menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yat ve Hukuki Çerçevesi

11 1
20.11.2025

Çıktığın yolda bugün yelken açık, yapayalnız,

Gözlerin arkaya çevrilmeyerek, pervasız

Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar!

İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

Yahya Kemal BEYATLI

Deniz bir tutkudur. Hukuki bir yazıya böyle bir giriş yapmak deniz ve deniz üstünde seyreden canlı ve cansız varlıkların hukukunu öğrenmeyi kolaylaştırır. Zira deniz ticaret, taşıma ve sigorta hukuku oldukça teknik ve kendine has bilmecelerle dolu bir alandır.

Türk deniz hukukunda denizde seyr u sefer eden araçların tanımında başat rolü gemi kavramı ittihaz eder. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 931/1. maddesine göre “tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.” Ancak gemi kavramı sadece bu kanunda tanımlanmaz. 4922 sayılı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun’un ilk maddesinde gemi, “adı, tonilatosu ve kullanma amacı ne olursa olsun, denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen her araç” olarak tanımlanmaktadır.

Bu ifadelere göre diyebiliriz ki denizde kürekten başka aletle yola çıkabilen araç cinsinin altında yer alan yatlar da gemi sınıfına dahildir. Türk Ticaret Kanunu’nun TTK’nın 5. kitabında yer alan 931 ile 1400. maddeleri arasında düzenlenen uyuşmazlıklar deniz hukukuna ilişkindir. 931. Maddenin ikinci fıkrasında “suda ekonomik menfaat sağlama amacına tahsis edilen veya fiilen böyle bir amaç için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin adına veya hesabına kullanılırsa kullanılsın “ticaret gemisi” sayılır.” şeklinde ticaret gemisi tanımlanmıştır.

Bu itibarla ticari yatlar da TTK bağlamında ticarî yat statüsündedir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (Türk) ticaret gemisi için getirilmiş bütün hükümler ticari yatlar için de geçerlidir. Bu değerlendirmenin doğruluğu yatın maddi mahiyeti üzerinden de sağlanabilir zira yatlar özgülendikleri amacı (gezi, eğlence, spor) suda hareket etmeleri sayesinde elde edebilmektedir, yüzebilmektedir ve denizcilik anlayışına göre pek küçük değildir.

Daha da önemlisi TTK m. 935/2-a[i] uyarınca TTK’nın “Kaptan”, “Gemi Alacakları”, “Gemi”, ve “Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler” başlıklı Kısımları, “Çatma” ve “Kurtarma” başlıklı Bölümleri, deniz alacaklarına karşı sorumluluğun sınırlanması hakkındaki hükümleri ile donatanın gemi adamlarının kusurundan kaynaklanan sorumluluğuna dair TTK m. 1062; yatlar gibi yalnızca gezinti, eğlence veya spor amaçlarına özgülenmiş gemilere de uygulanmaktadır. TTK m. 935/2-a’dan anlaşıldığı üzere yatlar, bazı hükümlerin uygulanması bakımından TTK uyarınca açıkça gemi sayılmaktadır.

Tüm bu açıklamalarla birlikte altını çizmek gerekir ki Türk Ticaret Kanunu’nda yat kavramının açık ve net tanımı bulunmamaktadır. Ancak buna paralel olarak ticari yat ve özel yat ayrımı Turizmi Teşvik Kanunu m. 3/1-i’de de gözümüze çarpmaktadır ki şöyle:

-“deniz ve iç sularda gezi, spor veya eğlence amacıyla turizm faaliyeti yürüten gerçek veya tüzel kişilerin özel kullanımındaki yatlar”

-“Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nca düzenlenen ilgili belgeleri taşıyan ve ticari faaliyette bulunmaya yetkili ticari yatlar

Ne var ki görüldüğü üzere Turizmi Teşvik Kanunu’nda da “yat” kavramının kendisine ilişkin doğrudan bir tanım bulunmamaktadır. Fakat Turizmi Teşvik Kanunu’nun m. 37/1-A-4 hükmü esas alınarak çıkarılan Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23/1. maddesi, yatın ne olduğuna dair açık ve uygulamaya yön veren bir tanım getirmiştir. Ayrıca Yönetmelik m. 21/3 hükmünde, Bakanlıkça belge verilecek yatların taşıması gereken nitelikler ayrıntılı biçimde sıralanmıştır. Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23 maddesinin 1. Fıkrasına göre yat:

“gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizminde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır.” (Burada ticari yahut özel yat kaydı düşülmemiştir, bunu yazının devamında irdeleyeceğiz)

2. fıkra “Kabotaj seferinde yüz mille sınırlı, en yakın karadan yirmi milden fazla uzaklaşmamak koşulu ile taşıdığı yolcu sayısı otuz altıyı geçmeyen, tonilato belgesinde yat olduğu belirtilen deniz turizmi araçları da bu kapsamdadır” şeklinde,

3. fıkra ise “İlkel yapılı ahşap gemi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları ile yolcu sayısı on ikiden fazla olan yolcu gemisi olarak tescil edilmiş deniz turizmi araçları, yat tipinde inşa edilmiş olmaları kaydıyla yat olarak belgelendirilebilir.” şeklindedir.

Her ne kadar Turizmi Teşvik Kanunu Madde 3’te kısmi olarak ticari yat-özel yat ayrımı verilse de bu kanuna istinaden çıkarılan Deniz Turizmi Yönetmeliği’nin 23. Maddesinde ticari yat ve özel yat ayrımı beklenildiği şekilde geniş bir şekilde ifade edilmemiştir.

Ticari yat kavramı sarih bir şekilde Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nda tanımlanmıştır. Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu 2/1-b’ye göre ticari yat

“yat tipinde inşa edilmiş, gezi ve spor amacıyla yararlanılan, taşıyacakları yatçı sayısı otuz altıyı geçmeyen, yük ve yolcu gemisi niteliğinde olmayan, turizm şirketi envanterlerinde kayıtlı ve tonilato belgelerinde “Ticari Yat” olarak belirtilen deniz araçları” şeklinde tanımlanmıştır.

Ticari yat kavramının açık bir şekilde tanımına, -dayanağı Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun olan- Gemilerin Teknik Yönetmeliği’nin 4. Maddesinde de rastlamaktayız ki

“mm) Ticaret gemisi: Menfaat sağlamak amacıyla denizde kullanılan her gemiyi,

nn) Ticari yat: Ticari olarak gezi ve spor amacıyla yararlanılan, yük, yolcu veya balıkçı gemisi niteliğinde olmayan gemiyi ifade eder” şeklindedir.

Yine aynı yönetmeliğin 32. Maddesinde “ticari yatlarda yolcu kapasitesi aşağıdaki kriterlere göre belirlenir” denilerek iki kriter ortaya koyulmuştur:

1) Ticari yatlarda liman seferi hariç yolcu kapasitesi kamaralardaki yatak sayısı kadardır.

2) Ticari yatlarda yolcu sayısı en fazla 36 kişidir.

Bu açıklamaları okuduktan sonra ticari yat kavramının tanımlandığı ve ticari yat sıfatı kazanmanın belirli koşulları olduğunu anlamak mümkün peki ama özel yat kavramının tanımını nasıl netleştirmek gerekmektedir? Eğer tanımı yapılırken çeşitli kayıtlar koyulan ve sınırı netleştirilen ticari yat tarifi yukarıda ifade edildiği gibi ise özel yatın tanımı için “gezi, spor ve eğlence amacıyla deniz turizminde kullanılmaya uygun, taşıdığı yolcu sayısı on ikiyi geçmeyen, yük, yolcu ve balıkçı gemisi niteliğinde olmayan, kamarası, tuvaleti ve mutfağı olan deniz aracıdır.”[ii] Tanımını kabul edip 12 kişi sayısını özel yat için bir kriter olarak kabul edebilir miyiz?

Deniz Turizmi Yönetmeliğinin 23. Maddesindeki bu tanıma itibar edeceksek maddenin devamında “d) Yirmi dört metrenin altındaki yatlarda klima, fırın, çamaşır ve bulaşık makinesi ihtiyaridir.” ifadesine de itibar etmemiz gerekmektedir. Ancak bu sefer de aşağıda ifade edilen “Gemi Sicili İçin Gemi Cinsleri Tanımlamaları”[iii] evrakta geçen yat tarifine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır zira bu evraka göre “özel yatlar 24 metreden fazla” olmak zorundadır. Fakat görüldüğü üzere Deniz Teknik Yönetmeliği m. 23/3-d zımni olarak 24 metrenin altında yat olacağını kabul eder niteliktedir.

Burada biraz daha sektör içinden baktığımızda yelkenli yat ve motor yat ayrımı da göze çarpmaktadır. Hatta uygulamada süper yat ve mega yat kavramları da sıkça kullanılmakta ve bu standartlarda üretim yapılmaktadır. Yine yazıyı uzatmamak adına yer veremesek de tekne ve yat kavramları arasında........

© Hukuki Haber