İş sağlığı ve güvenliği konularında Türkiye’nin dünyanın gelişmiş ülkeler arasındaki sıralamaları maalesef çok kötü durumda. Geçmişte birçok maden faciası ile yüz yüze kalan bir ülkeyiz. Gündem sıcak iken ahkam kesenler bir hayli fazla. Ama bir süre sonra olaylar unutuluyor. Tekrar bir maden kazası olduğunda, gene filmi baştan oynatıyoruz, velhasıl değişen pek bir şey olmuyor.

Erzincan madenindeki toprak yığının kayması ve hala 9 can kaybımıza ulaşılamamış olması, iş güvenliği konusundaki tedbirsizliklerimizin ne kadar vahim durumda olduğunu gösteriyor. Tabi Türkiye’deki maden kazaları, ihmalkarlıkların göz önüne sergilenmesi açısından önemli bir örnek oluyor. “Acaba diğer alanlarda iş güvenliği konusunda yeterince tedbirli miyiz?” diye soracak olursam, maalesef gene karamsarım.

Türkiye’de uzun yıllar Üniversitelerde dersler verdim. Üniversitelerde verdiğim derslerin laboratuvar kısımları bulunuyordu, ama ilk yılda laboratuvar derslerine girmeden önce öğrencilerimize iş sağlığı ve güvenliği dersleri verdiğimizi hatırlamıyorum.

Bir süredir Amerika’dayım ve burada dersler veriyorum. Verdiğim derslerin laboratuvar kısımları bulunmakta. Üniversitenin bana zorunlu kıldığı yoğunlaştırılmış bir eğitimi almak zorunda kaldım. Bu eğitimin adı Fakülte Genelinde Laboratuvar Güvenliği Eğitimi (College-Wide Lab Safety Training) adını taşıyordu. Bu eğitimden 80 puan alıncaya kadar eğitim ve sınav tekrarlanıyor. Bu eğitimi hem hocalar hem de öğrenciler almak ve başarılı olmak zorundadırlar.

Bu eğitimden bir defa başarılı olmak yeterli olmuyor. Bir sonraki akademik yılda laboratuvar dersi olan hocaların ve öğrencilerin bu eğitimi yeniden alması zorunludur.

Zaman zaman öğrenciler için endüstri gezileri düzenliyoruz. Bu gezileri gerçekleştirmek için fabrikanın iş güvenliği konusundaki taleplerini karşılamayı taahhüt etmediğimiz takdirde, bize randevu verilmiyor. Buna bir örnek vermek istiyorum. 28 Mart 2024 tarihinde öğrencilerle birlikte yiyecek endüstrisi için dünya çapında çeşitli karton kutu imalatı yapan Southern Champion Tray fabrikasını gezdik. Gezi öncesi bize gönderdikleri koşulları bilgi mahiyetinde aşağıda veriyorum.

“Gıda ürünleri ile ilgili imalat nedeniyle tüm telefon, saat, çanta ve takıların araçlarda bırakılması gerekmektedir.

İstisna: sade alyans (taşsız)

Tesiste dolaşırken Kişisel Koruma Donanımlarının kullanılması zorunludur ve turumuzdan önce sağlanacaktır.

Fabrika zemininde bulunmak için kapalı ayakkabılara ihtiyaç vardır.

Temiz su şişesi dışında hiçbir yiyecek veya içeceğe izin verilmez.”


Doğrusu ben sandım ki fabrikada aynı zamanda yiyecek paketleniyor ve bu nedenle kurallar bu kadar sıkı… Fabrikaya vardık, bize bir ön tanıtım brifingi verildi. Sonra ellerimizin bir sıvı ile temizlenmesi istendi. Gözlük dağıtıldı ve bize ayrılan yelekleri giymemiz istendi. Fabrikanın içerisine girdiğimizde otomasyon sistemleri ile donatılmış makinalar ve robotlar ile karşılaştık. Kesinlikle yiyecek yoktu. Tura rehberlik eden kişiye, “Neden bu kadar sıkı tedbirler isteniyor” diye sordum. Bana “Bu paket kutular çeşitli yiyecek firmalarının ürünlerinin paketlenmesi için kullanılıyor. Hiçbir salgın hastalık paketlere bulaşmamalı” dedi.

Rehber bizleri dolaştırırken, fabrika içerisindeki her bir yolda kavşak gibi kısma geldiğinde, duruyordu, bir sağına ve bir soluna bakıpbizleri öyle geçiriyordu. Bu geçiş yerlerinde kör noktalar yoktu. Bir forklift gelip gelmediği ta uzaklardan görülebiliyordu. “Niye bu kadar aşırı tedbir var?” diye tekrar sorduğumda, “Trafikte kavşaklarda araç olup olmamasına bakmaksızın STOP işaretinde durmak zorunda değil miyiz?” cevabını verdi. Ne diyeyim? Sanki fabrika içerisinde de STOP işareti mi vardı? İşte iş sağlığına güvenliğine bu kadar sıkı itina gösteren bir anlayış var buralarda.

Aslında biz sadece belirlenmiş yolları takip ederek geziyi tamamladık. Ne bir cihaza, ne bir karton kutuya dokunduk ve ne de bir robotlara yaklaştık. Bu kadar tedbir gerçekten de abartılı değil mi diye kendi kendime düşündüm. “Acaba ülkemde de yiyecek sektörü için sadece karton kutu üreten bir fabrikada benzer tedbirler alınıyor mu?” diye de merak ediyorum.

İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki bilgi birikimimi artırmak ve ABD’deki uygulamaları yerinde görebilmek için ASSP (American Society of Safety Professionals) derneğine 2023 yılında üye oldum. Her ay Chattannoga Şubesinde toplanıyoruz ve iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konuları tartışıyoruz, kararlar alıyoruz, yeni yönetim ve denetleme kurulu üyelerini seçiyoruz. Bu alandaki çalışmaları görünce, ülke olarak iş sağlığı ve güvenliği alanında yeterli yasal mevzuatın olmasının yeterli olmadığını, yasa uygulayıcılarının bunlara riayet etmelerin mutlaka sağlanması gerektiğini burada bir kez daha deneyimlemiş oldum. Yani anlayacağınız her kural, ancak onlara uyanlar olduğu müddetçe başarılı olabilir. Yoksa istediğiniz kadar yasa ve yönetmelik çıkartınız, uygulanamadığı sürece işe yaramıyor.

QOSHE - ABD’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İZLENİMLERİM - Prof. Dr. Asaf Varol
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

ABD’DE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ İZLENİMLERİM

3 12
29.03.2024

İş sağlığı ve güvenliği konularında Türkiye’nin dünyanın gelişmiş ülkeler arasındaki sıralamaları maalesef çok kötü durumda. Geçmişte birçok maden faciası ile yüz yüze kalan bir ülkeyiz. Gündem sıcak iken ahkam kesenler bir hayli fazla. Ama bir süre sonra olaylar unutuluyor. Tekrar bir maden kazası olduğunda, gene filmi baştan oynatıyoruz, velhasıl değişen pek bir şey olmuyor.

Erzincan madenindeki toprak yığının kayması ve hala 9 can kaybımıza ulaşılamamış olması, iş güvenliği konusundaki tedbirsizliklerimizin ne kadar vahim durumda olduğunu gösteriyor. Tabi Türkiye’deki maden kazaları, ihmalkarlıkların göz önüne sergilenmesi açısından önemli bir örnek oluyor. “Acaba diğer alanlarda iş güvenliği konusunda yeterince tedbirli miyiz?” diye soracak olursam, maalesef gene karamsarım.

Türkiye’de uzun yıllar Üniversitelerde dersler verdim. Üniversitelerde verdiğim derslerin laboratuvar kısımları bulunuyordu, ama ilk yılda laboratuvar derslerine girmeden önce öğrencilerimize iş sağlığı ve güvenliği dersleri verdiğimizi hatırlamıyorum.

Bir süredir Amerika’dayım ve burada dersler veriyorum. Verdiğim derslerin laboratuvar kısımları bulunmakta. Üniversitenin bana zorunlu kıldığı yoğunlaştırılmış bir eğitimi almak zorunda kaldım. Bu eğitimin adı Fakülte Genelinde Laboratuvar Güvenliği Eğitimi (College-Wide Lab Safety Training) adını taşıyordu. Bu eğitimden 80 puan alıncaya kadar eğitim ve sınav tekrarlanıyor. Bu eğitimi hem hocalar hem de öğrenciler almak ve başarılı olmak zorundadırlar.

Bu eğitimden bir defa başarılı olmak yeterli olmuyor. Bir sonraki akademik yılda laboratuvar dersi olan hocaların ve öğrencilerin bu eğitimi yeniden alması........

© Günışığı Gazetesi


Get it on Google Play