Terörsüz Türkiye Sürecinde Akademinin Sessizliği
İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mücahit Bilici, “Akademi hakikatin peşinde midir?” başlıklı makalesiyle üniversite çevrelerinde ciddi bir tartışma başlattı. Sadece Türkiye’deki değil dünya genelinde üniversitelerin içinde bulunduğu duruma dair görüşlerini aktaran Bilici, başlığa çektiği soruya verdiği “akademinin derdinin hakikat olduğu beklentisi yanıltıcıdır” cevabında olduğu gibi yazısının birçok yerinde de kışkırtıcı değerlendirmelerde bulundu.
Serbestiyet’te yayımlanan yazı üzerine epey bir paylaşım yapıldı. Kimileri Bilici’nin akademinin krizine parmak bastığını ifade ederken bazıları da haksız buldu. Örneğin Deniz Ülke Kaynak, dünyada akademinin de dahil olduğu sistemi finanse eden çevreler karşısında kendi konumlarını “akademik kölelerden başka bir şey değiliz” şeklinde tanımladı.
Akademik üretimin yüzde doksanının zayiat olduğunu dile getiren Bilici, akademik yayınların büyük bir kısmının dolgu malzemesi olduğundan söz edip, bu yayınların hakikate ulaşma gibi bir amacının olmadığını da ekliyor. Hakikate ulaşma ideali herkesin altına imza atacağı bir temel ilke olarak makul görülebilir. Fakat, hakikatin ne olduğu konuşulmaya başlandığında birbirinden farklı hakikat tarifleriyle karşılaşılma ihtimali yüksektir. Ayrıca hakikatin tek olduğu kabul edilse dahi buna nasıl ulaşılacağıyla ilgili yöntemlerde de ayrışma yaşanacaktır. Herkesin kendi hakikatini ve ona ulaşma metodunu biricik kılıp bu hedefi ve yöntemi başkalarına dayatmaya kalktığında ortaya çıkacak ilk şey çatışma ve despotluk olacaktır. Tarihte bunun örneklerine çokça rastlanılmıştır. Prof. Dr. Atilla Yayla da yıllar önce konuyla ilgili bir yazısında şöyle bir yorum yapmıştı: “Hakikat üzerine toplum ve siyasî-ekonomik sistem kurma teşebbüsleri, kaçınılmaz olarak kaos ve kargaşa yaratır ve en sonunda insanların köleleştirilmesiyle noktalanır.”
Bilici’nin akademiye yüklediği “hakikate ulaştırma” misyonunun haricinde yazısında söz ettiği bir diğer konu da akademide üretilen içeriklerin nitelik problemi; “Akademik sürü psikolojisi, yayın için yayın yapma lüzumu ve benzeri marazlar özgün ve duru düşüncenin önünde büyük bir engeldir.” Bu sorun üzerinde durulması gerekir. Çünkü bu sadece akademinin bir sorunu değil. Aynı zamanda bir okur ve bu ülkede yaşayan insanlar olarak herkesin muhatap olduğu, hepimizi ilgilendiren bir durum söz konusu. Dünya........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden