Özellikle son günlerde artan, öğrencinin öğrenciye, zaman zaman da öğretmenlere yönelik şiddete baktığımızda toplumsal ve bireysel bir dizi nedene bağlı olduğunu görüyoruz.

Toplumun değerlerindeki değişimler, öğretmenlik mesleğinin son yıllarda itibarsızlaştırılması, öğrencilerin öğretmenlere saygı gösterme konusundaki tutumlarını etkileyebiliyor.

Özellikle aile de sevgi, saygı, hoşgörü, empati gibi değerlerin vurgulanmaması, sevgisiz bir ortam şiddetin artmasına neden olabilir.

Anne ve babalar, sevginin her şeyi halledebilecek gücüne inanarak, çocukları sevgi içinde büyütmeli.

Evde yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklar bu eksikliklerini saldırgan davranışlarla ifade edebilirler.

Ailelerin de fiziksel ve psikolojik şiddete tanık olan çocuklar, bu şiddeti okul ortamına taşıyabilir, agresif davranışlar sergileyebilirler.

Duygusal ve fiziksel şiddet çocuğu güvensiz kılar, doğru davranışı öğrenemez, doğru iletişimler kuramaz daha da hırçınlaşır ve bunu okula, çevresine taşır.

Çocuklar ne söylediğinizi unutabilir ama onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.

Sosyal medyanın inanılmaz yaygınlaşması ile, öğrenciler arasındaki iletişim ve etkileşim biçimleri de değişti.

Televizyon, internet ve video aracılığıyla sürekli şiddet, tehdit, taciz, akran zorbalığı içeren, içeriklere maruz kalan çocuklar bu davranışları normalleştirebilir ve okul ortamına yansıtıp şiddeti tetikleyebilir.

Fakirlik ve yoksulluk, stres öfke gibi duygusal sorunları artırabilir, bu da saldırganlığa yol açabilir.

Öğrenciler arasındaki belirgin eşitsizlikler bazı çocuklarda isyan, öfke ve hayal kırıklığı birikmesine, akran zorbalığına neden olabilir.

Okuldaki zayıf disiplin politikaları, olumsuz davranışların cezasız kalması, yetersiz denetim, güvensiz ortam şiddet davranışlarını arttırabilir.

Akran grupları arasındaki rekabet ve zorbalık öğrencilerin birbirlerine olan şiddet eğilimlerini tetikleyebilir.

Depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi psikolojik ve güven eksikliği olan çocuklar bu eksikliklerini telafi etmek için saldırgan davranışlarda bulunabilir.

Çözüm için, ailenin, özellikle annelerin çocuk yetiştirme konusunda bilinçlenmelerini, anne babaların çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler kurmalarını sağlayacak eğitim programlarına katılmalarının olumlu etkileri olacaktır.

Okullarda, rehberlik hizmetlerinin güçlendirilmesi ve öğrencilerin sürekli takip edilerek ailelerle iş birliği içinde psikolojik destek sağlanmasının da önemli etkileri olacaktır.

Okullarda net ve etkili, ailelerce desteklenen disiplin politikaları, olumsuz davranışlarının sorumluluğunu taşımaları adına yararlı olacaktır.

Pozitif bir öğrenme ortamı, öğrenci-öğretmen ilişkilerinin güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesinde etkili olacaktır.

Neredeyse 5 yaşındaki çocukların bile cep telefonun olduğu bir ortamda çocukların medya içeriklerini eleştirel bir gözle değerlendirmeyi sağlayacak eğitimler, çocukların teknoloji kullanımının denetlenmesi ve sınırlanması yararlı olacaktır.

Ekonomik sıkıntı yaşayan ailelere, okul dernekleri vasıtasıyla destek sağlanması, toplumsal eşitsizliklerin azaltılması için politikalar geliştirilmelidir.

Duygusal davranış sorunları olan çocuklara yönelik terapi ve destek gruplarının kurulması yararlı olacaktır.

Çocukların duygusal zekalarını ve sosyal becerilerini geliştirecek, boş zamanlarını iyi değerlendirecek bilimsel, çağdaş, çağın gereksinimlerine cevap verecek eğitim programları düzenlenmeli, ezberciliğe dayalı eğitim politikalarından artık vazgeçilmelidir

Okullar, öğrencilerin saygılı davranışlarını teşvik etmeli, doğru davranışlar ödüllendirilerek motive edilmeli, öğretmenler öğrencilere davranışlarıyla örnek olmalıdır.

Okullar bilgi vermenin yanında iletişim, iş birliği eleştirel düşünce, sorun çözme, araştırma becerilerine de odaklanmalıdır.

Şiddetin nedenleri çok boyutlu olduğundan çözüm önerileri de birden fazla düzeyde ele alınmalıdır.

Bu aile, okul, toplum ve bireysel düzeyde eş anlamlı müdahale gerektirir.

Ancak bu şekilde etkili ve sürdürülebilir sonuçlar elde edilebilir.

Biri İbn Haldun'a sordu,

Çocuklarımızı nasıl terbiye edelim?

İbn Haldun dedi ki “Çocuklarınızı terbiye etmeye çalışmayın. Zaten size benzeyeceklerdir.”

KENDİNİZİ TERBİYE EDİN YETER.

QOSHE - Okul koridorlarında sessizlik mi şiddet mi hâkim olmalı? - Serpil Güleçyüz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Okul koridorlarında sessizlik mi şiddet mi hâkim olmalı?

33 0
16.05.2024

Özellikle son günlerde artan, öğrencinin öğrenciye, zaman zaman da öğretmenlere yönelik şiddete baktığımızda toplumsal ve bireysel bir dizi nedene bağlı olduğunu görüyoruz.

Toplumun değerlerindeki değişimler, öğretmenlik mesleğinin son yıllarda itibarsızlaştırılması, öğrencilerin öğretmenlere saygı gösterme konusundaki tutumlarını etkileyebiliyor.

Özellikle aile de sevgi, saygı, hoşgörü, empati gibi değerlerin vurgulanmaması, sevgisiz bir ortam şiddetin artmasına neden olabilir.

Anne ve babalar, sevginin her şeyi halledebilecek gücüne inanarak, çocukları sevgi içinde büyütmeli.

Evde yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklar bu eksikliklerini saldırgan davranışlarla ifade edebilirler.

Ailelerin de fiziksel ve psikolojik şiddete tanık olan çocuklar, bu şiddeti okul ortamına taşıyabilir, agresif davranışlar sergileyebilirler.

Duygusal ve fiziksel şiddet çocuğu güvensiz kılar, doğru davranışı öğrenemez, doğru iletişimler kuramaz daha da hırçınlaşır ve bunu okula, çevresine taşır.

Çocuklar ne söylediğinizi unutabilir ama onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi asla unutmazlar.

Sosyal medyanın inanılmaz yaygınlaşması ile, öğrenciler arasındaki iletişim ve etkileşim biçimleri de değişti.

Televizyon, internet ve video aracılığıyla sürekli şiddet, tehdit, taciz, akran zorbalığı içeren, içeriklere maruz kalan çocuklar bu davranışları normalleştirebilir ve okul ortamına yansıtıp şiddeti........

© Habererk


Get it on Google Play