İstanbul’da tarihin gelmiş geçmiş öngörülmesi en zor seçimine gidiyoruz. Tablo 2019’dakinden farklı.

2019’da Ekrem İmamoğlu martta seçimi kıl payı almış ve AK Parti çok yanlış bir hamle ile zoraki seçim tekrarı yaptırarak arayı kendi aleyhine açtırmıştı ancak o dönem herkesin malumu olduğu üzere net bir ittifak vardı.

Aradan 5 yıl geçti. İttifak yok ama Türkiye’deki keskin siyasi kutuplaşma sürüyor…

Bu kutuplaşma tabanda doğal ittifak etkisi yaparsa İmamoğlu’nun hala şansı var ama AK Parti’nin İstanbul’u geri alma ihtimali de kuvvetli.

İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarması, DEVA ve Gelecek Partilerinin denkleme girmiş olması ve 2019’da İmamoğlu’na destek veren o zamanın HDP’si şimdinin DEM’inin bu kez kuvvetle muhtemel aday çıkaracak olması İmamoğlu’nun işini epey zorlaştırıyor. Ancak hala sandıktan yeniden çıkma ihtimali yüksek.

Önümüzde 3 aydan az süre var. Kampanyanın çok önemli olacağı bir süreç…

Siyasetin en azından önümüzdeki 4 yıl için son heyecanlı dönemecine giriyoruz. Şayet İmamoğlu yeniden sandıktan çıkarsa bu yalnızca CHP ya da İstanbul için değil muhalefet-iktidar denklemi için de psikolojik olarak büyük bir motivasyon kaynağı olacak.

Peki ya kaybederse?

O zaman muhalefet yalnızca İstanbul’u kaybetmeyecek 28 Mayıs'tan sonra psikolojik olarak (Mansur Yavaş Ankara’da bir kez daha sandıktan çıksa dahi) çok büyük bir yenilgi alacak.

En kilit parti DEM. DEM bu kez CHP açısından çantada keklik değil. Aksine.

Son günlerde özellikle 2 konu üzerinden DEM tabanı CHP’ye tepkili…

Hem Selahattin Demirtaş’ın babası Tahir Demirtaş için Ekrem İmamoğlu’nun taziye mesajı yayınlamamış, hem de DEM’in kongresi için Antalya Büyükşehir’in CHP’li belediye başkanı Muhittin Böcek’in salon vermemiş olması.

Hem Ekrem hem de Dilek İmamoğlu Başak Demirtaş’ı arayarak taziyelerini iletmişler ancak açıktan mesaj paylaşmamaları tabanda ve parti yönetiminde tepki çekiyor.

Antalya’da salon meselesi tansiyonu daha da yükseltti.

Duyduğuma göre DEM kayyum olmayacak büyükşehirlerde aday gösterme eğiliminde. İktidar kanadı ile gizli görüşmelerin olduğu yönünde haberler geliyor kulağıma. Bu da DEM’in İstanbul için aday çıkarma ihtimalini kuvvetlendiriyor.

Gelelim DEVA ve Gelecek Partisi'ne…

DEVA 81 ilde kendi adayını çıkarma konusunda kararlılığını koruyor. Elbette bu kapıları tamamen kapattığı anlamına gelmiyor, Türkiye’de 24 saat dahi uzun bir süredir ama bugün yeniden parti içi kaynaklara sordum şu aşamada İstanbul konusunda bir değişiklik yok, aday arayışı sürüyor. Ali Babacan’ın dün Tarsus’ta yaptığı konuşmada muhalefeti sert sözlerle eleştirmesi dikkatimi çekti. “Erdoğan’a benzeyen muhalefet” diyor. Bu aşamada kendi adaylarından geri adım atacağını sanmıyorum.

Gelecek Partisi’nde İstanbul adayı konusunda böyle bir net duruş yok. Parti içi eğilim henüz netleşmiş değil. Gelecek Partisi Türkiye genelinde iktidar kanadından oy alabilecek aday göstermeye odaklı. İstanbul için de bu görüş tartışılıyor ancak kazanamayacak bir isim için çalışmak hem motivasyon hem de maddi imkan olarak partilileri zorlayacak gibi görünüyor. Hafta sonu büyük kongreleri var. Büyükşehirlerin durumu ondan sonra gündeme gelecek, henüz net bir karar yok.

Demokrat Parti’de ise seçimin kritik olduğu ilçeler üzerinde duruluyor. Silivri, Üsküdar, Çatalca, Büyükçekmece, Sancaktepe ve Eyüpsultan’da yarış küçük partilerin denklemi değiştirebileceği kadar yakın olabilir yaklaşımı var, CHP adaylarına ve İstanbul’da İmamoğlu’na destek verilebilir ancak sanırım DP’nin beklentisi bu destek karşılığı Büyükşehir Meclisinde birkaç koltuk.

İYİ Parti ise kaynayan kazan. Aday için iki açıdan işleri zor. Sembolik olursa Meral Akşener iddiasından geri adım atmış olacak, karşılığı olan bir isim bulunursa İmamoğlu’nun kaybetmesi durumunda baş sorumlu Akşener kabul edilecek.

Tüm bunlara karşı iktidar cephesinde tablo net.

Sloganları ve stratejileri belli. Murat Kurum ‘iş yapar’ algısı üzerine bir kampanya yürütecek. Depreme odaklanacak. 2019’da Binali Yıldırım istekli değil algısı yaratmıştı, yenilginin en büyük sebeplerinden biri olarak bu görülüyor.

Kurum tam tersine çok istekli ve heyecanlı bir havada yarışa başlıyor.

Elbette Türkiye’nin her yerinde seçim olacak ama 31 Mart 2024 demek İstanbul demek…

QOSHE - 31 Mart 2024 demek İstanbul demek - Nagehan Alçı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

31 Mart 2024 demek İstanbul demek

76 0
09.01.2024

İstanbul’da tarihin gelmiş geçmiş öngörülmesi en zor seçimine gidiyoruz. Tablo 2019’dakinden farklı.

2019’da Ekrem İmamoğlu martta seçimi kıl payı almış ve AK Parti çok yanlış bir hamle ile zoraki seçim tekrarı yaptırarak arayı kendi aleyhine açtırmıştı ancak o dönem herkesin malumu olduğu üzere net bir ittifak vardı.

Aradan 5 yıl geçti. İttifak yok ama Türkiye’deki keskin siyasi kutuplaşma sürüyor…

Bu kutuplaşma tabanda doğal ittifak etkisi yaparsa İmamoğlu’nun hala şansı var ama AK Parti’nin İstanbul’u geri alma ihtimali de kuvvetli.

İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarması, DEVA ve Gelecek Partilerinin denkleme girmiş olması ve 2019’da İmamoğlu’na destek veren o zamanın HDP’si şimdinin DEM’inin bu kez kuvvetle muhtemel aday çıkaracak olması İmamoğlu’nun işini epey zorlaştırıyor. Ancak hala sandıktan yeniden çıkma ihtimali yüksek.

Önümüzde 3 aydan az süre var. Kampanyanın çok önemli olacağı bir süreç…

Siyasetin en azından önümüzdeki 4 yıl için son heyecanlı dönemecine giriyoruz. Şayet İmamoğlu yeniden sandıktan çıkarsa bu yalnızca CHP ya da İstanbul için değil muhalefet-iktidar denklemi için de psikolojik olarak büyük bir motivasyon kaynağı olacak.

Peki ya kaybederse?

O zaman muhalefet yalnızca İstanbul’u kaybetmeyecek 28 Mayıs'tan sonra psikolojik olarak (Mansur Yavaş Ankara’da bir kez daha sandıktan çıksa dahi) çok büyük bir yenilgi alacak.

En kilit parti DEM. DEM bu........

© Habertürk


Get it on Google Play