Devlet Bey perşembe günü yaptığı konuşmada ‘’CHP Atatürk’ün partisi olamaz. Köylüyü küçük gören, milletin demokratik seçimini aşağılayan, depremzedeleri suçlayan, yabancı ülkelerde Türkiye’yi kötüleyen bir parti Atatürk’ün partisi olamaz.’’ demiş. CHP, 11 Kasım 1938 tarihinden yani İsmet İnönü cumhurbaşkanı olduğu andan itibaren Atatürk’ün değil İnönü’nün partisidir. İnönü’nün ilk icraatları paralardan ve pullardan Gazinin resimlerini kaldırarak kendi resimlerini koymak oldu.

Devlet dairelerinde, Gazinin kurduğu devlete ait dairelerde, Atatürk’ün fotoğrafları indirildi, yerlerine İnönü’nün fotoğrafları koyuldu. Dikkatinizi çekerim, Atatürk’ün fotoğraflarının yanına İnönü’nün resimleri koyulmadı. Atatürk’ün resimleri indirildi. İnönü’nün resimleri asıldı. Atatürk baskılı pullara ve paralara İnönü baskılılar eklenmedi. Tam on iki sene, Atatürk’ün resmi olan bir adet pul ve para basılmadı. Başta dışişleri ve içişleri bakanları ve özel kalem müdürü olmak üzere Gazi’nin tüm ekibi tasfiye edildi.

İnönü, CHP Tüzüğünü değiştirerek kendini değiştirilemez genel başkan ve milli şef ilan etti. İnönü cumhurbaşkanı olduktan kısa süre sonra ona yakın olan yazarlar, Atatürk’ün görevde olduğu son yıllarda büyük yolsuzluklar yapıldığını yazmaya başladılar. Savcılar bu yazıları ihbar kabul ederek soruşturma başlattı. Doğal olarak Atatürk’ün son İnönü’nün ilk başbakanı olan Bayar başbakanlıktan istifa etti. Atatürk’ün birçok yakının göz altına alındığı ya da tutuklandığı cadı avı sırasında Bayar’ın oğlu da göz altına alındı ve sorgu sırasında vefat etti. Ölüm nedeni kayıtlara göre kalp krizi, farklı iddialara göre işkence ya da intihardı. Gerekli gözdağı verildikten sonra tüm sanıklar aklandı.

Bayar, Gaziye sadık kalmanın bedelini evladı Refii Bayar’ı kaybederek ödedi. Bunların hepsinden daha acısı, Atatürk’ün naaşı defnedilmedi. Etnografya müzesinde kaderine terk edildi. ‘’Atatürk vefat ettikten hemen sonra savaş başladı, Anıtkabir yapacak kaynak yoktu.’’ denilebilir. Savaş yıllarında İnönü heykellerine ve büstlerine harcanan tutar, Anıtkabir’in maliyetinden daha fazladır. Kaldı ki 1945-1950 arasında savaş yoktu, bütçe müsaitti ama hiçbir şey yapılmamaya devam edildi.

Atatürk ‘’KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR.’’ sözünü hayata geçirdi. Başta aşar olmak üzere köylünün belini büken bütün vergiler ve angarya kaldırıldı. İnönü döneminde aşar vergisi farklı isimlerle yeniden getirildi. Angarya uygulaması ‘’imece’’ ismiyle yeniden başlatıldı. Köylere yapılan okullar, yollar hatta köy enstitüleri yöredeki köylüler zorla çalıştırılarak yaptırılırdı. İnönü CHP’si kendini köylülere hizmetle mükellef görmezdi. ‘’Milletin efendisi olan köylülerin’’ köylü kıyafetiyle Ulus, Beyoğlu ve Tepebaşı gibi nezih semtlere girmesi yasaktı. Bu yasak milletin medarı iftiharı Aşık Veysel’e dahi kararlılıkla uygulandı.

Atatürk hayatta olsaydı, vatanını sevmekten başka suçu olmayan milliyetçileri ‘’Turancı olmakla’’ suçlayarak tutuklatır mıydı? Aylarca tabutluklarda en ağır işkenceleri yaptırır mıydı? Türkiye’de Turancılık suç olabilir mi? Türkiye’ye sığınan 195 Azerbaycan Türkünü Stalin’e teslim ederek, teslim yerinde yani Boraltan Köprüsünde vahşice infazına göz yumar mıydı? Eğer CHP Atatürk’ün CHP’si olsaydı, ABD ve cuntacılarla iş birliği yaparak ülkeyi darbeye götürür müydü? Cuntacılar ve CHP el ele, görev yaptığı kısa dönemde ülkeye DPT, TÜBİTAK, DİE, İGM gibi stratejik önemde kurumları kazandıran Türkeş’i tasfiye edebilir miydi, sürgüne gönderilir miydi? Eğer CHP Atatürk’ün partisi olsaydı, Türkeş sürgünden döndüğünde CHP’ye katılıp, başına geçerdi.

Atatürk döneminde binlerce kilometre demiryolu yapıldı. İnönü’nün performansını yeterli bulmayan Gazi, Bayar’a İş Bankasını kurdurdu. Sanayi tesisleri, limanlar, alt yapı yatırımları İş Bankasının verdiği kredilerle veya bizatihi ortaklığıyla ülkeye kazandırıldı. Bayar’dan memnun İnönü’den şikayetçi olan Atatürk, 1932 yılında ekonomiyi Bayar’a teslim etti. Dünyanın ilk beş yıllık planlarından biri olan Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı bu yıllarda hazırlandı ve dört yılda hayata geçirildi. İnönü cumhurbaşkanıyken beş yüz metre demiryolu yapılmadı. Özellikle 1945-1950 yılları arasında, yurtdışından, Truman ve Marshall yardımları kapsamında, tarihte olmadığı kadar hibe ve kredi alındı.

Talep edilse daha fazla da alınabilirdi. Fakat bu paralar yatırıma yönlendirilmedi. Bir tane bile sanayi tesisi yapılmadı. Bir tarafta 1930’ların başında Nuri Demirağ’a Boğaz Köprüsünün maketini yaptıran, projesini çizdiren Atatürk, öbür tarafta 1970’lerde ‘’Demirel Boğaz Köprüsü yaparsa, yıkarız.’’ diyen İnönü, ‘’Hiç lüzumu yokken asma köprü yapıyorlar, bu köprüden mutlu azınlık geçecek, zenginler geçecek.’’ diyen Ecevit.

1962 yılında Beyaz Saray, Kremlin’le yaptığı pazarlık çerçevesinde, topraklarımızda konuşlandırılan Jüpiter füzelerini söktü ve götürdü. Bu füzeler güvenliğimiz için elzemdi. Bırakın konuyu Ankara’yla müzakere etmeyi, danışmadılar hatta bilgi dahi vermediler. İnönü olan biteni tepkisiz seyretti. Eğer devletin başında Atatürk olsaydı, eminim masada SSCB ve ABD’yle beraber Türkiye’de olurdu.

İnönü ağır hakeretler ve tehditler içeren Johnson mektubundan sonra Johnson’un özel uçağıyla Amerika’ya gitmekte beis görmedi. Ecevit’ten Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar olan periyotta CHP, bağımsız dış politikadan yana tavır aldı. Afyon ekiminin serbest bırakılması, Kıbrıs çıkarması ve 1 Mart tezkeresinin reddi bu neviden uygulamalardır. Ama CHP, milletle ve milletin değerleriyle bütünleşmede, hizmet ve yatırım siyaseti takip etmekte her zaman sorunluydu. Oysa Gazi milletine aşık, hizmet ve yatırım heyecanıyla yaşayan bir liderdi.

CHP, Kemal Beyin genel başkan olmasıyla birlikte İnönü ayarlarına yeniden geri döndü. Tezkerelere hayır oyu verilmesi, Libya, Karabağ ve Doğu Akdeniz gibi konularda benimsenen politikalar sadece birkaç örnek. Özgür Özel’in genel başkan seçilmesi üzerine milli politikalara dönüleceğini umut edenler kısa süre sonra gerçeklerle yüzleşti. Özel, ‘’Gelen gideni aratır.’’ sözünün en son misali olacak gibi.

Makalemizi Sayın Bahçeli’nin yargı cümlesiyle bitirelim. ‘’CHP’de Atatürk’ten geriye bir şey kalmamıştır.’’ (Zaten çok bir şey yoktu. İnönü olanları bilinçli bir şekilde yok etmişti.)

NOT: Bu konuda daha fazla fikir sahibi olmak isteyen okurlarımıza Kitap Yurdu tarafından yayınlanan CHP kitabımı tavsiye ederim.

QOSHE - Sayın Devlet Bahçeli'ye mektubumdur - Mustafa Güler
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sayın Devlet Bahçeli'ye mektubumdur

18 23
03.03.2024

Devlet Bey perşembe günü yaptığı konuşmada ‘’CHP Atatürk’ün partisi olamaz. Köylüyü küçük gören, milletin demokratik seçimini aşağılayan, depremzedeleri suçlayan, yabancı ülkelerde Türkiye’yi kötüleyen bir parti Atatürk’ün partisi olamaz.’’ demiş. CHP, 11 Kasım 1938 tarihinden yani İsmet İnönü cumhurbaşkanı olduğu andan itibaren Atatürk’ün değil İnönü’nün partisidir. İnönü’nün ilk icraatları paralardan ve pullardan Gazinin resimlerini kaldırarak kendi resimlerini koymak oldu.

Devlet dairelerinde, Gazinin kurduğu devlete ait dairelerde, Atatürk’ün fotoğrafları indirildi, yerlerine İnönü’nün fotoğrafları koyuldu. Dikkatinizi çekerim, Atatürk’ün fotoğraflarının yanına İnönü’nün resimleri koyulmadı. Atatürk’ün resimleri indirildi. İnönü’nün resimleri asıldı. Atatürk baskılı pullara ve paralara İnönü baskılılar eklenmedi. Tam on iki sene, Atatürk’ün resmi olan bir adet pul ve para basılmadı. Başta dışişleri ve içişleri bakanları ve özel kalem müdürü olmak üzere Gazi’nin tüm ekibi tasfiye edildi.

İnönü, CHP Tüzüğünü değiştirerek kendini değiştirilemez genel başkan ve milli şef ilan etti. İnönü cumhurbaşkanı olduktan kısa süre sonra ona yakın olan yazarlar, Atatürk’ün görevde olduğu son yıllarda büyük yolsuzluklar yapıldığını yazmaya başladılar. Savcılar bu yazıları ihbar kabul ederek soruşturma başlattı. Doğal olarak Atatürk’ün son İnönü’nün ilk başbakanı olan Bayar başbakanlıktan istifa etti. Atatürk’ün birçok yakının göz altına alındığı ya da tutuklandığı cadı avı sırasında Bayar’ın oğlu da göz altına alındı ve sorgu sırasında vefat etti. Ölüm nedeni kayıtlara göre kalp krizi, farklı iddialara göre işkence ya da intihardı. Gerekli gözdağı verildikten sonra tüm sanıklar aklandı.

Bayar, Gaziye sadık kalmanın bedelini evladı Refii Bayar’ı kaybederek ödedi. Bunların hepsinden daha acısı, Atatürk’ün naaşı defnedilmedi. Etnografya müzesinde kaderine terk edildi. ‘’Atatürk vefat ettikten hemen sonra savaş başladı, Anıtkabir yapacak kaynak yoktu.’’ denilebilir. Savaş yıllarında İnönü heykellerine ve büstlerine harcanan tutar, Anıtkabir’in maliyetinden daha fazladır. Kaldı ki 1945-1950........

© Habererk


Get it on Google Play