menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Tüketim Kültürünün Alternatif Kimlik Arayışı: Barbie Üzerine Bir İnceleme

35 0
28.04.2024

Âdet Üzere “Bağımsız Sinema” Künyesi

Yönetmen koltuğunda “Litte Women” ve “Layd Bird” filmleriyle hafızlarda yer edinen Greta Gerwig’in yer aldığı Barbie, ilk gösterimini 21 Temmuz 2023’te yaptı. 115 dakikalık filmin senaryo metni ise Greta Gerwig ile Noah Baumbach tarafından kaleme alındı.
Başrollerini Margot Robbie ve Ryan Gosling’in paylaştığı yapım, Barbie ve arkadaşı Ken’in kurmaca bir dünya olan Barbie Land’den çıkıp gerçek dünyada kimliklerini keşfetme arayışını konu alıyor.

Warner Bros’un en çok izlenen yapımı olma özelliğini gösteren film, dünya çapında 1 milyar 197 milyon doların üzerinde kazanç elde etti. Warner Bros’un filmi, “Barbie” kelimesiyle İngilizce milyar anlamına gelen “billion” kelimesinin birleşiminden türetilen “Barbillion” ifadesiyle tanımlaması filmin çerçevesini anlayabilmek açısından oldukça önem arz ediyor.
İnceleme boyunca filmin hikâyesi ve karakterlerinden yola çıkarak bir okuma yapmaya çalışmaktan ziyade daha geniş bir çerçevede filmin kapitalist tüketim bilinciyle olan ilişkisine dair çıkarımlar yapmaya çalışacağız.

Tüketim Kültürünün Alternatif Kimlik Arayışı

Barbie bebekleri, 1959 yılında Amerikalı girişimci Ruth Handler tarafından yaratıldığında, belki de o dönemde kimse bu plastik bebeklerin bir gün büyük bir “kültürel ikon” haline geleceğini tahmin edememişti. Ancak Barbie yıllar içinde sadece bir oyuncak bebek değil, aynı zamanda bir kültürel fenomen, bir tüketim simgesi ve bir platform haline geldi.
Barbie, yıllar içinde milyonlarca çocuğun “oyun arkadaşı” olma özelliği gösterirken toplumsal cinsiyet rolleri, güzellik standartları ve nesillerin imaj değişimleri gibi önemli konularda tartışmalara yol açtı. Film tam da bu bağlamda bahsi geçen kültürel ikonayı bir adım öteye taşma özelliğini apaçık gösteriyor.

Yedinci sanat olan sinema, toplum hayatına girdiği günden itibaren kapitalizmle sıkı bir ilişki içinde olagelmiştir. Sinema endüstrisi, platolar, film dağıtım ağları ve sinema salonları gibi muhtelif ticari bileşenleri içermesi ve diğer sanat türlerine kıyasla yüksek sermaye gerektirmesi bakımından diğer sanatlardan ayrılmaktadır. Bu endüstri gelişim süreci boyunca tüketim kültürünün bir parçası olma işlevi gördü ve tüketici talebini tatmin etmek -belki de arttırmak- amacıyla pazarlama ve reklam stratejilerini kullandı. Sinema bu yönleriyle hem ticari bir faaliyet hem de özgün bir sanat formu olarak kabul edilse de kapitalizmle olan ilişkisinin karışıklığı onu masumiyetten alıkoydu.
Barbie’nin sinema ve kapitalizmle olan bağlantısı ise ele almak istediğimiz meselenin uç noktalarından biri olma özelliği gösteriyor. Barbie 2023 Temmuz’unda gösterime girmeden, daha evvel benzerine kolay kolay rastlanamayacak bir pazarlama kampanyasına imza atıldı. Yalnızca Amerika’da değil, filmin gösterileceği onlarca ülkede sosyal medya merkezde olmak üzere “pembe” bir gündem zemini yaratıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Özellikle “kadın” kimliği üzerinden kurulan bu zemin tüketilebilirliğini ve popülaritesini arttırmak için eşi benzeri görülmemiş bir reklam kampanyasına ev sahipliği yaptı.

Klasik tüketim bilincinde yaratılan platform, öncelikle sanat ürününe ev sahipliği yapar. Platformda doğan kurmacanın satılabilir unsurları popülerliğini yitirmeden, birer pazarlama aracına dönüştürülerek topluma dayatılırken, Barbie’de süreç bunun tam tersi........

© İnsaniyet


Get it on Google Play