Öcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler
Öcalan, geçenlerde İstanbul’da toplanan DEM Parti’nin düzenlediği uluslararası barış deneyimlerinin konu edildiği konferansa bir mektup gönderdi. Öcalan mektubunda diyor ki:
“Başlattığım ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ süreci bir diyalog sürecidir. Orta Doğu gibi karmaşık etnisiteler, dinler, mezhepler bölgesinde diyalog ve demokratik müzakere ile başarılacak çok şey vardır.”
Öcalan’ın burada kullandığı ‘demokratik diyalog’ kavramına ne kadar ihtiyacımız olduğu bugün Türkiye toplumuna bakan herkesin rahatlıkla onaylayacağı bir tespittir. Bugün toplumun neresine bakarsanız bakın insanlar arasında ‘diyalog’dan ziyade, küfür, kavga ve çatışmanın daha baskın bir norm olduğu ortada. Onun için Öcalan’ın bu tespitini bence normatif olarak okuyup ‘müzakere’ ve ‘diyalogun’ her konuda yaygınlaşmasını ve bir ilke olarak kabul görmesini arzu ettiğini söyleyebiliriz. Bunun nedeninin ise yine aynı cümlede söylediklerinden çıkarabiliriz. Öcalan, her ne kadar Orta Doğu özelinde ifade etmiş olsa da modern ulus-devletlerin içinde ‘karmaşık etnisiteler, dinler, mezhepler’in var olmasının bunlar arasında tehlikeli çatışma potansiyelleri üretebileceğine ve bu nedenle de ‘diyalog ve demokratik müzakereye’ ihtiyacımız olacağına dikkat çekiyor.
Tabii bu ifadelerle anlatılmak istenen dünya ile Marx’ın yaşadığı dünya belli yönleriyle farklıydı. Marx’ın yaşadığı dünyada, kapitalizm; köylüleri, küçük esnaf ve zanaatkarları kendi mekanizması içine alarak onları ‘ücretli emek’e dönüştürürken homojen bir sınıf olarak proletaryayı oluşturuyordu. Proletaryanın ulusal burjuvazi (o........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin