Amerika Birleşik Devletleri’nde suç işleyip araba ile kaçanları kovalayan Amerikan polislerini televizyonlarda ya da sosyal medyada defalarca seyretmişizdir. O tür videolarda genellikle suç işleyen yakalanır, hatta Amerikan polisinin orantısız güç kullanması sonrasında hayatını kaybedenlerin sayısı hiç de az değildir. Bu tür videoları seyreden birisi olarak, ABD’de trafik kurallarına uymada sade vatandaşın nasıl riayet ettiğini anlatacağım.
Türkiye’de trafik kurallarına uyum konusunda maalesef pozitif bir görüş bildiremiyorum. Hele İstanbul’da yaşadığım bazı trafik olaylarını hatırladıkça, suçlu siz olmazsanız bile, suskun kalmanızın her zaman daha hayırlı olacağına eminim. İsteyen korkak desin, ama trafik nedeniyle kavgaya meyilli olmak, hiç yoktan başına bela sarmanıza neden olabilir.


Bizde trafik ihlali yapanlar, kendisini haklı çıkartmak ve baskın olmak için bağırarak üzerine gelir. Yıl 1999 idi, ailece Tekirdağ’da tatile gitmek için İstanbul’da Fındıklı’da ilerlerken, kırmızı ışıkta durmam üzerine arkamdan gelen halk otobüsü arkadan arabamıza çarpmıştı. Şoför iner inmez benim üzerime yürümüştü ve “Senden başka kırmızı ışıkta duran var mı?” diye bağırmıştı. Arkadan çarptığı etmiyormuş gibi bir de baskın çıkmak için bağırıp duruyordu. Bizim tatil hayallerimiz yok edildi. Ama o şoföre göre diğer araçlar geçerken, sadece benim kırmızı ışıkta durmuş olmam bir hataydı.
İstanbul’da trafik keşmekeşliğinin ortadan kalkacağına inanmıyorum. Günden güne de kötüye gittiğini düşünüyorum. Çünkü bu durum ülkemizde bir eğitim sorunudur. “STOP” işaretinde tamamen durup da kavşağı kontrollü geçene de pek az rastladım. Aslında “STOP” işareti bizde sanki de “GEÇ” anlamında kullanılıyor. “YOLVER” levhası hiç işe yaramıyor. Kim yolu önce kapacak diye araç kullananlar adeta yarışıyorlar.
2020 yılında İstanbul’a taşındığımda, ilk zamanlarda araç kullanmakta oldukça zorlanmıştım. Trafik lambalarının olduğu kavşaklarda nispeten rahattım, ama “STOP” işaretlerinin olduğu kavşaklarda diğerlerinden sıra gelmediği için uzun süre kavşağın tamamen boşalmasını beklediğim durumlar olmuştu. Korna çalmak bizde adettir. Örneğin lamba kırmızından yeşile döner dönmez, arkandaki kornaya basar. Emniyet şeridinden gelerek önüne geçmeyi göz açıklık olarak değerlendirenlerin haddi hesabı yok.
Şimdi sizlere Amerika’daki bazı izlenimlerimi aktarmak istiyorum. Geçen hafta okula gittiğimde, sadece gidiş-geliş olan bir yolda ilerlerken, karşıdan bir bisiklet ve arkasında uzun bir araba kuyruğuna rastladım. Bütün arabalar bisiklet kullananın arkasında sıra halinde dizili vaziyette yol alıyordu. Ne korna çalan vardı ne de sollayan.
Birgün kavşakta kırmızıda beklerken, ikinci sıradaydım. Yeşil yandı, ama öndeki araç hareket etmiyordu. Bir bayandı ve sanırım telefonu ile uğraşıyordu. Arkamda kuyruktakilerin hiçbiri rahatsız olmamıştı ve bekliyorlardı. Bunun üzerine ben hafifçe kornaya bastım. Bayan hareket etti, ama camı da açarak, bana el hareketiyle “Niye korna çalıyorsun?” diye el hareketi yapmıştı.
Bazen sollama yasağı olan çift yolda en başta bulunan birisinin trafik kuralları gereği hız sınırına uyarak yol aldığında, sabırlı olmak ve konvoyu takip etmek zorundasınız. Asla sollayıp geçene rastlamadım.
Stop işaretlerinin olduğu dörtlü kavşaklarda kavşağa giren ilk çıkar. Diğerleri de kendi sırasına göre kavşağı geçer. Ben bu kuralı çiğneyeni de asla görmedim.
Yolu çapraz geçen bir kişi yolun neresinde olursa olsun araba kullanıcıları kendisine yol vermek zorundadır. Yani yolun o kısmında yaya geçidinin olup olmaması asla önem taşımamaktadır.
Eğer önünüzde çocukları okuldan taşıyan öğrenci otobüsü durup öğrencileri indiriyorsa, siz arkada ta ki boşaltma tamamlanıncaya kadar sabırla beklemek zorundasınız.
Yurt dışında bulunan bizler, Türkiye’ye döndüğümüzde buradaki kurallara göre hareket etmek istesek, çok mağdur oluruz. Bunu Avrupa’daki vatandaşlarımızda da net bir şekilde görmekteyiz. Avrupa’da trafik kurallarına harfiyen uyan bir gurbetçimiz, Türkiye topraklarına basar basmaz, kural tanımaz moduna giriyor. Çünkü karşısındakilerden kurallara riayet edildiğini görmediğinde, çareyi kural çiğnemede bulabiliyor.
Geçmişte Günışığı Gazetesinde trafikle ilgili yazdığım köşe yazılarıma ait arşivime şöyle bir göz attım. 23 Temmuz 2002’de “Trafik Işıkları”, 25 Haziran 2003 tarihinde “Trafik Kurallarına Uymamanın nedeni Eğitimsizlik midir?”, 18 Şubat 2004 tarihinde “Trafik Cezaları”, 17 Haziran 2004 tarihinde “Trafik İşaretleri ve Kazalar”, 15 Ocak 2006 tarihinde “Trafik Kaosu”, 17 Ekim 2014 tarihinde “Pusuya Yatan Trafik Polisine Son” ve 18 Kasım 2019 tarihinde de “Trafikte Maganda Terörü” başlıkları ile köşe yazıları yazdığımı gördüm. Ne yazık ki 22 seneden beri trafik konusunda benzer olayları okuyucularıma aktarmışım. Ama değişen bir şey yok. İşte 2024 yılı Ramazan Bayramı bilançosu: Bayram tatilinin ilk sekiz gününde trafik kazasında ölenleri sayısı maalesef 66.
Euronews Türkçe ekibi, 2008-2018 yıllarını kapsayan trafik kazalarında ölenlerin sayısını aşağıdaki tabloda özetlemiş. Bu grafiğin yıllar bazında sürekli bir azalma göstermesi beklenirdi. Gelişen yol alt yapısı da göz önüne alındığında, trafik kazaları nedeniyle ölenlerin sayısında istikralı bir düşüşün olmadığı görülmektedir. Acaba bu ölümlerin nedenleri arasında kendi insanımızın ruh hali, kural tanımaz ve bildiğini okur karakteri de etkili olmuş mudur? Bu konuda ne dersiniz?

QOSHE - ABD’DE TRAFİK KURALLARINA RİAYET - Prof. Dr. Asaf Varol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD’DE TRAFİK KURALLARINA RİAYET

5 8
15.04.2024

Amerika Birleşik Devletleri’nde suç işleyip araba ile kaçanları kovalayan Amerikan polislerini televizyonlarda ya da sosyal medyada defalarca seyretmişizdir. O tür videolarda genellikle suç işleyen yakalanır, hatta Amerikan polisinin orantısız güç kullanması sonrasında hayatını kaybedenlerin sayısı hiç de az değildir. Bu tür videoları seyreden birisi olarak, ABD’de trafik kurallarına uymada sade vatandaşın nasıl riayet ettiğini anlatacağım.
Türkiye’de trafik kurallarına uyum konusunda maalesef pozitif bir görüş bildiremiyorum. Hele İstanbul’da yaşadığım bazı trafik olaylarını hatırladıkça, suçlu siz olmazsanız bile, suskun kalmanızın her zaman daha hayırlı olacağına eminim. İsteyen korkak desin, ama trafik nedeniyle kavgaya meyilli olmak, hiç yoktan başına bela sarmanıza neden olabilir.


Bizde trafik ihlali yapanlar, kendisini haklı çıkartmak ve baskın olmak için bağırarak üzerine gelir. Yıl 1999 idi, ailece Tekirdağ’da tatile gitmek için İstanbul’da Fındıklı’da ilerlerken, kırmızı ışıkta durmam üzerine arkamdan gelen halk otobüsü arkadan arabamıza çarpmıştı. Şoför iner inmez benim üzerime yürümüştü ve “Senden başka kırmızı ışıkta duran var mı?” diye bağırmıştı. Arkadan çarptığı etmiyormuş gibi bir de baskın çıkmak için bağırıp duruyordu. Bizim tatil hayallerimiz yok edildi. Ama o şoföre göre diğer araçlar geçerken, sadece benim kırmızı ışıkta durmuş olmam bir hataydı.
İstanbul’da trafik keşmekeşliğinin ortadan kalkacağına inanmıyorum. Günden güne de kötüye gittiğini düşünüyorum. Çünkü bu durum ülkemizde bir eğitim sorunudur. “STOP” işaretinde tamamen durup da kavşağı kontrollü geçene de pek az rastladım. Aslında “STOP” işareti bizde sanki de “GEÇ” anlamında kullanılıyor. “YOLVER” levhası hiç işe yaramıyor. Kim yolu önce kapacak diye araç kullananlar adeta........

© Günışığı Gazetesi


Get it on Google Play