Haftalar, aylar akıp gitti ve seçime sadece 24 gün kaldı. Zaman geçtikçe tansiyon ve karşılıklı atışmaların dozu yükselse de, seçimin sakin seyrettiğini düşünenlerdenim. Umarım son ana kadar öyle olur. Yaklaşan Ramazan ayının da bu sükunete katkısı olacaktır.

Şöyle geriye doğru gündemde tuttuğumuz tartışmalara bir baktım. İlk sırada CHP ve DEM Parti arasındaki işbirliği ya da ittifak tartışmaları yer alıyor. CHP tarafında bu tartışma farklı beyanlar ve yaklaşımlarla devam etti şu ana kadar. DEM ise daha açık ve net bir yaklaşım sergiledi, en azından CHP’ye kıyasla.

Bu tartışma CHP'nin kendi içinde pek de sürpriz olmayan ayrışmalar başlattı. Ama en net tepki bir miting meydanında ortaya çıktı. Özgür Özel, Afyonkarahisar’da Belediye Başkan Adayı ve CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ile miting düzenledi. Köksal, “Belediye başkanı olarak seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları DEM Parti hariç, bütün siyasi partilere açık olacak.” dedi. Bu tepkinin adresi elbette çok açıktı. Önce Özgür Özel'in, ardından tekrar Köksal'ın açıklamaları tartışmayı daha da alevlendirdi.

Burcu Köksal'a Ekrem İmamoğlu’ndan çok sert bir tepki geldi. “‘Ben belediye başkanı olursam, şu partilileri belediyeye almam, şu partililer hariç şunlarla görüşürüm’ diyen ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka parti bulacak.” Cevabın Köksal'ı aşarak doğrudan genel başkana "çağrı" niteliğinde olduğu çok açıktı.

ERKEN 1 NİSAN HESAPLARI

Sadece bu örnek bile, parti içindeki yaklaşım ve hassasiyet farkını ortaya koyuyor. Bu tartışma CHP içinde sanıldığından çok daha dinamik ve keskin biçimde devam ediyor. Kurultay sonrası Özgür Özel-İmamoğlu arasında kurulduğu iddia edilen güç dengesinin, aday belirleme sürecinde ne denli kırılgan olduğunu hepimiz gördük. Üstelik bu tablo, üçüncü bir aktör, yani Kemal Kılıçdaroğlu olmaksızın tanımlanırsa eksik kalıyor. Kılıçdaroğlu’nun siyasetten elini çekmediğini ifade eden sembolik hamleleri, 31 Mart sonuçlarına göre partide beklenmedik gelişmelerin önünü açmaya aday.

Ancak asıl önemli nokta şurası. İmamoğlu'nun çıkışındaki sert üslup, artık açıkça "partide güç benim" mesajı olarak da okunabilir. Bu aktardıklarım CHP’nin kendi iç dengeleri denilip geçilemeyecek kadar kritik. Bu saatten sonra İmamoğlu-Özel denkleminde görünürde verilecek sıcak mesajların ötesinde bir ayrışmanın derinleşmesi muhtemel. Gerçek soru ise artık net. Ekrem İmamoğlu, İstanbul'da kurduğunu ifade ettiği ittifakın ardından, 2028'e hangi müttefiklerle yol almayı düşünüyor. Sadece DEM'den ibaret bir süreç değil bu.

AK PARTİ'DEN YENİDEN REFAH HAMLESİ

Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan ve AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala’dan önemli açıklamalar geldi.

Cumhurbaşkanı Malatya’da şunları söyledi: "Hem bize kaybettirmek için çalışıp hem de bizim gölgemizde yürümek isteyenlere müsaade etmeyiz. Sadece yalan yanlış konuşacak siyaseti domine etmeye çalışacaksınız. Bunun adı siyasi şantajcılıktır." Muhatabı gayet açık sözlerdi bunlar.

Efkan Ala’nın değerlendirmeleri de aynı yöndeydi: “Yeniden Refah Partisinin girdiği yerlerde seçimlere kendisinin kazanma ihtimali yok ama kendisi orada seçime girdiği için CHP'nin kazanma ihtimalini artırıyor. Aslında verilen oy o partiye de verilmiş olmuyor, doğrudan CHP'nin, muhalefet partisinin belediyeyi kazanmasına yardımcı olmuş oluyor. Çünkü bütün veriler o seçimi kazanma ihtimallerinin olmadığını gösteriyor. Bunun için artık günümüzde müneccim olmaya lüzum yok. Yani hesap ortada, durum görülüyor. Ama orada sırf seçime girdikleri için bu sefer AK Parti'nin orada seçimi riske giriyor.”

AK Parti ve Yeniden Refah arasındaki yerel seçim müzakeresi olumsuz sonuçlandığı halde, seçim sahasında sanki iki parti arasında bir ittifak varmış gibi bir hava oluşturanlar var. Dolayısıyla bu durum bir yandan seçmende kafa karışıklığı oluştururken, İstanbul özelinde de “Son dakikada Yeniden Refah adayını çekecek” propagandasına alan açıyordu. Bu açıklamalar meseleye kelimenin tam anlamıyla son noktayı koydu. Artık taraflar arasında herhangi bir ittifak yok. İstanbul özelinde gizli bir gündem de bulunmuyor.

AK Parti ve Yeniden Refah sürecini bir başka yazıda ayrıca ele almayı planlıyorum. Fakat burada belki de en önemli nokta, siyasetin şeffaflığının bazı gereksiz tartışmaların ve gerilimlerin önünü nasıl kapattığı. AK Parti en üst düzeyde yaptığı açıklamalarla, bir siyasi partiyle arasındaki mesafenin ne olduğunu ve ne olmadığını ortaya koydu. Bunu çok kıymetli buluyorum.

Gizli kapalı hamle ya da yaklaşımların, siyasi müzakerelerin ortaya çıkardığı gündeme dair en sıcak örnek CHP-DEM zemininde devam ediyor. Aylardır seçim gündemini meşgul ediyor. Bu yakınlığın somut örneklerine rağmen, özellikle CHP tarafında “aslında var, ama yok” tadında beyanlara konu olması bu tartışmayı sürekli sıcak tutuyor. Benzeri bir tartışmayı 2023 seçimlerinde HDP’nin Millet İttifakı’na verdiği desteğin tanımında da görmüştük.

"Hangisi bana avantaj sağlar, durumu nasıl idare ederim" hesabının yerini, şeffaflığın alması siyaset açısından ilkesel düzeyde bir kazanım. AK Parti'nin YRP konusundaki tavrı önemli bir örnek oluşturuyor.

QOSHE - Şeffaf siyaset, örtülü gündem - Nasuhi Güngör
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Şeffaf siyaset, örtülü gündem

33 0
08.03.2024

Haftalar, aylar akıp gitti ve seçime sadece 24 gün kaldı. Zaman geçtikçe tansiyon ve karşılıklı atışmaların dozu yükselse de, seçimin sakin seyrettiğini düşünenlerdenim. Umarım son ana kadar öyle olur. Yaklaşan Ramazan ayının da bu sükunete katkısı olacaktır.

Şöyle geriye doğru gündemde tuttuğumuz tartışmalara bir baktım. İlk sırada CHP ve DEM Parti arasındaki işbirliği ya da ittifak tartışmaları yer alıyor. CHP tarafında bu tartışma farklı beyanlar ve yaklaşımlarla devam etti şu ana kadar. DEM ise daha açık ve net bir yaklaşım sergiledi, en azından CHP’ye kıyasla.

Bu tartışma CHP'nin kendi içinde pek de sürpriz olmayan ayrışmalar başlattı. Ama en net tepki bir miting meydanında ortaya çıktı. Özgür Özel, Afyonkarahisar’da Belediye Başkan Adayı ve CHP Grup Başkanvekili Burcu Köksal ile miting düzenledi. Köksal, “Belediye başkanı olarak seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları DEM Parti hariç, bütün siyasi partilere açık olacak.” dedi. Bu tepkinin adresi elbette çok açıktı. Önce Özgür Özel'in, ardından tekrar Köksal'ın açıklamaları tartışmayı daha da alevlendirdi.

Burcu Köksal'a Ekrem İmamoğlu’ndan çok sert bir tepki geldi. “‘Ben belediye başkanı olursam, şu partilileri belediyeye almam, şu partililer hariç şunlarla görüşürüm’ diyen ya kendine başka bir iş bulacak ya da başka parti bulacak.” Cevabın Köksal'ı aşarak doğrudan genel başkana "çağrı" niteliğinde olduğu çok açıktı.

ERKEN 1 NİSAN HESAPLARI

Sadece bu örnek bile, parti içindeki yaklaşım ve hassasiyet farkını ortaya koyuyor. Bu tartışma CHP içinde sanıldığından çok daha dinamik ve keskin biçimde devam ediyor. Kurultay sonrası Özgür Özel-İmamoğlu arasında kurulduğu iddia edilen güç........

© Habertürk


Get it on Google Play