Öyle anlaşılıyor ki Türkiye’de muhalefet, siyasetin gerçek gücünü yeni fark ediyor. En azından seçim sonrasında önemli aktörler düzeyinde verilen mesajların çoğu bu yönde. Bunun hızlıca bir değişimi başlatacağı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ifadesiyle “milletin tarafında siyaset yapma”nın sağlam temellerini atacağını beklemek elbette kolay değil. Pek çok isim CHP’yi bu yönde bir değişime istekli ve hazır gibi görme eğiliminde olsa da, böyle bir gerçeğe çok uzak olduğumuzu görmek durumundayız.

AK Parti’nin iktidara geliş sürecinde önemli bir tezi vardı. Türkiye’de siyasetin, neredeyse tümü siyaset dışı olan aktörler eliyle yoğrulup şekillendiğini söylüyordu. Bu tezi haklı ve önemli kılan sadece 28 Şubat dönemi değildi elbette. Demokrat Parti’nin, darağacında katledilen Adnan Menderes ve arkadaşlarının hikayesi ve daha nicesi.

VESAYET ODAKLARI GERİLETİLDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetleri, ne kadar tekrar edip haklarını teslim etsek yeridir; siyaseti değersiz ve bizatihi sorun olarak gören/gösteren vesayet güçlerine karşı muazzam bir mücadele verdiler. Hatırlayalım. 28 Şubat’ın asker, yargı, sermaye, medya ve elbette uluslararası dinamikler üzerinden şekillenen güç merkezleri; önce meşru hükümeti arsız bir isimlendirmeyle ifade ettikleri “post-modern darbe”yle indirdiler. Ardından siyasi partileri kapattılar. Hızlarını alamayıp, TBMM’deki ceylan derisi koltuk tartışmaları üzerinden siyasetin itibarını bir kez daha yerle bir ettiler. Öyle ya, herkes dersini almalı ve haddini bilmeliydi!

AK Parti ve Tayyip Erdoğan milletin tepkisi, öfkesi ve sesi oldu. Millet, siyasete itibarını iade etti; başka bir ifadeyle yeni aktörler eliyle siyaset sorun değil, çözümün adresi haline geldi.

İKİ HAYATİ SORU

Bugün cevap aramamız gereken önemli iki soru var karşımızda.

Birincisi, 2024 yerel seçimlerinde birinci parti olmayı başaran CHP'nin değişim süreci nasıl ilerleyecek? Sözgelimi Özgür Özel’in bu yöndeki beyanları, kendisinin de bunları hızla içselleştirdiğini varsaysak bile; partisinde, kendisine yakın kamuoyunda ve tabanda gerçekten karşılık bulacak mı?

İkinci soru şu. Türkiye’de demokratik siyasetin çıtasını yükselten, vesayete karşı fırtınalı zamanlarda bile dik duran AK Parti; kendisine bu rotadan ayrıldığı yönünde gelen eleştirileri dikkate alacak mı? Eğer yaşadığı kayıpları bu çerçevede değerlendiriyorsa, kendisini yeniden bu sürecin ana aktörü yapabilecek mi? Yerel seçimlerde AK Parti’nin aldığı sonuçları, emeklilerden ekonomik sorunlara, adaylardan yanlış seçim stratejilerine kadar pek çok başlık altında değerlendirenlere elbette katılıyorum.

Ancak ardından şu soruyu ekliyorum. Bütün bu sorunların belli düzeyde yaşandığı dönemlerde AK Parti seçimler kazandı. Milletin ona açtığı kredi önemli ölçüde devam etti. Peki bu seçimde verilen mesajların omurgası; siyaset yapma tarzı ve “devletleşme” yönünde kendisine yöneltilen eleştiriler olabilir mi?

GERÇEĞİN PEŞİNDE OLMAK

Seçimlerin ardından sonuçları anlamaya çalıştığım gibi; kazanan ve kaybeden aktörlerin oyun planlarına dair öngörülerimi de aktarmaya çalışıyorum. Elbette siyasetin ve siyasetçilerin bunu hepimizden daha fazla yaptığını düşünebiliriz. İşte bundan emin değilim.

Gerçeği aramak, sizi gereksiz ve içi boş umutların pençesinden kurtaracak tek yoldur. Dahası gerçeği aramak, mevcudu reddetme cesaretiyle mümkündür. Yani öğrendiğiniz ve öğretilen pek çok şeyden sıyrılmayı, tüm bunları size getiren zihin dünyasından kurtulmanızı gerektirir.

Bayramın son günü sizi daha fazla yormak istemiyorum. Hepimizin çok yorulduğu da laf olsun diye değil, sorumluluk sahibi herkes tarafından ele alınması gereken ciddi bir mesele.

Özeti şu söylediklerimin. Siyasetin gücü değerlidir ve siyaset dışı yolların hepsi bir şekilde çıkmaz sokaktır. 2002’den itibaren bu çıtayı yükselten Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, kendi açtığı bu yoldaki yürüyüşüne dair ciddi eleştirilerle karşı karşıya. Bunu nasıl değerlendirip cevap vereceğini bekliyoruz bir bakıma.

CHP’nin durumu ise aynı zeminde görünse bile çok daha farklı. Demokrasiyle ilgili kötü sınavlar, siyasetin sicilinde daima derin izler bırakıyor. Onlarla hesaplaşabilmek, zihin dünyanızı kuşatan vesayetçi alışkanlıkları terk edebilmek sanıldığından çok daha zor. Ben “zaptedilmiş refleksler” olarak tanımlıyorum bunu. Gerçek ve sahici bir demokratik tavra dönüşmesi, tam da bu reflekslerin değişmesine bağlı.

QOSHE - Kazanan ve kaybedenin sorunu aynı mı? - Nasuhi Güngör
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kazanan ve kaybedenin sorunu aynı mı?

54 0
12.04.2024

Öyle anlaşılıyor ki Türkiye’de muhalefet, siyasetin gerçek gücünü yeni fark ediyor. En azından seçim sonrasında önemli aktörler düzeyinde verilen mesajların çoğu bu yönde. Bunun hızlıca bir değişimi başlatacağı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ifadesiyle “milletin tarafında siyaset yapma”nın sağlam temellerini atacağını beklemek elbette kolay değil. Pek çok isim CHP’yi bu yönde bir değişime istekli ve hazır gibi görme eğiliminde olsa da, böyle bir gerçeğe çok uzak olduğumuzu görmek durumundayız.

AK Parti’nin iktidara geliş sürecinde önemli bir tezi vardı. Türkiye’de siyasetin, neredeyse tümü siyaset dışı olan aktörler eliyle yoğrulup şekillendiğini söylüyordu. Bu tezi haklı ve önemli kılan sadece 28 Şubat dönemi değildi elbette. Demokrat Parti’nin, darağacında katledilen Adnan Menderes ve arkadaşlarının hikayesi ve daha nicesi.

VESAYET ODAKLARI GERİLETİLDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hükümetleri, ne kadar tekrar edip haklarını teslim etsek yeridir; siyaseti değersiz ve bizatihi sorun olarak gören/gösteren vesayet güçlerine karşı muazzam bir mücadele verdiler. Hatırlayalım. 28 Şubat’ın asker, yargı, sermaye, medya ve elbette uluslararası dinamikler üzerinden şekillenen güç merkezleri; önce meşru hükümeti arsız bir isimlendirmeyle ifade ettikleri “post-modern darbe”yle indirdiler. Ardından siyasi partileri kapattılar. Hızlarını alamayıp, TBMM’deki ceylan derisi koltuk tartışmaları üzerinden siyasetin itibarını bir kez daha yerle bir........

© Habertürk


Get it on Google Play