SEVDİKLERİMİZİ BU BÜYÜK TEHLİKEDEN NASIL KURTARABİLİRİZ?
Emekli bir öğretmen, okuyan yazan bir insan, sosyal ve siyasi olaylara duyarlı bir vatandaş ; bir dede, bir baba, bir abi, bir kardeş, öğrencileri, ahbapları, dostları olan bir insan ve bu milleti bu ümmeti ademoğullarının tekmilini Allah için seven bir fani olarak gözlemliyorum ki, bu devrin çocukları, gençleri, kızları erkekleri, hatta orta yaşlıları ve ihtiyarları sosyal medya canavarlarının gardiyanlık yaptığı, içeri düşenin akıl ruh, beden ,sağılığını kaybettiği “akıllı telefon” adlı mahpusaneye düşmüşler. Bu sistem tüm dünyayı fert, millet, devlet fark etmeksizin kendine gönüllü köle etmiş. Hiç kimse buradan dışarı çıkmak istemiyor. Tüm insanlık adeta bir Felix kulpa = mutlu aldanış içinde. Pekiyi bu binbir başlı kartala karşı bir kanarya gücüne sahip olan bizler ne yapmalıyız? Ne yapabiliriz? Bunu ilk soracak kişiler yönetici konumunda olanlardır. Lakin bizler fert olarak, anne, baba, dede abi kardeş akraba komşu eş dost olarak ne yapabiliriz? Bendeniz acizane buna kafa yordum. Konu ile ilgili makaleler okuyup videolar seyredince beni dehşete düşüren, kendimizi ve neslimizi bu dünyada mutsuz ve huzursuz, öbür alemde ise azaba götüren bu gidişat gördüm . Bu yanlışa karşı karınca kararınca bir şeyler düşünüp uyguladım. Onlardan biri de sevdiğim, kendisinden mesul olduğum kişilere bizzat isimleri hitap edip mektuplar yazmak oldu. Aşağıda bu mektubu hayali bir dostuma (Süleymana) yazdım. Sizlerde yazacağınız kişinin size yakınlığına, sıfatına göre (oğlunuz, kızınız, torununuz, talebeniz, arkadaşınız, yeğeniniz..) bizzat onun ismi ile başlayan, ona hitap eden bir mektup yazabilirsiniz. Benim yazdığım mektubu beğenirseniz isimleri ve hitapları değiştirerek kullanabilirsiniz? Telif hakkı! Falan istemiyorum. Yazmanızdan doğacak sevaplara ortak olmaktan başka bir çıkar da beklemiyorum. İşte o mektup :
Rahman ve rahim Allah’ın Adı ile ;
Bu gün günlerden Cuma. Aylardan Ağustos.
Selamun Aleyküm kardeşim Süleyman. Bu mektubu sana everin küçük bir parçası olan Dünya adlı egzegenin Türkiye adlı ülkesinden, O ülkeninde Samsun adlı vilayetinden yazıyorum. Süleymanım, nasılsın iyi misin? Rabbim sana ve sevdiklerine iki cihan saadeti versin. Değerli ihvanım! Sana en başta ve ilk önce, aklımızı, düşüncelerimizi, hafsalamızı, mantığımızı, duygularımızı etkileyecek bazı bilgiler vermek, daha doğrusu bazı sorular tevcih etmek istiyorum:
1- Bu günlerde insanları ve gençlerimizi en çok meşgul eden, onu elde etmek için çok çaba sarf edilen bir hadise var: Mutlu olmak. Sence nedir mutluluk? Sence şu anda dünyada en mutlu insan kim , en mutlu aile hangisi? En mutlu ülkenin adı ne?
2- Süleyman kardeşim sen mutluluktan ne anlıyorsun? Mesela sen nelere sahip olursan, hangi maddi ve manevi imkânlara kavuşursan mutlu olacağını düşünüyorsun?
3- Şu anda kişi olarak tanıdık tanımadık meşhur veya normal insanlardan ailenizde akrabalarınızda mahallenizde şehrinizde; Türkiye’de dünyada yerinde olmak istediğin kişi veya aile var mı? Varsa kim veya kimler?
4- Kâinatı, mahlûkatı, doğumu, hayatı, ölümü nasıl değerlendiriyorsun? Gördüğümüz görmediğimiz, bildiğimiz bilmediğimiz, duyduğumuz duymadığımız her şey ve her varlığın varoluş sebebi nedir? Bunları kim, niçin yarattı?
5- Sen kimsin? Nerden geldin? Nereye gidiyorsun? Niye 1980 da doğdun. Niye Nisan ayında doğdun? Niçin İstanbul’da doğdun? Niçin baban Mehmet Annen Yasemin kardeşlerin Ali, Zeynep, toprak ? Yavruların Eymen
Sultan, Neriman? Niye dedelerin Hacı Mustafa ve Mahmut? Niçin Fatihte yaşıyorsun? Niçin dağlar yüksek, denizler çukur? Niye çöller kum, ormanlar yeşil ve serin. Kim yarattı ve ayarladı tüm bunları? Kim yarattı hayvanları? Kim yarattı ağaçları? Kim yarattı insanları? Kim verdi sana bu eli bu ayağı bu kaşı bu gözü bu kulağı, bu ciğeri bu yüreği bu kalbi bu beyni…???........
© Habername
visit website