2024 yerel seçim sonuçları üzerinden siyasi partilerin yapacağı değerlendirmelere ve alacakları kararlara odaklanmış durumdayız. Haklı bir beklenti bu. Çünkü ortaya çıkan tablonun ülkenin geleceğinde belirleyici olacağı çok açık.

Elbette beklentilerin merkezinde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. 2023’te iki seçimi kazandıktan sonra, yerelde yaşanan ağır kayıplara dair bir muhasebe süreci devam ediyor. En azından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa beyanlarından bunu anlıyoruz. Diğer yandan peş peşe gelecek bakanlar kurulu, grup toplantısı ve diğer zeminlerde verilecek mesajlar, gerçek okumaların kapısını aralayacak.

Kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçim sonrasındaki MKYK’nın ardından kamuoyuna yansıyan mesajları, bu okumalara bir zemin oluşturmuştu. Ancak iki nedenle yeni mesajlar daha fazla fikir verici olacak. Birincisi uzun bayram tatilinde Erdoğan’ın yapmış olduğu bazı görüşmelerin hasılasını görmeye başlayacağız. İkincisi doğrudan kendi cümleleriyle (vurguları ve beden diliyle) grup toplantısında durum değerlendirmesini izlemek mümkün olacak.

İLK MESAJ “HERKES SORUMLU”

Cumhurbaşkanının 31 Mart gecesi yaptığı konuşmanın belki de en çarpıcı yanı, hiçbir siyasi aktörü yanına almadan balkon konuşması yapmasıydı. Ardından MKYK’dan yansıyan mesajların “Herkes bu sonuçların hesabını verecek, ben dahil kimse bunun dışında değildir” mealinde olması da dikkat çekiciydi.

Şunu herkes görüyor. Son seçim sonuçları, daha önce 2009 ve 2019 yerelinde yaşanan olumsuz sonuçlara bazı benzerlikler gösterse de, sadece seçmenin ana mesajı üzerinden baksak bile hepsinden ayrışıyor.

2009’da oy kaybı ciddiydi, ama AK Parti yine de açık ara birinci partiydi. 2014’de kayıplar büyük ölçüde giderildi. 2019’da İstanbul ve Ankara elden çıksa da yine birinci partiydi. Ancak 2024 yerel yönetimlerde CHP’nin aldığı oy oranını, “Seçmen bizi ikinci sıraya itti” ifadesiyle değerlendiren Erdoğan’ın sözleri tabloyu yeterince ifade ediyor.

MUHALEFET ALAN DARALTABİLİR Mİ?

Burada bir soru soralım. Muhalefet cephesinde özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel üzerinden ortaya çıkan ılımlı ve pozitif yaklaşımların, AK Parti’nin kendisi için aradığı çözüm alanlarını daraltması mümkün mü? Bu mesajların devamı, sahiciliği, tabanı dönüştürme gücü ve elbette CHP içinde yaşanabilecek çekişme ya da rekabetlerin nasıl yönetileceği belirleyici olabilir. Ancak AK Parti açısından asıl alan daraltıcı olabilecek etken, CHP’nin ülkeyi yönetme konusunda vereceği mesajların ve ortaya koyacağı hikayenin ne olacağı.

13 Nisan gecesi İran ve İsrail arasında yaşananlar bir kez daha gösterdi ki, burnumuzun dibinde var olan, aslında varmış gibi görünen dengeler, uzlaşmalar ya da sessizlikler aldatıcı. Her şeyin değişmesi, bozulması ve çatlaması an meselesi. Esasen yaklaşık 10 yıldır Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetlerinin “beka ve güvenlik” başlığı altındaki söylemi ve buna dair pratiği de bu gerçeklere karşılık geliyor. Şu günlerde yine yersiz ve tatsız tartışmalara konu olan savunma sanayiinden, Türkiye’nin bölgenin kaderini değiştirebilecek bazı politik hamlelerine kadar her şey bu gözle yeniden anlaşılmaya değer.

Seçmenin 2024 sandığında bu meselelere dair ilgisini yitirdiğini, artık bunların dışında bir gündem istediğini savunanlar var. Sadece şuna katılabilirim. Güvenlikle ilgili gündem ve politikalar, yapısı gereği başlıbaşına can sıkıcı ve bunaltıcıdır. Ancak bunların canımızı sıkmasıyla gerekliliği arasındaki ilişki hayli farklıdır.

GÜVENLİK VE ÖZGÜRLÜK

İki değerlendirmeyle tamamlamak istiyorum.

Birincisi, Türkiye’nin etrafında ciddi tehditlerin olduğu; bunların yönetilmesi ve mümkün olduğunca bertaraf edilmesi gerektiği çok açıktır. Ancak bu konuların seçmenin tüm dünyasını sarıp sarmalaması beklenemez. Dahası toplumun alım gücünün önemsenmemesi ve özgürlüklerinin daralması da nihayetinde bir yerde, mesela yerel seçimde ciddi bir tepkiye dönüşür. 31 Mart’ta sandıkta söylenen, 14-28 Mayıs seçimlerinde ülkenin geleceğini ve bekasını dikkate alan seçmenin o gün söyleyemedikleridir aslında.

İkincisi, burada yeni bir denge kurmayı başaranın geleceğe yürüme şansı olacaktır. Toplumun çok büyük bir bölümü, ekonominin düzeltilmesini ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin giderilmesini istiyor. Hak ve özgürlüklerle ilgili tartışma ve arayışların, güvenlik politikalarının gölgesinde beklemesini ve ötelenmesini istemiyor. Dahası, iki defa onay verdiği cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin aksayan ve tıkanan yönlerinin acilen ele alınmasını bekliyor. Geçen yıl Mayıs’ta bir kez daha onay verdiği bir sistemi, yerel seçimde ortaya çıkardığı yeni güç merkeziyle "dengelemek ve denetlemek" istediğini savunmaya devam ediyorum.

QOSHE - Muhalefetin denge ve denetleme gücü - Nasuhi Güngör
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Muhalefetin denge ve denetleme gücü

28 0
16.04.2024

2024 yerel seçim sonuçları üzerinden siyasi partilerin yapacağı değerlendirmelere ve alacakları kararlara odaklanmış durumdayız. Haklı bir beklenti bu. Çünkü ortaya çıkan tablonun ülkenin geleceğinde belirleyici olacağı çok açık.

Elbette beklentilerin merkezinde AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var. 2023’te iki seçimi kazandıktan sonra, yerelde yaşanan ağır kayıplara dair bir muhasebe süreci devam ediyor. En azından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa beyanlarından bunu anlıyoruz. Diğer yandan peş peşe gelecek bakanlar kurulu, grup toplantısı ve diğer zeminlerde verilecek mesajlar, gerçek okumaların kapısını aralayacak.

Kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, seçim sonrasındaki MKYK’nın ardından kamuoyuna yansıyan mesajları, bu okumalara bir zemin oluşturmuştu. Ancak iki nedenle yeni mesajlar daha fazla fikir verici olacak. Birincisi uzun bayram tatilinde Erdoğan’ın yapmış olduğu bazı görüşmelerin hasılasını görmeye başlayacağız. İkincisi doğrudan kendi cümleleriyle (vurguları ve beden diliyle) grup toplantısında durum değerlendirmesini izlemek mümkün olacak.

İLK MESAJ “HERKES SORUMLU”

Cumhurbaşkanının 31 Mart gecesi yaptığı konuşmanın belki de en çarpıcı yanı, hiçbir siyasi aktörü yanına almadan balkon konuşması yapmasıydı. Ardından MKYK’dan yansıyan mesajların “Herkes bu sonuçların hesabını verecek, ben dahil kimse bunun dışında değildir” mealinde olması da dikkat çekiciydi.

Şunu herkes görüyor. Son seçim sonuçları, daha önce 2009 ve 2019 yerelinde yaşanan olumsuz sonuçlara bazı benzerlikler gösterse de, sadece seçmenin........

© Habertürk


Get it on Google Play