Peynir de vatana dahil
Sevdikleriniz ile beraber yaptığınız bir Pazar kahvaltısının yerini pek az şey tutabilir. Açık büfe ya da serpme kahvaltı görgüsüzlüklerini söylemiyorum. Ailecek bir masa etrafına dizilip veya bir dostla karşı karşıya oturup yenilen birkaç lokma, içilen iki bardak çaydan söz ediyorum.
Duygulu milletiz vesselam… Nasıl sevmeyelim?
Sebebi çoktur.
Ama en önemlisi, göçmeniz. “Ayrı düşmek” ne demek en iyi biz biliriz.
Balkanlar’dan, Kafkasya’dan, Hicaz’dan, Mısır’dan, Girit’ten sökülüp gelmişiz. Et kemikten ayrılır gibi… İki yüz yılın acısı ile doluyuz.
Bu en son ve en acı göçümüzdür ama, vatandan kopup gitme öykümüz çok daha eskidir.
En az bin beş yüz yıldır göç halindeyiz. Ya kendi davamız için, yahut kaybettiğimizden ötürü yeri yurdu bırakıp yollara düşmüşüz.
Bunca terk etme, bunca terk edilme travmasının bir ilacı olması gerekir değil mi?
O ilaç kültürde gizlidir. Kültür dediğimiz de bir yanı ile günlük yaşamdan başka bir şey değildir.
Orta Asya’dan göç yollarına düşen atalarımızın lügatinde “pazar tatili” yoktu şüphesiz. Bu, şimdiki........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel