamak için pusu kurdu. Fevzi oradan geçerken askerler üzerine atladı ve şiddetli bir şekilde onu dövmeye başladılar. Askerler küçük çocuğu yerden yere vuruyor ve ayakları ile üzerine basıyorlardı. Sonra da kaldırıp gözlerini bağlayarak gözaltına aldılar.”

Ve Hanzala: Filistin’in sembolü olmuş dev yürekli bir çocuk… Naci el Ali’nin çocukluğundan beri yaşadıklarından esinlenerek ortaya çıkardığı kahramanı Hanzala, duruşuyla dünyaya meydan okuyan bir karakterdi. Sadece karikatür deyip geçmemek gerek. Dünya için direnişin sembolü ne olursa olsun bu, bir tehdittir. Hanzala’nın sırtını döndüğü dünya çok sessizdir ama onun duruşu bir direnişin hazırlığı gibidir. Umuttur Hanzala.

Filistin’in dünyada yankılanan sesidir. Naci el Ali’nin 1987 yılında bir saldırı sonucunda hayatını kaybetmesi de Hanzala’nın duruşunun ne kadar etkili olduğunun bir kanıtıdır.

Dünya tarihinde görülmüş müdür bir savaşta özellikle hastanelerin ve çocukların hedef alındığı? Biz bugün İsrail’in Gazze’deki hastaneleri bombalayışını izliyoruz. Çocuklar ölüyor her gün. Bunun elbette bir sebebi var. Bilinçli bir saldırı bu. İsrail, Filistin’in geleceğini yok etmek istiyor. Orada büyüyen her çocuğun günün birinde Ebu Ubeyde olarak karşısına çıkacağının farkında. Bugün dünya, bir soykırımı izliyor.

Zulüm ile abâd olacağına inanan tüm güçler sağır ve dilsiz olur Müslüman coğrafyanın acıları karşısında. İsrail işgalleri her fırsatta devam ederken barış şarkılarını koro halinde gülücükler dağıtarak dünyaya servis edenler Kudüs konu olduğunda tüm hissiyatlarını kaybederler. Çünkü onlar için Kudüs müreffeh bir başkenttir. Acının, zulmün, görmezden gelmenin başkentidir.

Kudüs’te yaşayan ve zulüm ile yüz yüze büyümeyi öğrenen her çocuk da özgür Kudüs için dinmeyen bir umut çığlığıdır. Zindanlarda, bir tankın karşısında, İsrail askerlerinin karşısında özgürlüğünün hayalini kuran her Filistinli çocuk her dem yeşeren bir fidandır. Zeytin Dağı’nda kök salan ve yüzyıllarca ayakta kalacak bir zeytin fidanıdır.

The post Zeytin Dağı’nın Gölgesinde Büyüyen Çocuklar first appeared on İnsaniyet.
QOSHE - Zeytin Dağı’nın Gölgesinde Büyüyen Çocuklar - Mustafa Uçurum
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Zeytin Dağı’nın Gölgesinde Büyüyen Çocuklar

4 0
28.11.2023

Vakit ne olursa olsun her zaman savaş alanını hatırlatan bir manzaranın karşısında oynayan çocuklar vardır. Çocuklar her durum ve şartta çocuktur. Ev yıkılır, enkazdan çıkanlarla oynar çocuk. Sel alır götürür her şeyi, selden kalan çamurlarla evler yapar çocuk. Tank gelir bir sokağın tam ortasını yararak. Bir anda oyununu bırakır ve elindeki taşı tüm hıncı ile tanka doğru savurur çocuk.

“seni de vururlar bir gün ey acı

filistin’de sapan taşlı çocuklar

dalın, kolun, fidelerin budanır

kuru bir kütükle kalakalırsın”

Özellikle son sahne beynimize çakıla çakıla büyüdük. Kudüs denince akla gelen binlerce manzaranın en net görüntüsü, elindeki taşı sanki dünyanın en güçlü silahı gibi tutan ve karşısındaki tanka savuran çocuğun onurlu duruşuydu. Yaşanan, şahit olunan ve her gün kanayan bir yara olmaya devam eden Kudüs; içerdiği tüm anlamları ters yüz eden bir hakikati koyultmaya devam ediyoruz yıllardır. En çok da çocukları vuruyorlar masum gülüşlerinin tam ortasından.

Çocuk olmak bu çağda coğrafyanın kaderine eş bir acıyı da beraberinde getiriyor Kudüs’te. Şahit olduğumuz her acının merkezinde çocuklar var. Sırtında çantası ile okula giderken başının üstünden geçen kurşunlardan sakınarak ilerleyen Raşit’in yürürkenki dik duruşuyla ya da Kudüs’e girişleri engelleyen İsrail askerlerinin karşısında dimdik duruşuyla Esma’yı........

© İnsaniyet


Get it on Google Play