1999-2001 yılları arasındaki birinci Taliban iktidarı döneminde Kabil'de CNN'in ünlü muhabiri Christiane Amanpoure'a röportaj veren eğitimli bir Afgan kadını, "Müebbet hapse çarptırılmış hükümlüler gibiyiz. Ne zaman özgürlüğe çıkacağımızı yalnızca Allah bilir" demişti.

Bugün de Afgan kadınları benzer bir durum yaşıyor.

2021 Ağustos'unda ikinci kez iktidarı ele geçiren Taliban'ın ilk icraatlarından biri, lise ve üniversite öğrencisi kızların okula gitmesini ve kadınların evleri dışında çalışmasını yasaklamak oldu.

Böylece, toplumun yarısını oluşturan kadınların eve kapanması 200 bin civarında eğitimli insanın yurt dışına kaçmasıyla Afganistan'da medeniyeti aydınlatan ışıklar deyim yerindeyse söndü ve ortalık karanlığa büründü.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Üniversite eğitimi ve bununla paralel olarak kariyer ve parlak bir gelecek hayali kuran milyonlarca Afgan kızı bugün karanlık bir dönemden geçiyor.

Kaybettikleri özgürlüklerine tekrar ne zaman kavuşacakları belli değil.

Dünyada ve Türkiye'deki yüz milyonlarca kadının her gün yaptıkları, onlar için ulaşılmaz birer hayal: üniversiteye gitmek, bir meslek öğrenmek, parklarda gezip tozmak, konserlere gitmek, piknik yapmak, bir kafede oturup arkadaşlarla sohbet etmek vs.

İnsan her gün yaşadığı, hayatının rutini haline gelen birtakım özgürlükleri kaybedince onların farkına varıyor.

Tıpkı bir insanın dişi ağrıyana kadar sağlığının farkında olmaması gibi.

Geçen yıl İranlı kadınların rejime karşı başlattığı başkaldırı, Afganlı hemcinsleri için bir umut ışığı olmuştu.

Zira Mahsa Amini'nin ölümüyle giderek yayılan gösterilerin başında dünya kamuoyu İranlı kadınlarla yakından ilgilenmiş, birçok devlet İran'a baskı uygulamıştı.

Zira, İran'da kadınlar başarılı olabilirse, bu ülkeden yayılan özgürlük rüzgârı komşu Afganistan'a da sirayet edebilirdi.

Ama molla rejiminin dünyanın tepkisine aldırmayarak kadınların haklı gösterilerini şiddetle bastırmasından sonra, Afgan kadınlarının karanlık dünyası daha da karardı.

O arada dünyada gelişen diğer olaylar, Afganistan'ı gündemin en arkasına itti. Ve Afgan kadınlarının dört duvar arasında döktükleri gözyaşları, tamamen unutuldu.

Bu arada Taliban öncesi dönemde burs alarak yüksek öğrenim için Türkiye'ye gelen Afgan kızları bugünlerde büyük bir sorunla karşı karşıya.

Üniversiteyi bitiren kızların Türkiye'deki oturma izinleri uzatılmıyor ve onların ülkelerine dönmeleri isteniyor.

Zira Türkiye'de özgürlüklerle dolu yepyeni bir yaşama alışan, meslek sahibi genç kızları Afganistan'da karanlık bir gelecek bekliyor.

Bu yüzden Afgan kızları çaresiz ve Türk makamlarından anlayış bekliyorlar.

Elbette eğitimlerinin başında bu kızlarının her birinin amacı Türkiye'de doktor, mühendis, gazeteci, işletme uzmanı veya öğretmen olduktan sonra kendi ülkelerine dönerek kendi insanlarına hizmet etmekti.

Ama evdeki hesap her zamanki gibi çarşıya uymadı.

Şimdi Türkiye'deki erkek veya kız tüm Afgan öğrencilerinin en büyük sorunu şu: Türkiye'de istenmiyorlar, kendi ülkelerine de dönmek istemiyorlar. Batı'ya gitmek de oldukça zor ve tehlikelerle dolu bir iş.

Batı'daki bazı Afgan aydınları birtakım yardım kuruluşlarıyla birlikte Afgan kadınları için internet üzerinden kurslar düzenliyorlar.

Ama Afganistan'ın bazı büyük kentleri hariç kırsal bölgelerinde elektrik olmadığı ve internet erişimi de oldukça kısıtlı olduğu için bu kurslar ihtiyaç sahiplerine ulaşamıyor.

Görünen o ki, dünya kamuoyu Ukrayna savaşı ve Gazze'deki çatışmalar gibi daha önemli konularla ilgilendiği için, Afgan kadınları kaderlerine terk edilmiş durumda.

Afgan halkının ise hiçbir zaman kadın diye bir gündemi olmadı. Kadınların evde kısıtlı bir yaşam sürmesi, Afganistan'da erkeklerin çoğunluğunun zaten arzu ettiği bir durum.

Zira, ortalama bir Afgan erkeğinin gözünde kadın, kem gözlerden korunması gereken, bu yüzden duvarların arasında, örtülerin altında saklanması elzem olan değerli bir meta.

Bu, elbette Taliban'ın getirdiği bir anlayış da değil, bilakis yüzyıllardan beri süren bir gelenek.

Taliban'ın teşvikiyle ülkenin dört bir yanında açılan medreselerde ders veren mollalar cuma hutbelerinde ve vaazlarında dört kadınla evlenmeyi teşvik ederken onların eğitim görme hakkından söz etmiyor.

Aksine kadınlar için cennete giden yolun, erkeğe mutlak itaat ve onun gönlünü almaktan geçtiğini vurguluyorlar.

Oysa, İslam dini hiçbir zaman kadınlara eğitimi yasaklamadığı gibi eğitimin erkekler kadar kadınlara da farz olduğunu belirtiyor. Ama Taliban'ın mollaları nedense bu konuları es geçiyorlar.

Durum ne kadar karamsar görünse de Afgan kadınları henüz umutlarını kaybetmiş değil. Aksine, her karanlığın ardından aydınlığın geleceğine inanıyorlar. Tıpkı gecenin ardından gündüzün gelmesi gibi.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

QOSHE - Dünya Afgan kadınlarını unuttu mu? - Esedullah Oğuz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Dünya Afgan kadınlarını unuttu mu?

6 11
16.01.2024

1999-2001 yılları arasındaki birinci Taliban iktidarı döneminde Kabil'de CNN'in ünlü muhabiri Christiane Amanpoure'a röportaj veren eğitimli bir Afgan kadını, "Müebbet hapse çarptırılmış hükümlüler gibiyiz. Ne zaman özgürlüğe çıkacağımızı yalnızca Allah bilir" demişti.

Bugün de Afgan kadınları benzer bir durum yaşıyor.

2021 Ağustos'unda ikinci kez iktidarı ele geçiren Taliban'ın ilk icraatlarından biri, lise ve üniversite öğrencisi kızların okula gitmesini ve kadınların evleri dışında çalışmasını yasaklamak oldu.

Böylece, toplumun yarısını oluşturan kadınların eve kapanması 200 bin civarında eğitimli insanın yurt dışına kaçmasıyla Afganistan'da medeniyeti aydınlatan ışıklar deyim yerindeyse söndü ve ortalık karanlığa büründü.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Üniversite eğitimi ve bununla paralel olarak kariyer ve parlak bir gelecek hayali kuran milyonlarca Afgan kızı bugün karanlık bir dönemden geçiyor.

Kaybettikleri özgürlüklerine tekrar ne zaman kavuşacakları belli değil.

Dünyada ve Türkiye'deki yüz milyonlarca kadının her gün yaptıkları, onlar için ulaşılmaz birer hayal: üniversiteye gitmek, bir meslek öğrenmek, parklarda gezip tozmak, konserlere gitmek, piknik yapmak, bir kafede oturup arkadaşlarla sohbet etmek vs.

İnsan her gün yaşadığı, hayatının rutini haline gelen birtakım özgürlükleri kaybedince onların farkına varıyor.

Tıpkı bir insanın dişi ağrıyana kadar sağlığının farkında olmaması gibi.

Geçen yıl İranlı kadınların rejime karşı başlattığı başkaldırı, Afganlı hemcinsleri için bir umut ışığı olmuştu.

Zira........

© Independent Türkçe


Get it on Google Play