menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KADIN; BİR ANNE, BİR KIZ KARDEŞ, BİR EŞ VE SONU BELLİ OLMAYAN BİR HİKAYE…

12 6
25.11.2025

Kadın olmak…

Bazen bir gülüşün ardına gizlenen derin bir hüzün, bazen içten kopan bir haykırış, bazen de sessizce süzülen bir damla gözyaşıdır. Kimi zaman yüreğini sarmalayan merhametin sıcaklığı, çoğu zaman da yel değirmenlerine karşı tek başına duran bir savaşçının cesaretidir kadın olmak.

Kadın olmak zordur aslında; yürek ister, yiğitlik ister, kararlılık ister.

Ve kadın olmak; bazen sessiz bir direniş, bazen de küllerinden doğan bir umuttur.

Türkiye’de her gün bir kadın, sevdiği ellerden, tanıdığı gözlerden, bazen de kendi evinin duvarları arasında yaşamını yitirmektedir. Kadın olmak, bu ülkede yalnızca bir kimlik değil, bir direniş biçimine dönüşmüş durumdadır ve aslında bu susturulmuş haykırış, bireysel trajedilerden çok daha fazlasını anlatmaktadır. Yani; bir toplumun vicdanının yorgunluğunu, bir adalet sisteminin tıkanıklığını ve bir kültürün kabuğunu…

Bu suskunluğun ardında, yalnızca korku değil; yıllardır süregelen toplumsal kabuller, yanlış öğretilmiş sabırlar ve kadın olmanın bedelini sessizlikle ödemeye zorlayan bir kültür yatmaktadır. Ülkemizde yaşanan kadına şiddet olaylarını incelediğimizde ve bu olaylara dair resmi kurum ve kuruluşların istatistiki verilerini değerlendirdiğimizde ortaya çıkan tablonun gerçekten vahim olduğu aşikardır. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Türkiye Kadına Yönelik Şiddet Araştırması, 2024 raporuna göre, tüm şiddet türlerini yaş grubuna göre incelendiğimizde, yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel şiddete en yüksek oranda 35-44 yaş grubundaki kadınların maruz kaldığı, ve bu yaş grubunu sırasıyla ,3 ile 45-59 yaş grubundaki kadınların ve devamında ise ,9 ile 25-34 yaş grubundaki kadınlar takip ettği görülmektedir. Şiddete uğrayan bu kadınların, istatistiki olarak düşük bir oranda adli makamlara başvuru yapabilmekteyken geriye kalan büyük istatiski kısımın içinde yer alan kadınlarımız nerede? Sorumuzun cevabı aslında çok basit; geriye kalanlar SUSUYOR, bazen korkudan, bazen utançtan, bazen çaresizlikten ve bazen de “nasıl olsa bir şey değişmez” inancından.

Kadına yönelik şiddetin engellenmesinde, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2025 Faaliyet Planı” dört temel eksen etrafında şekillenmektedir. Bunlar; adalete erişim, önleyici hizmetler, farkındalık ve veri bütünlüğü olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu plan bile şiddetin azalmaktan ziyade biçim değiştirdiğini ortaya koymakla birlikte, artık yalnızca fiziksel değil, ekonomik baskı, psikolojik manipülasyon ve toplumsal dışlama biçiminde varlığını sürdürdüğünü göstermektedir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre 2024 yılında en az 394 kadın öldürülmüş, 259 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetmiştir. 2025’in yalnızca ilk altı ayında 136 kadın cinayeti ve 145 şüpheli ölüm kayda geçmiştir ve bu tablo........

© Günışığı Gazetesi