Son günlerde Almanya'da hararetli bir şekilde tartışılan konulardan biri, 15 yaşındaki okul çocuklarının okuma, matematik ve problem çözme becerilerini test eden PISA araştırmasının sonuçları.

Geçen bahar aylarında yapılan 6 bin kadar Alman öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçları geçen hafta yayınlandı ve Almanya şu ana kadarki en kötü sonucu aldı.

Gerçi Almanya'nın sonuçları OECD (İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) ortalamasının üstünde, yine de eski yıllara nazaran epey bir gerileme söz konusu.

Elbette PISA test sonuçlarının açıklanmasından sonra, "Almanya'daki gerilemeye göçmen kökenli öğrenciler mi sebep oluyor" gibi tartışmalar da başladı.

Bana göre, elbette ki göçmen kökenli öğrencilerin çıkan kötü sonuçlarda belli bir oranda etkisi olabilir, ne de olsa onların önemli bir kısmının dil ve entegrasyon sorunu yaşadığı herkesin bildiği bir gerçek.

Ama sorunun esas kaynağı Almanya'da ve Almanların kendilerinde. Zira son yıllarda bu ülkede her alanda bir gerileme ve kötüye gitme söz konusu.

Eğitimden sağlığa, ulaşımdan belediye hizmetlerine, kadar her alanda bir aksama mevcut.

Gelin size 30 yıl yaşadığım Almanya'da gündelik hayatta karşılaştığım aksamalardan somut örnekler vereyim.

Son günlerde Almanya'da tren seferlerinde sık sık aksamalar yaşanıyor.

Geçen hafta beni ziyarete gelen bir arkadaşım trenle 2 saatlik yolu ancak 8 saatte kat edebildi, zira tren seferleri iptal olmuştu.

Aslında bu, sadece o ana veya arkadaşıma özgü bir durum değil, aksine sık sık yaşanan ve artık çileye dönüşen bir gerçek.

Bizzat ben, bundan 2 sene önce Türkiye dönüşümde Münih Havaalanı'ndan şehir merkezine gitmek için tam 45 dakika metroyu beklemek zorunda kalmıştım.

Bu ekim ayında İstanbul'dan döndüğümde ise havaalanı metrosunda tamirat vardı ve metro çalışmıyordu. Yolcular otobüslerle en yakın metro istasyonuna taşınıyordu.

Almanya'nın toplu taşıma araçları birkaç yıl öncesine kadar çok iyi durumdaydı, şimdi ise her açıdan İstanbul'daki toplu taşıma araçlarını andırıyor.

U-Bahn denilen metrolar ve metobüsler sabahları ve akşam iş çıkışları ağzına kadar dolu ve oturacak yer bulmak neredeyse imkansız.

Bugün iş çıkışı bir Türk ile bir Alman'ın konuşmasına kulak misafiri oldum. Türk, Alman arkadaşına "Ben İstanbul trafiğinden kaçıp buraya geldim, mademki burası da İstanbul'a benzemeye başladı, o zaman memleket hasreti çekmeye ne gerek var, en iyisi döneyim" diye espri yapıyordu.

Almanya'da bürokrasi o kadar ağır ki belediyenin bir yerde başlattığı, birkaç haftada bitmesi gereken tamir ve bakım işleri yıllar sürebiliyor.

Mesela 2017'de başlanan ve 6 ayda bitmesi planlanan Münih'in Sendlinger Tor metro istasyonundaki bakım ve yenileme çalışmaları daha tamamlanabilmiş değil.

Aynı şekilde Münih'in ana tren garı Hauptbahnhof da yıllardır süren çalışmalardan dolayı bir şantiye alanını andırıyor.

Başta hastaneler ve okullar olmak üzere her kurumda personel eksikliği var. Alman hükümeti dışarıdan kalifiye eleman getirmek için koşulları iyileştirse de sorun henüz çözülebilmiş değil.

Çalışkanlıklarıyla bilinen Almanlar artık daha az çalışıp daha çok kazanmanın yollarını arıyor.

Tartışılan konulardan biri, ücretler ve maaşlar sabit kalmak koşuluyla haftada 4 gün çalışma uygulamasına geçmek.

Çalışkanlık, beceri, disiplin ve dakikalık gibi eski Alman değerleri çoktan geride kaldı.

Artık bu ülkede kimse dakik değil ve 5-10 dakikalık gecikmeler anlayışla karşılanıyor.

Anlayacağınız Almanya'nın yaldızları yavaş yavaş dökülüyor.

İnanmayacaksınız ama Almanya'nın internet altyapısı Türkiye'ninkinden daha zayıf.

Parklarda ve kentlin belli semtlerinde gezerken cep telefonlarınızdaki internet bağlantısı sık sık kesiliyor. Yeraltındaki metroda ise internet zaten çalışmıyor.

Ayrıca toplu taşıma araçlarında İstanbul'daki gibi ücretsiz internet hizmeti yok.

"Peki, Almanya bu kadar kötü ise neden memlekete geri dönmüyorsun" diyenler de çıkabilir.

Buna şu cevabı vermek mümkün:

Almanya'da her alanda kalitenin giderek düştüğü bir gerçek ama Türkiye'nin seviyesine inmesi için de daha epey bir zaman var.

Diğer bir deyişle bu pirinç, daha çok su kaldırır.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

QOSHE - Almanya sınıfta kaldı! - Esedullah Oğuz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Almanya sınıfta kaldı!

5 0
12.12.2023

Son günlerde Almanya'da hararetli bir şekilde tartışılan konulardan biri, 15 yaşındaki okul çocuklarının okuma, matematik ve problem çözme becerilerini test eden PISA araştırmasının sonuçları.

Geçen bahar aylarında yapılan 6 bin kadar Alman öğrencinin katıldığı araştırmanın sonuçları geçen hafta yayınlandı ve Almanya şu ana kadarki en kötü sonucu aldı.

Gerçi Almanya'nın sonuçları OECD (İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı) ortalamasının üstünde, yine de eski yıllara nazaran epey bir gerileme söz konusu.

Elbette PISA test sonuçlarının açıklanmasından sonra, "Almanya'daki gerilemeye göçmen kökenli öğrenciler mi sebep oluyor" gibi tartışmalar da başladı.

Bana göre, elbette ki göçmen kökenli öğrencilerin çıkan kötü sonuçlarda belli bir oranda etkisi olabilir, ne de olsa onların önemli bir kısmının dil ve entegrasyon sorunu yaşadığı herkesin bildiği bir gerçek.

Ama sorunun esas kaynağı Almanya'da ve Almanların kendilerinde. Zira son yıllarda bu ülkede her alanda bir gerileme ve kötüye gitme söz konusu.

Eğitimden sağlığa, ulaşımdan belediye hizmetlerine, kadar her alanda bir aksama mevcut.

Gelin size 30 yıl yaşadığım Almanya'da gündelik hayatta karşılaştığım aksamalardan somut örnekler vereyim.

Son günlerde Almanya'da tren seferlerinde sık sık aksamalar yaşanıyor.

Geçen hafta beni ziyarete gelen bir arkadaşım trenle 2 saatlik yolu ancak 8 saatte kat edebildi, zira tren seferleri........

© Independent Türkçe


Get it on Google Play