İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI İLE İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞINI BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
I. SİGORTA KOLLARI ARASINDA İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞININ YERİ
5510 sayılı Kanun bakımından sigorta kolları, uzun vadeli ve kısa vadeli sigorta kolları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kısa vadeli sigorta kolları, iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigorta kollarını; uzun vadeli sigorta kolları, malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kollarını oluşturmakta ve kapsamına almaktadır. Burada uzun vadeli sigorta kolları, tüm sigorta kapsamlarında uygulanmakta iken; kısa vade sigorta kolları, sadece 4/1a’lı ve 4/1b’li sigortalılara uygulanmakta, 4-1c’liler hakkında uygulanmamaktadır.
II. İŞ KAZASI
A. 5510 Sayılı Yasa ve Sair Mevzuat Hükümleri Işığında İş Kazası
1. İş Kazası ve İş Kazasının Yasal Dayanağı Hakkında Önemli Hususlar
İş kazası, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda düzenlenmiş olup; yasanın 13. maddesinde yer almaktadır.
İş kazası; (*) sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada veya (*) işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle ya da (*) bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda yahut (*) 5510 sayılı yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda veya (*) sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.
Yasa maddesinden de anlaşıldığı üzere; bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için bazı şartlar vardır. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz:
a. Sigortalının aşağıda yer alan c bendinde sayılan beş durumdan herhangi biri kapsamında bedenen ya da ruhen engelli hale gelmesine neden olan bir kaza olmalıdır.
b. Kazaya uğrayan kişi, sigortalı olmalıdır.
c. Kaza, aşağıda sayılan beş durumdan birinin kapsamında meydana gelmelidir.
c.1. Sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada
c.2. İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle
c.3. Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda
c.4. 5510 sayılı yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda
c.5. Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında
d. Sigortalının bedenen ya da ruhen engelli hale gelmesi gereklidir.
e- Kaza ile engel hal arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Sayılan beş bentteki koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde, iş kazası meydana gelmiş olacaktır.
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde iş kazasının tanımına yer verilmiş ve 5510 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen, sigortalıyı hemen veya sonradan, bedenen ya da ruhen özüre uğratan olayların iş kazası olduğu belirtilmiştir.
Başka bir tanımlamaya göre, iş kazası, “sistemin ve sistemin içindeki bireylerin zarar görmesine neden olan, yapılması gereken görevlerin aksamasına neden olan, beklenmedik olaylar” olarak; Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization)’nün tanımlamasında, ‘’önceden planlanmamış, kişisel yaralanmalara, makinelerin araç ve gereçlerin zarara uğramasına, işletmelerde üretimin bir süre durmasına yol açan olay’’ şeklinde belirtilmiştir.
2. İş Kazasının Unsurları Hakkında Açıklamalar
Her şeyden önce sigortalının bedensel ya da ruhsal engel haline neden olan bir kaza meydana gelmelidir.
Kazaya uğrayan kişi, sigortalı kişi olmalıdır. Burada sigorta kavramı önem arz etmekte olup; sigortalı sayılanlar, 5510 sayılı yasanın 4. maddesinde düzenlenmiştir. İş kazasının kapsamına (eski SSK’lılar olan) 4A’lılar girdiği gibi çıraklar, mesleki eğitim gören öğrenciler ile birçok bağımsız çalışan girmektedir. Halihazırda 4A’lıların yanı sıra önceki 4B’liler de kapsam dahilindedir.
Kişinin sigortasız çalıştırılması, iş kazası ve sonuçlarının uygulanması ile yasal haklardan faydalanılmasına engel değildir. Kişi, sigortasız çalıştırılsa ya da sigortası ödenmese bile yasal hükümlerle iş kazasının hukuki sonuçları uygulanmak durumundadır.
Benzer şekilde iş kazası hükümlerinin uygulanabilmesi ve haklardan yararlanılabilmesi için sigortalı tarafından ya da sigortalılık bakımından belirli bir süre prim ödenmesi veya başkaca süreye bağlı bir şart yoktur. Kişi, bir günlük ya da bir saatlik çalışan bile olsa yasal haklardan faydalanacaktır.
İş kazasının sigortalının iş yerinde bulunduğu sırada meydana gelmesi gerekliliğine ilişkin olarak, iş yeri kavramının bilinmesi gereklidir. İş yerinin tanımı, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yapılmakla; işyerinin, “mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile çalışanın birlikte örgütlendiği, işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen işyerine bağlı yerler ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçları da içeren organizasyonu” ifade ettiği belirtilmiştir.
Bir başka tanımlama da, 4857 sayılı İş Kanunu m. 2’de yapılmıştır. Yasal düzenlemeye göre iş yeri, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime denmektedir. İşverenin iş yerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (iş yerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da iş yerinden sayılmaktadır. İş yeri, iş yerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.
İş yerinin tanımını inceledikten sonra belirtilmesi gerekmektedir ki; iş yeri çalışanı kapsamına, eski SSK’lılar olarak bilinen ve bir işverene bağlı olarak ücret karşılığı iş görme borcunu ifa eden 4A’lı çalışanlar girmektedir.
İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle uğradığı kaza, diğer şartların da oluşması halinde, iş kazası sayılmaktadır. Burada kapsama doğrudan işverene bağlı bir çalışan değil, kendi nam ve hesabına çalışan 4B’li (eski) Bağkur’lular girmektedir. Söz konusu kazanın, iş kazası kapsamına girmesine neden olan husus; bağımsız çalışanın işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle bağımsız çalışması sonucu yürütmekte olunan iş nedeniyle kazanın meydana gelmesidir.
Bir işverene bağlı çalışan sigortalının, görevli olarak iş yeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen kaza da, diğer unsurların bulunması halinde, iş kazası kapsamındadır. İşveren tarafından sigortalının zorunlu olarak başka bir şehirde olan seminere gönderilmesi durumunda sigortalının geçirdiği kaza, bedensel ya da ruhsal zararın meydana gelmesi halinde, iş kazası olmaktadır.
5510 sayılı yasanın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda gerçekleşen kazalar, bedensel veya ruhsal zararların ortaya çıkması halinde, iş kazası sayılmaktadır. 4857 sayılı Kanun m.74/7’ye göre, kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam bir buçuk saat ücretli süt izni verilmektedir. m. 74/7’nin 2. ve 3. cümlelerinde de, süt izni için kadın işçiye tanınan sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçinin kendisinin belirleyeceği ve bu sürenin, günlük çalışma süresinden sayılacağı belirtilmiştir.
Yasada iş kazasının, sigortalıların işverence sağlanan taşıtla ve iş yerine gidiş gelişleri sırasında meydana gelebileceği belirtilmiştir. Madde metninde iş kazasının gerçekleşmesi bakımından işverence sağlanan aracın, toplu taşıma aracı olması zorunluluğu aranmadığı için iş kazası, özel araçla ya da toplu taşıma aracıyla gerçekleşebilecektir. Özel araç, başka bir yerden kiralama suretiyle edinilen bir araç ya da işveren tarafından tahsis edilen ve işverene (şahsa ya da şirkete) ait bir araç veya işçinin kendisine ait bir araç olabilecektir ki, yeter ki bu son halde aracın yakıtı, işveren tarafından temin edilmiş ya da yakıt gideri, işveren tarafından karşılanmış/ödenmiş olsun. Yakıt giderinin işveren tarafından karşılanması halinde, gerekli şart sağlanacak ve kaza, iş kazası kapsamına girecektir. İşveren tarafından sağlanan araç, işverene (şahsına, şirkete, firmaya) ait özel araç ya da çalışanları taşıyan özel servis aracı olabileceği gibi diğer toplu taşıma araçları da olabilecektir. Buradaki kıstas; aracın kime ait olduğu hususu olmayıp; aracın ya da araç yakıt veya yol giderlerinin kim tarafından karşılandığıdır. Hatta bu araç, yakıt giderlerinin işveren tarafından karşılanması suretiyle bizzat sigortalıya ait bir araç dahi olabilecektir. İşveren tarafından sağlanan araç, servis araçları olabileceği gibi işçinin kendisine ya da bir başkasına ait veya kiralama yoluyla edinilen bir araç da olabilecek ve tüm bu hallerde somut olayda diğer şartlar gerçekleşmişse, kaza, iş kazası sayılacaktır.
İş kazası sonucunda sigortalının bedenen ya da ruhen engelli hale gelmesi gerekmektedir. Söz konusu engel hali, bedensel bir engel olabileceği gibi ruhsal bir engel de olabilecektir. Bazı durumlarda her iki engel hali bir arada görülmektedir. Mala gelen zararlar ise, iş kazası kapsamında değildir. Meydana gelen olaydan ötürü engel halin hemen oluşması zorunlu olmayıp; engel hal, kazanın meydana geldiği anda tüm sonuçlarıyla ortaya çıkabilecek ya da zararın bir kısmı ortaya çıkmakla, devam eden süreçte engel hali ya da zararın miktar ve boyutu artabilecek ya da başlangıçta hiçbir engel hali yokken sonraki süreçte engel durumu ya da bedensel veya ruhsal zarar görülebilecektir.
Maddenin tanım kısmında “bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır” denilmekle; kuruma bildirilen bir olayın iş kazası olup-olmadığı noktasında kurum tarafından değerlendirme yapılarak karar verilecektir. Kurumdan anlaşılması gerekenin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı olduğu, 5510 sayılı yasanın 3/1-2. bendinde açıkça belirtmiştir.
Ortaya çıkan engel halin ya da zararın iş kazası sayılabilmesi için meydana gelen engel hal ya da zarar ile kaza arasında illiyet bağının bulunması gereklidir. Bir kazanın, arada hiçbir bağ olmaksızın salt zarara uğrandığından bahisle iş kazası sayılması mümkün değildir.
3. İş Kazasının Meydana Gelmesinde Kusurun Rolü ve Etkisi
Bir kazanın iş kazası sayılıp sayılmaması noktasında zarar görenin kusuru önem arz etmemektedir. Bir kişi, kendi kusuruyla dahi iş kazasına neden olsa ve bu kazada yaralansa yahut fiziksel veya ruhen zarar görse, diğer unsurlar olduğu müddetçe bu durum, kazanın, iş kazası sayılmasına engel değildir. Bu halde sigortalının kusurlu oluşu, iş kazasının sonuçları bakımından ödenecek tazminatta ve Sorumluluk Hukuku’nda önem arz etmektedir. Özetle, sigortalının kusurlu olup olmaması, kazanın iş kazası olup-olmaması ya da iş kazası sayılıp-sayılmaması noktasında değil, iş kazasının sonuçları bakımından anlam ifade etmektedir.
4. İş Kazalarına Verilebilecek Örnekler
Ülkemizde iş kazalarının oranı yüksek olup; bu husus, resmi kurum ve kuruluşlara yansıyan istatistiklerle sabittir. Bu kapsamda iş kazalarına, madenlerde ve yer altının çalışılan kısımlarında, kanalizasyon işlerinde, su ve elektrik işlerinde, (fırın gibi) ortam ısısı (sıcaklığı) yüksek olan ve ateş veya ocak yakılan alanlarda veya iş yerlerinde, inşaat sektöründe çalışanların zarar gördüğü iş kazaları örnek olarak gösterilebilmektedir. Zira madenlerde yaşanan patlamalar, sıklıkla çok kişinin ölümüne neden olmaktadır. Soma maden faciası, 301 işçinin ölümüne neden olmuştur. Yine inşaat sektöründe yüksekten düşmeler sonucu ölümler, yaralanmalar, vücudun çeşitli yerlerinde (kol, bacak, boyun, bel ve omurilik v.d. bölgelerde) kırıklar, yatağa bağımlı hale gelinmesi durumları, tam/kısmi felç halleri, kafa travmaları, makine ile çalışan işletme ve işyerlerinde başta el, kol ve parmaklar olmak üzere uzuvların makineye kaptırılmasıyla kopmalar ya da meydana gelen zararlar örnek kapsamında sayılabilmektedir. Yine özellikle son zamanlarda sıklıkla karşımıza çıkan ve kuryeler marifetiyle sipariş teslim etme amacıyla seyir halindeyken yaşanan ve sigortalı bakımından ölümlü ve yaralanmalı trafik kazaları, ağır sonuçlar doğurmakta ve iş kazalarına neden olmaktadır. Genellikle yemek servislerini sipariş götüren kuryeler, motorsikletlerle evlere, iş yerlerine ya da talep edilen adreslere paket taşımaktadır. Özellikle restoranların ya da pizzacıların veya sadece paket taşıma işi yapan iş yerlerinin çalışanlarının, adreslere paket servis ve sipariş götürmeleri sırasında moto kurye olarak karışılan kazalar, nitelik itibariyle iş kazalardır. Moto kuryeler, büyük ve yoğun risk altında çalışmakta olup; moto kuryelerin karıştığı kazalar, günümüzde en sık görülen iş kazalarından biri haline gelmiştir. Yine restoranın bıçak, döner bıçağı, şiş gibi kesici ve delici aletlerin yoğun kullanıldığı kısımlarında ve mutfak kısmında çalışan sigortalıları ile nargile içilen yerlerde nargileyi hazırlayan ve servis eden sigortalıların sıklıkla karıştığı kazalar, iş kazaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine sıcaklık seviyesi ortalamanın üzerinde olan ve (odun ateşinde ekmek pişirmek, fırında güveç ya da pide veya lahmacun yapmak, ateşte yemek yapmak, ateşte kahve pişirmek gibi) ateş yakılan yerlerde çalışan kimselerin yanma riskleri yüksek olup; bu hallerde karşılaşılan kazalar, iş kazası olmaktadır. Ekmek fırınında ya da pidecide çalışan bir ustanın, elinin veya kolunun yanması gibi. Yine kalorifer kazanlarına kömür atanlar ile kazan bakımlarını yapanlar ve asansör tamir eden kimselerin kaza sonucu zarar görmeleri, iş kazaları kapsamındadır.
Tıpkı sipariş taşıyan moto kurye kazaları gibi birçok trafik kazası, iş kazası olarak karşımıza çıkmaktadır. Otobüs firmalarının şoför ve muavinlerinin yaptıkları kazalar sonucu sigortalıların zarar görmelerinde, iş kazası söz konusudur.
Özel bir otelin havuzunda ya da aqua parkında görevli can kurtaranın derinliği 10 metre olan havuzda boğulması veya aşırı su yutması sonucu kulaklarında duyu kaybının meydana gelmesi durumu, iş kazasıdır.
Yukarıda açıklanan örneklerden de görüldüğü üzere; bedensel engel hali, vücut bütünlüğünde meydana gelen engel halidir. Söz konusu engel hali, iç ve dış organlarda ya da vücuttaki herhangi bir uzuvda görülebilecektir. Bedensel engel hali yönünden vücudun belirli bir yeri, bölgesi ya da alanı bakımından sınırlama yoktur. Ruhsal engel haline, moto kuryenin karıştığı bir kaza sonrası motorsikletten düşmesiyle kafasını yere çarpması sonucu hafıza kaybına uğraması ya da sigortalının merdivenden inerken yeni silinmiş ve ıslak ya da kaygan olan basamaktan kayarak düşmesi sonucu kafa travması geçirmesi ve beyinde ya da akli melekelerinde geçici veya kalıcı hasar oluşması örnek olarak gösterilebilecektir. Yine uğranan kazanın şokuyla psikolojik sorunlar yaşanması ve geçici ya da kalıcı psikolojik rahatsızlıkların oluşması, psikiyatrik tedavi görülmesi ya da klinikte kalınması, psikiyatri tarafından yazılan ilaçların kullanılması ve ilaç tedavisi görülmesi veya kol, bacak gibi uzuvların kopması sonrası uzunca bir müddet psikolojik bunalımlar ve rahatsızlıklar yaşanması, içine kapanma ve hayata küsme gibi psikolojik buhran halleri, sürekli ya da sıklıkla ağlama krizlerine girilmesi, uyku bozuklukları, stres bozuklukları yaşanması, öfke kontrolünün kaybedilmesi, kazadan sonra olaylara verilen tepkilerin tamamen değişmesi, ani ve aşırı tepkiler gösterilmesi, kaza sonrası yataktan ani hareketlerle ya da sıçrayarak kalkma eylemleri ve çığlık atarak ter içinde uyanılması, trafik kazası şeklindeki iş kazası sonrası arabaya binmekten ya da araç kullanmaktan korkma, uçağa binmekten korkmaya başlanması ya da yüksekten düşen bir inşaat ustasında yükseklik korkusunun oluşması, asansörün bozulmasıyla iş yeri asansöründe saatlerce kalan sigortalı çalışanda, kapalı alanda kalma ya da asansöre binme korkusunun başlaması gibi örnekler de bu kapsamda verilebilecek örnekler arasındadır.
III. MESLEK HASTALIĞI
A. 5510 Sayılı Yasa ve Sair Mevzuat Hükümleri Işığında Meslek Hastalığı
1. Meslek Hastalığı ve Meslek Hastalığının Yasal Dayanağı Hakkında Önemli Hususlar
Meslek hastalığı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda düzenlenmiş olup; yasanın 14. maddesinde yer almaktadır.
Meslek hastalığı, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.
Maddenin ilk fıkrasında meslek hastalığının tanımının yapıldığı ve yapılan tanımlamada yasal düzenlemenin iki farklı duruma işaret ettiği görülmektedir. 1. hal, meslek hastalığı kapsamına girmesi gereken hastalık ve/veya engellilik halinin, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple meydana gelmesi; 2. hal, işin yürütüm şartları yüzünden uğranan hastalık veya engellilik halidir. Burada her iki halin bir arada gerçekleşmesi aranmamakta olup; iki halden birinin varlığı yeterlidir.
Kişinin sigortasız çalıştırılması, meslek hastalığı ve sonuçlarının uygulanması ile yasal haklardan faydalanılmasına engel değildir. Kişi, sigortasız çalıştırılsa ya da sigortası ödenmese bile yasal hükümlerle meslek hastalığının hukuki sonuçları uygulanmak durumundadır.
Yasa maddesinden de anlaşıldığı üzere; bir engellilik halinin ya da hastalığın meslek hastalığı sayılabilmesi için bazı şartlar vardır. Bu şartları şu şekilde sıralayabiliriz:
a. Meslek hastalığına uğrayan kişi, sigortalı olmalıdır.
b. Engel ya da hastalığa, aşağıda sayılan iki durumdan biri sebebiyle uğranması gerekmektedir.
b.1. Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple
b.2. İşin yürütüm şartları yüzünden
c. Sigortalının b bendinde sayılan hallerden biri sebebiyle,
c.1. Geçici hastalığa
c.2. Sürekli hastalığa
c.3. Bedensel engellilik haline
c.4. Ruhsal engellilik haline
uğraması gereklidir.
Meslek hastalığı bakımından geçici hastalık, sürekli hastalık, bedensel engellilik hali ya da ruhsal engellilik hallerinden birinin gerçekleşmesi yeterlidir.
d. İlliyet bağının bulunması gereklidir. İşle hastalık ya da engellilik hali arasında hiçbir bağ yoksa veya hastalık ya da engellilik hali, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden ya da işin yürütüm şartları yüzünden oluşmuyorsa; sayılan hallerin tesadüfen çalışılan döneme denk gelmiş olması ve gerek başka sebepten gerekse işten bağımsız şekilde kendiliğinden ortaya çıkması durumunda, hastalık ya da engellilik hali, meslek hastalığı kapsamına girmeyecektir.
Sayılan koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde, meslek hastalığı söz konusudur.
Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nde meslek hastalığının, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük hâlleri olduğu belirtilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü, meslek hastalığını, “bir meslek hastalığı, öncelikle iş faaliyetinden kaynaklanan risk faktörlerine maruz kalmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan herhangi bir hastalıktır” şeklinde tanımlamıştır.
2. Meslek Hastalığının Unsurları Hakkında Açıklamalar
Meslek hastalığının unsurlarından ilki, meslek hastalığına uğrayan kişinin sigortalı olmasıdır. Burada sigortalı kavramı önem arz etmekte olup; sigortalı sayılanlar, 5510 sayılı yasanın 4. maddesinde düzenlenmiştir. Meslek hastalığının kapsamına (eski SSK’lılar) 4A’lılar girdiği gibi çıraklar, mesleki eğitim gören öğrenciler ve birçok bağımsız çalışan 4B’liler de girmektedir.
Meslek hastalığı hükümlerinin uygulanabilmesi ve yasal haklardan yararlanılabilmesi için sigortalı tarafından ya da sigortalılık bakımından belirli bir süre prim ödenmesi veya başkaca süreye bağlı bir şart yoktur. Kişi, bir günlük ya da bir saatlik çalışan bile olsa yasal haklardan faydalanacaktır.
Meslek hastalığı, çalışanın işten ayrılmasından sonraki süreçte de ortaya çıkmış olabilir. Bu durumda, hastalığın ya da engellilik halinin, yapılan işten ya da işin niteliğinden kaynaklandığının tespiti halinde, işten ayrılma tarihi ile meslek hastalığının ortaya çıkış tarihi arasında yönetmelikte belirtilen süre var ve söz konusu süre aşılmamışsa; bu kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Bu halde kişi, meslek hastalığına dair yasal hükümlerden ve sonuçlarına ilişkin haklardan faydalanacaktır. Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin iş yerindeki inceleme sonucu tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile söz konusu hastalık, Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilecektir. Bu halde kişi, yine söz konusu haklardan yararlanacaktır.
Meslek hastalığı sonucu sigortalının geçici veya sürekli hastalığa, bedensel veya ruhsal engellilik haline uğraması gereklidir. Hastalığın geçici veya sürekli olması, meslek hastalığının kapsamına girmesi bakımından fark yaratmamakta ancak hukuki sonuçlar ile mali haklar yönünden farklılık oluşturmaktadır. Söz konusu engellilik halleri, bedensel veya ruhsal yönden olabilecek olup; birçok halde de bir arada bulunmaktadır.
Meydana gelen olaydan ötürü hastalık ya da engelin hemen oluşması zorunlu olmadığı gibi meslek hastalıkları genellikle zaman içerisinde ve uzunca bir müddet sonra ortaya çıkmaktadır. Bu kapsamda hastalık ya da engel halin, tüm sonuçları aynı zaman diliminde ortaya çıkabileceği gibi söz konusu hallerin ortaya çıkmasından itibaren zaman içerisinde derecesi, boyutu ya da ağırlığı artabilecektir.
Maddenin tanım kısmında “bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olaydır” denilmekle; kuruma bildirilen bir olayın meslek hastalığı olup-olmadığı noktasında kurum tarafından değerlendirme yapılarak karar verilecektir. Kurumdan anlaşılması gerekenin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı olduğu, 5510 sayılı yasanın 3/1-2. bendinde açıkça belirtilmiştir.
Meslek hastalığının belki de en önemli ve gerek iş kazalarından gerekse diğer vakıalardan ayırıcı unsuru; uğranan geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik hallerinin, sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden kaynaklanmasının gerekmesidir. Burada öncelikle sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliği önem arz etmektedir. İşin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden ortaya çıkan zararın, ani bir şekilde gerçekleşmeme ihtimali yüksektir. Zira söz konusu zarar, sigortalının ani bir şekilde yara alması, darbeye maruz kalması, düşmesi, bir yere çarpması, başka bir kişinin sigortalıya vurması, sigortalıyı darp etmesi, sigortalının kesici, delici veya benzeri bir aletle yara alması, iş yerindeki bir makineden ötürü zarar görmesi sonucunda oluştuğunda; bu zarar, meslek hastalığı değil, iş kazası kapsamındadır. Bu halde ani bir olay ya da darbe veya ansızın yaralanmaya sebep olan bir kaza söz konusudur. Meslek hastalığında ise, ani bir olay yerine işin niteliğinden dolayı tekrar eden bir sebepten ötürü veya bir darbe ya da ani bir olay yerine işin yürütüm şartları yüzünden uğranan bir zarar mevcuttur. Burada zaman içerisinde oluşan ya da zamanla ortaya çıkan bir zarar söz konusu olduğu için; bu zarar, meslek hastalığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Elbette her hastalık ya da engellilik hali, meslek hastalığı değildir. Bu hususa yazının devamında değinilmektedir.
Ortaya çıkan bir hastalığın veya engellilik halinin, meslek hastalığı olarak değerlendirilebilmesi için, meydana gelen hastalık ya da engellilik hali ile meslek arasında illiyet bağının bulunması gereklidir. Arada hiçbir bağ olmaksızın herhangi bir hastalık ya da engellilik halinin, meslek hastalığı kapsamına dahil olmadığı bilinmelidir.
3. Sigortalının Mesleğinden Anlaşılması Gereken
Meslek hastalığından bahsedilirken, sigortalının mesleği kavramına da değinilmesi zorunluluk arz etmektedir. Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü’nün 3. maddesi ile sigortalının mesleğinden anlaşılması gerekenin ne olduğu açıklanmıştır. Bu kapsamda, sigortalının mesleği, iş kazasının meydana geldiği veya meslek hastalığının başladığı zaman, sigortalının hizmet akdine göre yapmakta olduğu iş sayılmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı, bu mesleğin tespitinde sigortalının çalıştığı iş yerinden alınacak belgeyi esas tutabileceği gibi, bu hususu kendi yetkili elemanları vasıtasıyla inceletmeye ve buna göre karar vermeye yetkilidir.”
Sigortalının mesleği belirlenirken, öncelikle meslek hastalığının meydana geldiği veya meslek hastalığının başladığı zamanki hizmet sözleşmesine göre yapılmakta olan iş esas alınmak durumundadır. Burada tespit yapılırken, çalışılan iş yeri kayıtları önem arz etmekte olup; Sosyal Sigortalar Kurumu da, kendi elemanlarına inceleme yaptırmaya ve buna göre karar vermeye yetkilidir.
Belirtilen hususlara ilaveten tüzükte, hizmet akdine göre, bu tüzüğün ikinci bölümünün, D cetvelinde gösterilen mesleklerden birinden fazlasını yapmakta olan sigortalının, iş kazası veya meslek hastalığı yönünden sürekli iş göremezlik durumuna girmesi halinde; bunlardan, sürekli iş göremezlik derecesinin en yükseğini vermiş olan meslek, sigortalının mesleği sayılır, denilmekle; sigortalının tüzüğün D cetvelinde gösterilen mesleklerden birden fazlasını yapması halinde, sürekli iş göremezlik derecesi yüksek olan mesleğin esas alındığı görülmektedir.”
4. Sigortalının Meslek Hastalığına Tutulduğunun Anlaşılması ve Meslek Hastalığının Ortaya Çıkmasında Zamanın Önemi
Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;
a. Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi
b. Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, iş yerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,
sonucu, Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.
Bu kapsamda sigortalının meslek hastalığı bakımından yönetmelik kapsamında kalan bir hastalığa maruz kaldığının kurum sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmesi zorunluluğu karşısında, yönetmelikte belirtilen hastalıklar dışında karşılaşılan hastalık bakımından bu hastalığın meslek........
© Hukuki Haber
visit website