2 Ağustos 2022’de o vakitler köşe yazılarımı yazdığım Independent Türkçe’deki köşemden muhalefeti şöyle uyarmıştım:

“Hem anketlerde hem de 2019 Yerel Seçimlerinde somutlaşmış biçimde gördüğümüz gibi, iktidar ve muhalefet arasındaki en büyük fark Kürt seçmenin muhalefetin yanında konumlanıyor olması. Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde birbirini devre dışı bırakmak zorunda olan iki alternatif beliriyor:

Bu alternatiflerden ilkinin gerçekleşmesi Cumhurbaşkanı'nın 2015'ten beri kurduğu ittifaklar dolayısıyla pek mümkün değil. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci ihtimalin peşinden koşması şiddetle muhtemel. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi, Türk milliyetçilerin oylarını kendi ittifakı lehine maksizimize etmekken, diğeri ise Kürtlerin meşru siyasetten umudunu keserek sandığı boykot eğilimlerini mümkün olduğunca artırmak. Yani Cumhurbaşkanı, aynı hamleyle hem kendine çekebileceği seçmeni maksimize edip hem de kendisine gelme ihtimali olmayan seçmenin oy kullanma sayısını minimize etmeye çalışacak.”

Günün sonunda benim bu yazıyı yazdığım günden yaklaşık bir yıl sonra yapılan 2023 seçimlerinde iktidarın tam da böyle bir strateji izlediğine hep beraber şahit olduk. Bugün ise iktidarın bu meseledeki tavrı değişmese de çeşitlenmiş görünüyor. Bu çeşitlilikte iki temel sebebin etkili olduğu ifade edilebilir:

İktidar, ikinci amacı için HDP karşıtlığı üzerinden Türk siyasetini kolonize ettiği stratejisini sürdürürken, birinci madde için ise Hüda-par’dan aradığı desteğe ek ve yeni bir strateji izliyor. Cemil Meriç’in “Türk sağı mezarlık bekçisidir” vecizini hatırlatır biçimde “Ölmüş Kürtler” üzerinden bir tartışma yaratmaya çalışıyor. İletişim Başkanlığı’nın propaganda aygıtının bu yönde çalışacağına dair önemli ibareler de iktidarın bu tartışmayı başlattığı ilk aktör olan Şeyh Said tartışmasıyla beraber ortaya çıktı. Şeyh Said’in ardından Ahmet Kaya gibi sembol isimlerin de gündeme gelmesi şiddetle muhtemel. Peki, iktidar bunu yaparak neyi amaçlıyor? Amaç, güncel gerçeklikten uzak tartışmalar başlatıp CHP’yi de HDP’yi de sıkıştırmak. Yani kendisi Kürtlere yaklaşamayan iktidar, Kürtleri CHP’den uzaklaştıracak yollar arıyor. Bunun için ise “mezarlık bekçiliği”ne soyunuyor. Bu yolla da seçimlere dağınık bir şekilde giden muhalefetin tabanda yapabileceği kurumsala alternatif ittifakı zedeleyip, büyükşehirleri yeniden kazanmak istiyor.

Dolayısıyla muhalif yazarlardan siyasetçilere bu hamleye karşı uyanık olmakta fayda var. Bunun için ise günceli ve yereli konuşmak gerekir. Bunun bir tuzak olduğunu, iktidarın bu yolla Türkiye’yi nereye sıkıştırdığını ifade edip, tartışmayı insan hakları ve demokrasi bağlamına çekmek en iyi yol gibi görünüyor. Önce karşı tarafı yapıbozuma uğratıp, sonra da bu tartışmaların bugün Türkiye’nin yaşadığı şeylerin, insan hakları ihlallerinin, belediyelerde yaşanan yetki gasplarının, Uludere’nin üstünü kapatmak için yürütüldüğünü ifade edip CHP’nin demokratik vizyonunu ve yerele dair çözümlerini gündeme getirmek gerekir. Aksi halde iktidarın kendisi açısından maliyetsiz, muhalefet açısından maliyetli olabilecek bu politikasının maliyeti ağır olabilir.

QOSHE - İktidarın Büyükşehiri Kazanma Stratejisi: Şeyh Said Tuzağı - Onur Alp Yılmaz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İktidarın Büyükşehiri Kazanma Stratejisi: Şeyh Said Tuzağı

15 6
23.12.2023

2 Ağustos 2022’de o vakitler köşe yazılarımı yazdığım Independent Türkçe’deki köşemden muhalefeti şöyle uyarmıştım:

“Hem anketlerde hem de 2019 Yerel Seçimlerinde somutlaşmış biçimde gördüğümüz gibi, iktidar ve muhalefet arasındaki en büyük fark Kürt seçmenin muhalefetin yanında konumlanıyor olması. Bu durumda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elinde birbirini devre dışı bırakmak zorunda olan iki alternatif beliriyor:

Bu alternatiflerden ilkinin gerçekleşmesi Cumhurbaşkanı'nın 2015'ten beri kurduğu ittifaklar dolayısıyla pek mümkün değil. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikinci ihtimalin peşinden koşması şiddetle muhtemel. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi, Türk milliyetçilerin oylarını kendi ittifakı lehine maksizimize etmekken, diğeri ise Kürtlerin meşru siyasetten umudunu keserek sandığı boykot eğilimlerini mümkün olduğunca artırmak. Yani Cumhurbaşkanı, aynı hamleyle hem kendine çekebileceği seçmeni maksimize edip hem de kendisine gelme ihtimali olmayan seçmenin oy kullanma sayısını minimize etmeye çalışacak.”

Günün sonunda benim........

© HalkTV


Get it on Google Play