Adıyaman, 6 Şubat depremlerinde en ağır yara alan şehirlerimizden. O günlerde gazeteci olarak gelip tanık olsak bile tarifi mümkün olmayan acılar yaşadı. Binlerce insan hayatını kaybetti. Şehir kelimenin tam anlamıyla yerle bir oldu. Havalar öylesine soğuktu ki canlı yayın yaparken ayakta durmakta zorlandık çoğu kez. İşte o şartlarda insanlar önce çadırlarda, ardından konteynır diye adlandırdığımız yerlerde yaşam mücadelesi vermeye başladı. Hala da evleri yıkılan ya da oturulamayacak halde olanlar o konteynırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Adıyaman'da bana genç avukat arkadaşım Yusuf Polat eşlik etti. Şehrin o şen şakrak çarşısının yerini, boğazlarda düğümlenmiş duran acı dolu bakışlar almış. Herkes bir şekilde ayakta durmaya çalışıyor. Çarşıda dükkanı yıkılıp bir "konteynırda dükkan"da işini devam ettirmeye çalışan esnafın sözleri aslında her şeyi ifade ediyor: “Elimizde olan bu abi. İnsan alışmaya çalışıyor, ne kadar alışabilirse.”

Bu şehirde hatıralarım var. Gezip dolaştığım, alışveriş yaptığım, eşsiz lezzetlerinden tattığım mekanların çoğu yok. Bildik tanıdık adreslerin izini bile süremiyorum. Yavaş yavaş enkazlar ortadan kalkıyor ama yine de boğazınızı yakan bir tozu hissediyorsunuz.

Cumhurbaşkanı’nın geldiği ve ilk konut kuralarının çekildiği günden sonra şehirde umutlar canlanmış. TOKİ tarafından uzak ve yakın geçmişte yapılan konutların ayakta kalması bu güveni artırıyor. Ama yapılacak o kadar çok şey, sarılacak o kadar büyük yaralar var ki, ne buraya sığar ne de ekranlardaki birkaç saate. Fakat inanın bu halde bile önünden geçtiğimiz her dükkandan "çay içelim, bir kahve ikram edelim" daveti alıyoruz. Böylesine alicenap ve candan tavırlar omzunuzdaki yükü daha da ağırlaştırıyor.

Söylemeden geçemeyeceğim. Adıyaman sebepleri çok uzun olsa da, hep bir kenarda kalan ve fazlasıyla mahzun bir şehir oldu. Buraya dair sorumluluk sahibi olan herkesin tekrar tekrar düşünmesi gerekiyor bunun üzerinde.

Daha önce restore edilen, ancak depremde yıkılan Ulu Camii’nin yıkıntılar içindeki hali bunu yeterince ifade ediyor.

AĞIR SORUMLULUK

Elbette mevcut tabloda bu şehrin sorumluluğunu üstlenmek, hele de yerel yönetime talip olmak gerçekten zor iş. Ama şu bir gerçek. Bu denli ağır bir depremin ardından ayağa kalkabilmek uzun yıllar gerektiriyor. Bir anı bile boş geçmeyen, her gün yeni bir adım atılan, bıkmayan usanmayan bir gayret istiyor. Elbette geçmişi fazlasıyla aşan bir vizyon.

Ziya Polat, böyle bir dönemde AK Parti Adıyaman belediye başkan adayı olarak sahada. Şehrin yakın geçmişine bakarak seçimde şansının hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Sahadaki gözlemim, Polat’ın şehrin dokusuyla olan uyumunun hayli yüksek olduğu. Farklı kesimlerden oy alabilme ihtimali yüksek sesle dile getiriliyor. Enerjisi yüksek, taleplere karşı sabırlı ve bunun ne denli zor olduğunu ancak sahada anlayabiliyorsunuz. Çünkü hiçbir talep hemen yerine getirilecek kadar kolay değil. Ama bir o kadar da acil ve elzem.

CHP’nin adayı bu dönem de milletvekili seçilen Abdurrahman Tutdere. Dikkatimi çeken, kullandığı afiş ve tanıtımlarda CHP logosuna rastlamamış olmak.

Ziya Polat, İstanbul Üniversitesi Orman Mühendisliği mezunu. Orman işletme şefliğinden önce Elazığ ve sonra da Sakarya Orman Bölge Müdürlüğü’ne kadar pek çok görevde bulunmuş. Polat 2023 seçimlerinde AK Parti Adıyaman milletvekili adayı olmuş. Doğma büyüme Adıyamanlı. Birlikte gezip dolaştık. Esnafla selamlaştık. İki taziyeye gidip Fatiha verdik. Bu coğrafyada taziyenin bambaşka bir yeri var. Cenaze sahibini acılarıyla yapayalnız bırakan şehirlerden çok farklı.

Aynı gün Sanayi ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve Türkiye ihracatçılar Meclisi (TİM) üyeleri de Adıyaman’da. Her ay bir şehirde dış ticaret rakamlarını açıklıyorlar. Bunlar önemli elbette. Ama kuşkusuz en önemlisi, bu zor dönemde şehre ne kadar yatırım geleceği. Birlikte takip edeceğiz. Çünkü Adıyaman’ın buna fazlasıyla ihtiyacı var.

Seçimler şehre biraz olsun farklı bir hava getirmiş. Merkezde yarış hareketlenmiş, ilçeler de keza öyle. Ama herkesin beklentisi bir an önce konutların teslim edilmesi, ticaretin ve iş hayatının canlanması. Gençlerin seçime ilgisi hayli yüksek. Elbette şehre katkı sağlamak ve diğer yandan geleceğe umutla bakabilmek için yükselen bir heyecan bu.

PROJELER

Şehre dair 104 proje hazırlamış Ziya Polat ve ekibi. Açıkça söylemek gerekirse her biri şehrin yeniden inşası anlamına geliyor. Sosyal konut projesi, metrobüs (şehirde gerçekten büyük heyecanla bekleniyor, hafif raylı sistemle entegre olacak), altyapı sistemin köklü biçimde yenilenmesi, Kuzey Çevre Yolu, kentsel ve yerinde dönüşüm ilk etapta dikkat çeken projeler. Şehrin dünyaya açılmasını hedefleyen uluslararası kültür-sanat festivali ve farklı başlıklar altında çalışılan sosyal yardım projeleri de öne çıkan başlıklar.

Lise birinci sınıfta okuyan genç bir kızın “Adıyaman’da ne olmasını istersin” sorumuza verdiği cevap “Millet Kütüphanesi” oldu. Ziya Polat’ın listesinde onun da yeri var. Yazlık sinema ve kitap fuarını ekleyelim.

Bunların her biri büyük bir dayanışmayı ve yardımlaşmayı gerektiriyor. Adıyaman halkı, elbette bütüncül bir bakışla, bir yandan yaralarını sarmaya, diğer yandan geleceğe umutla bakan bir şehri inşa etmeye katkı sağlamaya hazır. Ama hükümetin sorumluluk alması gereken başlıkların hayli fazla olduğunu da ekleyelim.

Önemli bir not. Şehirde nereye gitsem şu taleple karşılaştım. Mevcut 400 yataklı hastane artık ihtiyacı karşılamaya yetmiyor. Kapasite ve doktor yetersizliği birinci neden. Hastanenin şehrin birçok yerine uzaklığı da bir başka etken. Bu konuda bir hazırlık olduğunu öğrendim. Bir an önce yeni hastanenin tamamlanması çok büyük bir ihtiyacı karşılayacak.

QOSHE - Adıyaman; acı, hüzün ve umut... - Nasuhi Güngör
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Adıyaman; acı, hüzün ve umut...

30 1
05.03.2024

Adıyaman, 6 Şubat depremlerinde en ağır yara alan şehirlerimizden. O günlerde gazeteci olarak gelip tanık olsak bile tarifi mümkün olmayan acılar yaşadı. Binlerce insan hayatını kaybetti. Şehir kelimenin tam anlamıyla yerle bir oldu. Havalar öylesine soğuktu ki canlı yayın yaparken ayakta durmakta zorlandık çoğu kez. İşte o şartlarda insanlar önce çadırlarda, ardından konteynır diye adlandırdığımız yerlerde yaşam mücadelesi vermeye başladı. Hala da evleri yıkılan ya da oturulamayacak halde olanlar o konteynırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Adıyaman'da bana genç avukat arkadaşım Yusuf Polat eşlik etti. Şehrin o şen şakrak çarşısının yerini, boğazlarda düğümlenmiş duran acı dolu bakışlar almış. Herkes bir şekilde ayakta durmaya çalışıyor. Çarşıda dükkanı yıkılıp bir "konteynırda dükkan"da işini devam ettirmeye çalışan esnafın sözleri aslında her şeyi ifade ediyor: “Elimizde olan bu abi. İnsan alışmaya çalışıyor, ne kadar alışabilirse.”

Bu şehirde hatıralarım var. Gezip dolaştığım, alışveriş yaptığım, eşsiz lezzetlerinden tattığım mekanların çoğu yok. Bildik tanıdık adreslerin izini bile süremiyorum. Yavaş yavaş enkazlar ortadan kalkıyor ama yine de boğazınızı yakan bir tozu hissediyorsunuz.

Cumhurbaşkanı’nın geldiği ve ilk konut kuralarının çekildiği günden sonra şehirde umutlar canlanmış. TOKİ tarafından uzak ve yakın geçmişte yapılan konutların ayakta kalması bu güveni artırıyor. Ama yapılacak o kadar çok şey, sarılacak o kadar büyük yaralar var ki, ne buraya sığar ne de ekranlardaki birkaç saate. Fakat inanın bu halde bile önünden geçtiğimiz her dükkandan "çay içelim, bir kahve ikram edelim" daveti alıyoruz. Böylesine alicenap ve candan tavırlar omzunuzdaki yükü daha da ağırlaştırıyor.

Söylemeden geçemeyeceğim. Adıyaman sebepleri çok uzun olsa da, hep bir kenarda kalan ve fazlasıyla mahzun bir şehir oldu. Buraya dair sorumluluk sahibi olan........

© Habertürk


Get it on Google Play