Bu kaçıncı kez oluyor artık hatırlamıyorum! İlk ne zaman başladı hiçbir fikrim yok ya da hep vardı ama ben hiç fark etmemiştim. Belki de çok yeni bir şey, bilmiyorum. Bildiğim tek şey yüzleri ve isimleri hatırlama konusunda çok kötü olduğum. Yıllar yıllar önce izlediğim alakasız bir filmde, küçücük rolde gözüken oyuncunun adını şıp diye söyleyebiliyorum. Taa lisede okuduğum romandaki yüzlerce cümle arasından bir cümleyi tam da ihtiyacım olduğu anda şak diye kelimesi kelimesine tekrar edebiliyorum. Ama gelin görün ki çok değil bir etkinlikte karşılaşıp dakikalarca sohbet ettiğim biriyle 2-3 gün sonra başka bir ortamda karşılaştığımda kim olduğunu, adını, hatırlayana kadar bulunduğumuz yere bin dereden su getiriyorum! Karşımdaki 40 yıllık arkadaşmışız gibi giriyor sohbete… Sanki daha önce defalarca konuştuğumuz bir konuda arka arkaya cümleler döküyor başımdan aşağı. Üstümden başımdan dökülen kelimeler arasında tanıdık bulduklarıma tutunup, saçma cevaplarla sohbete katılıyorum… Ne konuştuğumuz konu ne de karşımdaki kişi hakkında en küçük bir fikrim olmuyor… Yeni öğrendiğim bir tanımlamayı kullanmak için burası çok uygun galiba: “Envai çeşit çorba satan bir restorana çatalla gelmiş bir şeyler tatmaya çalışıyor gibiyim!” bu anlarda…

Bir arkadaşım bu yüz ve isim hatırlamama durumum için, “Filmler, romanlar üzerine konuşup paylaşıyorsun ama o insanlarla bir süre bir araya gelip bir daha hiç düşünmüyorsun onlar hakkında bu yüzden de çabucak unutuyorsun” dedi. Haklı olabilir gibi geldi ama sanki asırlardır tanışıyormuşuz gibi benimle konuşan bu ‘arkadaşımın’ kim olduğun hatırlamak için başka bir arkadaşımı arayıp sormam gerekti. Aradığım arkadaşımın nasıl hatırladığımı hiç sormayın çünkü bir cevabım yok.

BASİT BİR DİKKAT DAĞINIKLIĞI MI?

Ne zaman bu yüz, isim hatırlama meselesi aklıma düşse zavallı Jeff Kleeman gelir aklıma! Yıllar önce bir yazıda tanımıştım kendisini, 30 yıldan fazla bir süredir yapımcı, yazar ve daha birçok şey olarak Hollywood’da çalışan Kleeman’ın derdi benimkine benziyor ama maalesef çok daha kötüsü; o bir gördüğü yüzü gerçekten bir daha hiç hatırlamıyor! Jeff’in durumunun vahametini anlamanız için açayım biraz... Öyle birkaç gün geçtikten sonra falan değil; gözlerini konuştuğu kişinin yüzünden (çene ile alında saçların başladığı nokta) bir an olsun ayırıp geri döndüğünde karşısındaki kişi daha önce hiç görmediği biri oluveriyor! Benim daha önce hiç duymadığım, Jeff Kleeman’ın içinde bulunduğu bu duruma ‘yüz körlüğü’ deniyormuş. O, bu tanımdan nefret ediyor: “İnsanların yüzünü gayet iyi görüyorum. Benim sorunum hatırlamakta. İş hatırlamaya geldiğinde adeta hafızamı kaybediyorum...”

Gecen hafta bir davette uzun uzun sohbet edip hiç hatırlamadığım bir ‘arkadaşım’ın adını bulmak için beynimin içindeki küçük kütüphaneciyi oradan oraya koşuştururken Kevin Horsley imdadıma yetişti. “Boşuna kendini paralama çok büyük bir sorunun yok! Seninkisi basit bir dikkat dağınıklığı” dedi Horsley.

30 yıldan fazla bir süredir ‘hafıza’ üzerine çalışan, ‘Dünya Hafıza Şampiyonası’ (evet böyle bir şampiyona varmış) madalyalı, dünyada ‘Uluslararası Hafıza Büyük Ustası’ unvanı kazanan birkaç kişiden biri olan Kevin Horsley, birinin adının en son ne zaman bir kulağımdan girip diğerinden çıktığı anı hatırlamamı istiyor. Daha önce aşina olmadığım mobilyaların, müziklerin olduğu ilk kez bulunduğum bir mekanda, yeni yüzlerin olduğu bir ortamda dikkatimin dağılmasının ve bir ismi hatırlamamamın çok normal olduğun söyleyerek yüreğime su serpti resmen.

“HATIRLAMAK İÇİN BAĞ KURUN”

Avustralyalı ‘hafıza şampiyonu’ Daniel Kilov okulda hafızasının çok da iyi olmadığını söylüyor. Yıllar sonra bir başka hafıza şampiyonu Tansel Ali ile temasa geçmiş. İyi bir hafıza için ihtiyacı olanın farklı teknikler olduğunu öğrenmiş. Şimdi karıştırılmış bir iskambil destesine bakıp iki dakikadan kısa bir sürede kağıtların yerini hazırlayabiliyormuş. Böyle bir hafıza peşinde değilim. İsimleri doğru düzgün hatırlasam yeter.

Hem Horsley hem de Kilov hatırlama konusunda bağ kurmanın önemini vurguluyor. Hatırlamak istediğiniz kişileri hayatınızdaki başka şeylerle ilişkilendirin, bir reklam müziği olur, isimleri çağrışım yap bir ünlü olur… Hatırlamak için bağ kurun ve bu bağı da eğlenceli bir hale getirin. Zihninizde resimler oluşturun! Tanıştığınız kişinin adının çağrıştırdığı imgelerden oluşan bir tablo çizin ve o tablonun ortasına tanıştığınız kişiyi yerleştirin. İki hafıza şampiyonunun verdiği örneği Türkçeleştirirsek, mesela ‘Serhat’ adında biriyle tanıştığınızda beyninizin içinde yere halı ‘SER’en bir ‘AT’ resmi oluşturduğunuzda bir sonraki karşılaşmanızda tabloyu hatırlayıp şıp diye “ N’aber Serhat!” diyebilirsiniz…

‘Serhat’ı hatırlamak için kafamın içinde yere halı ‘SER’en bir ‘AT’ tablosu çizmeyi öğrenmek çok saçma geldi bana doğrusu.

Neyse “Beyin öğrendikçe ruh da hatırlar” diyen Platon’a selam olsun...,

“HATIRLANAN ŞEY ÖLMEZ!”

Hafızanın çeşitli ‘antrenmanlar’la daha güçlü hale gelmesiyle ilgili bir dolu kitap var. Google’a ‘Hafızayı güçlendirme teknikleri’ yazdım 1 saniyeden az bir sürede 60 binden fazla başlık çıktı. Youtube’da konuyla ilgili videoların haddi hesabı yok.

“Eğitim seviyesi yükseldikçe insanların unutkanlığı azalıyor” diyormuş araştırmalar. Hafızamız 70 terabaytlık yani 300 yıllık televizyon görüntüsünü kaydedecek bir kapasiteye sahipmiş mesela.

Ama unutuyoruz işte!

Bir kokuyla çocukluğumuzun en derin hatıralarına gidiyoruz da dün akşam ne yediğimizi bir türlü hatırlamıyoruz? ‘Hafıza Sarayımız’ terkedilmiş hizbe bir binaya dönüyor çoğu zaman.

Doğrusu isimler ya da yüzleri hatırlamak çok da umurumda değil!

İşte ‘Nomadland’de Fern’in Bob’a dediği gibi “Hatırlanan şey ölmez!” Ben de ‘kimseyi öldürmemek için isimleri, yüzleri hatırlamak istiyorum…’ hepsi bu…

QOSHE - Sizde isimleri unutanlardan mısınız? - Kadir Kaymakçı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sizde isimleri unutanlardan mısınız?

11 0
25.11.2023

Bu kaçıncı kez oluyor artık hatırlamıyorum! İlk ne zaman başladı hiçbir fikrim yok ya da hep vardı ama ben hiç fark etmemiştim. Belki de çok yeni bir şey, bilmiyorum. Bildiğim tek şey yüzleri ve isimleri hatırlama konusunda çok kötü olduğum. Yıllar yıllar önce izlediğim alakasız bir filmde, küçücük rolde gözüken oyuncunun adını şıp diye söyleyebiliyorum. Taa lisede okuduğum romandaki yüzlerce cümle arasından bir cümleyi tam da ihtiyacım olduğu anda şak diye kelimesi kelimesine tekrar edebiliyorum. Ama gelin görün ki çok değil bir etkinlikte karşılaşıp dakikalarca sohbet ettiğim biriyle 2-3 gün sonra başka bir ortamda karşılaştığımda kim olduğunu, adını, hatırlayana kadar bulunduğumuz yere bin dereden su getiriyorum! Karşımdaki 40 yıllık arkadaşmışız gibi giriyor sohbete… Sanki daha önce defalarca konuştuğumuz bir konuda arka arkaya cümleler döküyor başımdan aşağı. Üstümden başımdan dökülen kelimeler arasında tanıdık bulduklarıma tutunup, saçma cevaplarla sohbete katılıyorum… Ne konuştuğumuz konu ne de karşımdaki kişi hakkında en küçük bir fikrim olmuyor… Yeni öğrendiğim bir tanımlamayı kullanmak için burası çok uygun galiba: “Envai çeşit çorba satan bir restorana çatalla gelmiş bir şeyler tatmaya çalışıyor gibiyim!” bu anlarda…

Bir arkadaşım bu yüz ve isim hatırlamama durumum için, “Filmler, romanlar üzerine konuşup paylaşıyorsun ama o insanlarla bir süre bir araya gelip bir daha hiç düşünmüyorsun onlar hakkında bu yüzden de çabucak unutuyorsun” dedi. Haklı olabilir gibi geldi ama sanki asırlardır tanışıyormuşuz gibi benimle konuşan bu ‘arkadaşımın’ kim olduğun hatırlamak için başka bir arkadaşımı arayıp sormam gerekti. Aradığım arkadaşımın nasıl hatırladığımı hiç sormayın çünkü bir cevabım yok.

BASİT BİR DİKKAT DAĞINIKLIĞI MI?

Ne zaman bu yüz, isim hatırlama meselesi aklıma düşse zavallı Jeff Kleeman gelir aklıma! Yıllar önce bir yazıda tanımıştım kendisini, 30 yıldan fazla bir süredir yapımcı, yazar ve daha birçok şey olarak Hollywood’da çalışan........

© Habertürk


Get it on Google Play