Aynada kendi aksini gören ilk insan ne hissetti acaba?

Aynada kendimi ilk gördüğün an ne hissettim hatırlamıyorum ama kendimi bir video kaydında izlediğim ilk an hiç tanımadığım bir adama bakıyormuşum gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Daha önce hiç ‘görmediğim’ bir adam ‘benimle hiç alakası olmadığını düşündüğüm’ jest ve mimiklerle bir şeyler anlatıyordu. Beynimin bir yarısı ekrandaki kişinin ben olduğumu söylerken diğer yarısı “Bu el hareketleri, mimikler benim olamaz” diye isyan ediyordu.

Birkaç yıl önce Hollywood Reporter’ın ‘Roundtable’ söyleşisine katılan Jennifer Lawrence, perdede kendisini izlemenin çok zor olduğunu söylüyordu: “Sürekli sivilcelerime bakıyorum, kendimi göbekli falan görüyorum...”

Kendisini izlerken ‘savunmasız’ hissettiğini belirten Jessica Chastain’in ne demek istediğini de çok iyi anlıyorum!

Kendilerine bakarken ekrandan gözlerini kaçıran Jennifer Lawrence ya da Jessica Chastain kadar güzel olsam, evimi kendi fotoğraflarımdan duvar kâğıtlarıyla kaplatırım o ayrı. Ama maalesef ben benim!

Aynalar ya da mağazaların vitrin camları olmasa sokakta Brad Pitt’mişim gibi dolaşan ben ne zaman bir yerde yansımamı görsem, kendime bakmaya tahammül edemiyorum.

İşte tam da bu noktada “Aynada aksini gören ilk insan ne hissetti acaba?” sorusu karşı kaldırımdan el sallıyor...

İLK AYNA BUNDAN 200 YIL ÖNCE YAPILMIŞ

‘Modern’ aynanın bulunuşu benim düşündüğümün aksine yaklaşık 200 yıl olmuş. 1835’te Alman kimyager Justus von Liebig, şeffaf bir cam levhanın bir tarafına gümüş tabakası sürerek ilk ‘ayna’yı yapmış.

Ancak Dr. Jac Enoch, 2006’da, ‘Optomeri ve Görme Bilimi’ adlı dergide yayınladığı makalede Anadolu’daki insanların yaklaşık 8000 yıl önce toprak ve volkanik bir cam formu olan ‘obsidiyen’ kullanarak kendi akislerine baktıklarını söylüyor.

Cilalı bakırdan yapılmış aynalar M.Ö. 4000-3000 arasında Mezopotamya'da ve Mısır'da kullanılmış. Yaklaşık 1000 yıl sonra, Orta ve Güney Amerika'daki insanlar cilalı taştan aynalar yaparken, Çinli ve Hintliler ise bronzdan ayna yapmışlar.

MS 1. yüzyılda, Romalı yazar Yaşlı Pliniusy, Doğa Tarihi ansiklopedisinde İmparator Nero’nun gladyatör dövüşlerini ‘zümrüt bir aynadan’ izlediğini yazmış.

Dr. Jay Enoch “Aynalardan önce durgun su gölleri vardı” diyor... Kendi görüntüsüne bakarken gözlerini kısan biri olarak suda kendi aksine aşık olan Narsis’i hiç anlamamışımdır doğrusu...

1970’lerde Papua Yeni Gine'nin izole edilmiş Biami halkı aynayla ilk tanıştığında Narsis gibi kendi akislerine aşık olmak yerine durumu büyük bir öfkeyle karşılamış mesela!

18. yüzyılın sonlarından beri bilim insanları uyguladıkları ‘Ayna Testi’yle ‘bilinci’ inceliyorlar! Sabah uyanıp aynada kendinize bakarken aslında “Bizi insan yapan şey nedir?” sorusuna da bakıyormuşuz!

KENDİ YÜZÜMÜZÜ BU KADAR ÇOK GÖRMEMELİYDİK

Akıllı telefonlar ve gelişen teknolojilerle birlikte sürekli kendimize bakıyoruz. Facetime telefon görüşmeleri, Zoom toplantıları, Instagram, TikTok videolarıyla sürekli kendimizle yüz yüzeyiz!

Geçenlerde okuduğum bir yazıda “Kendi yüzümüzü bu kadar çok görmemeliydik” diye bir cümle vardı... Son dönemde daha fazla katıldığım bir söz duymadım doğrusu.

‘Ayna’yla tanışmaları bile binlerce yıl alan atalarımızın kim olduklarına dair çok farklı düşündüklerini söylüyordu yazı.

‘Millennium: From Religion to Revolution: How Civilisation Has Changed Over a Thousand Years’ adlı kitabın yazarı tarihçi Dr. Ian Mortimer, aynanın icadından önce bugün sahip olduğumuz bireysellik kavramının var olmadığını iddia ediyor: “Cam aynaların gelişimi çok önemli bir değişime işaret ediyor, çünkü aynalar insanların kendilerini tüm benzersiz ifadeleri ve özellikleriyle ilk kez doğru bir şekilde görmelerine olanak sağladı!"

Terapist Sally Baker yüzümüzü bu kadar sık görmenin beynimiz ve ruh halimiz üzerinde ilginç bir etkiye sahip olduğunu söylüyor: “Ara sıra kendini görmek normaldir, ancak aşırıya kaçıldığında kendilik algısını bozar. Beyin alışkanlık haline gelebilir, kendimizi nasıl gördüğümüzü ve yargıladığımızı değiştirebilir. Zihnin kendi kendini inceleme eğiliminin farkına varmak, sert eleştiriden kendi kendine daha olumlu konuşmaya geçmemize yardımcı olabilir.”

Özellikle pandemi döneminde insanların Zoom toplantılarında, hiç olmadıkları kadar kendi görüntüleriyle karşı karşıya kalmasının, ‘kendimizi nasıl gördüğümüz, nasıl algıladığımız’ yönünde bozulmalara neden olduğu ortaya çıkmış. O dönemde insanların görünümleriyle ilgili sorunları nedeni ile başvurularının arttığını fark eden Harvard Tıp Fakültesi profesörü Shadi Kourosh, bu duruma ‘Zoom dismorfisi’ adını veriyor.

‘BOOMER’LAR KENDİLERİYLE TANIŞIYORLAR!

Kourosh, bu görüşmeler sırasında kameranın açısı, ne kadar yakın olduğu gibi faktörlerin insanların gerçekte nasıl göründüğünü farklılaştırdığını belirtiyor: "İnsanlar bu görüşmelerde kendilerinin gerçek bir yansımasına bakmıyorlar. Bu görüntünün çarpık bir aynanın yansıması olduğunun farkında değiller. İnsanların nasıl göründüklerine dair endişeleri olağandışıydı... İnsanlar yüzlerinin alt kısmında ve boyunlarındaki sarkmalardan şikayetçiydi. Bunun, insanların aşağıya bakarken akıllı telefonlarını farklı açılarda tutmasından mı kaynaklandığını merak ettik. İnsanlar kameralardan meydana gelen bozulmanın farkında değillerdi!”

Kendilerine ilk kez bu kadar ayrıntılı bakan ‘Boomer’ kuşağı bu durumdan daha da fazla etkilenmişler...

Özellikle son yıllarda hayatımızın her alanına giren sanal kültürde görsellerimiz sözlerimizden daha etkili oluyor. Bu nedenle de artık kendimizin ‘ayna’daki aksine atalarımızdan daha çok ve dikkatli bakıyoruz. Daha çok baktıkça da kendimize daha çok şaşırıp daha çok kusur buluyoruz. Etrafımızdaki bu kadar çok ‘ayna’ yüzünden de kendimize tahammül edemiyoruz.

Warwick Üniversitesi’nden feslefe profesörü Heather Widdows, “Bedenlere ve görüntülere odaklanmak benlik algımızı değiştirdi. Nasıl göründüğümüz ‘kim olduğumuz’ haline geldi. Bu, kimliğin veya benliğin karakter veya toplumdaki rolle ilgili olduğu önceki nesillerden çok farklı bir durum ortaya çıkardı” diyor.

Sosyal medya nedeniyle ‘görmemiz gerekenden fazla yüz’ gördüğümüzü söylüyor bilim insanları. Kendi ‘aksimizle’ problemimiz yetmezmiş gibi bir de sürekli ‘güzel yüzlü’, ‘güzel vücutlu’ insanlara bakmak ruh sağlığımızı iyice bozuyormuş.

SÖYLETMEN BENİ AĞLATMAN BENİ AYNALAR

Bir araştırmaya göre yetişkinlerin yüzde 48'inin, çocukların ise yüzde 66'sı çoğu zaman kendi beden görünümleri hakkında olumsuz duygular besliyor.

Bilmem kaç bin yıl neye benzediğini bilmeden bu dünyadan geçip giden atalarımızdan sonra her dakika kendi kendimizle yüz yüze gelen biz...

Şahsen kendimi her gördüğümde sanki ilk kez karşılaşmışım gibi büyük bir şaşkınlıkla bakıyorum yüzüme... Ve her seferinde Tom Waits’in, “Aynaya baktığımda başka bir yüz görmek istiyorum” diyen sesi çınlıyor kulaklarımda.

Başka bir yüzüm olmayacak biliyorum. Yapabileceğim tek şey aynalarla iyi geçinmek ve yıllar içinde bana merhametli davranmalarını dilemek. Elimden başka da bir şey gelmiyor: “Eyletmen beni, söyletmen beni, ağlatman beni aynalar, aynalar...”

QOSHE - Aynalara küsmüşsün kıl oldum abi! - Kadir Kaymakçı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Aynalara küsmüşsün kıl oldum abi!

20 0
09.01.2024

Aynada kendi aksini gören ilk insan ne hissetti acaba?

Aynada kendimi ilk gördüğün an ne hissettim hatırlamıyorum ama kendimi bir video kaydında izlediğim ilk an hiç tanımadığım bir adama bakıyormuşum gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Daha önce hiç ‘görmediğim’ bir adam ‘benimle hiç alakası olmadığını düşündüğüm’ jest ve mimiklerle bir şeyler anlatıyordu. Beynimin bir yarısı ekrandaki kişinin ben olduğumu söylerken diğer yarısı “Bu el hareketleri, mimikler benim olamaz” diye isyan ediyordu.

Birkaç yıl önce Hollywood Reporter’ın ‘Roundtable’ söyleşisine katılan Jennifer Lawrence, perdede kendisini izlemenin çok zor olduğunu söylüyordu: “Sürekli sivilcelerime bakıyorum, kendimi göbekli falan görüyorum...”

Kendisini izlerken ‘savunmasız’ hissettiğini belirten Jessica Chastain’in ne demek istediğini de çok iyi anlıyorum!

Kendilerine bakarken ekrandan gözlerini kaçıran Jennifer Lawrence ya da Jessica Chastain kadar güzel olsam, evimi kendi fotoğraflarımdan duvar kâğıtlarıyla kaplatırım o ayrı. Ama maalesef ben benim!

Aynalar ya da mağazaların vitrin camları olmasa sokakta Brad Pitt’mişim gibi dolaşan ben ne zaman bir yerde yansımamı görsem, kendime bakmaya tahammül edemiyorum.

İşte tam da bu noktada “Aynada aksini gören ilk insan ne hissetti acaba?” sorusu karşı kaldırımdan el sallıyor...

İLK AYNA BUNDAN 200 YIL ÖNCE YAPILMIŞ

‘Modern’ aynanın bulunuşu benim düşündüğümün aksine yaklaşık 200 yıl olmuş. 1835’te Alman kimyager Justus von Liebig, şeffaf bir cam levhanın bir tarafına gümüş tabakası sürerek ilk ‘ayna’yı yapmış.

Ancak Dr. Jac Enoch, 2006’da, ‘Optomeri ve Görme Bilimi’ adlı dergide yayınladığı makalede Anadolu’daki insanların yaklaşık 8000 yıl önce toprak ve volkanik bir cam formu olan ‘obsidiyen’ kullanarak kendi akislerine baktıklarını söylüyor.

Cilalı bakırdan yapılmış aynalar M.Ö. 4000-3000 arasında Mezopotamya'da ve Mısır'da kullanılmış. Yaklaşık 1000 yıl sonra, Orta ve Güney Amerika'daki insanlar cilalı taştan aynalar yaparken, Çinli ve Hintliler ise bronzdan ayna yapmışlar.

MS 1. yüzyılda, Romalı yazar Yaşlı Pliniusy, Doğa Tarihi ansiklopedisinde İmparator Nero’nun gladyatör dövüşlerini ‘zümrüt bir aynadan’ izlediğini yazmış.

Dr. Jay Enoch “Aynalardan önce durgun su gölleri vardı” diyor... Kendi görüntüsüne bakarken gözlerini kısan biri olarak........

© Habertürk


Get it on Google Play