menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Meşruiyetin sınırları

18 0
21.11.2025

Roma İmparatorluğunda aristokrat senatörlerin oynadığı demokrasi oyunu, senatoda turlar yapıp, nutuklar atıp her ne pahasına olursa olsun iktidarı elde tutmak için yapılan bir seçkinler oyunu idi. Demokrasi seçilmişlerin değil bir seçkinler yönetimi idi. Bu Romalı mantık ve devlet geleneği bugünkü batı medeniyetindeki devletler hukuku, askeri ve bürokratik sistemlerin temelini oluşturdu.

‘’Her ne pahasına olursa olsun…’’ la başlayan bir cinnet hareketine ne derseniz deyin, onu nereye oturtursanız oturtun, o kolaylıkla oraya sığmaz, oturmaz ve oturtulamaz. Aklın devre dışı bırakıldığı, hırs ve öfkenin dizginlere hâkim olduğu, bir yönetim anlayışı her zaman, sahte kahramanların demokrasi (!) oyunu olmuştur.

İktidar olmak için her şeyi söylemek, her şeyi yapmak, her kılığa girmek, o yönetimin ne kadar meşru olduğu sorgulanır. Meşruiyet, mesuliyetsizliğin içinden çıkan pandoro’ nun kutusu veya Matruşka’nın bir parçası değildir. Hukuksuzluğun hukuk sayıldığı, vahşi bir ormanda baltalar ve baltayı tutan eller nasıl suçlu ise, ona orada meşruiyet kazandıran aktörlerde en az o kadar suçludur.

Ölenlere haksız öldürenlere haklı diyecek, güçlülere muzlum güçsüzlere zalim denecek, adalet, hukuk, barış ve kardeşlik katledilecek ve siz de bunun adına çağdaş demokrasi diyeceksiniz. İsrail’ in Gazze’ deki soykırım barbarlığı batı demokrasi anlayış ve oyununun sahnelendiği ikiyüzlü bir antik Yunan tiyatrosudur.

Her yalanı söyleyecek, her iftirayı atacak, her ihaneti yapacak, gerekirse zalimlerle birlikte olacaksın, gücün şehvetine kapılıp her zulmü işleyecek, her naneyi yiyeceksin bunun adına’’ sınırlarımı koruyorum’’ diyerek

© Haber7