Bu coğrafyada son bir asırdır meydana gelen olayların ve savaşların temelinde, 1897 temeli atılan büyük İsrail Devletini kuruluşunu sağlamak amacıyla Yahudiler ve onlara, hizmet edenler tarafından çıkartılmıştır.

29 Ağustos 1897 yılında Basel'de Theodor Herzl liderliğinde toplanan kongreye tüm dünyadan yaklaşık 200 delege katılmıştır.

Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan Theodor Herzl, 1896'da yazdığı Judenstaat (Yahudi Devleti) isimli bir kitapta Siyonizm'in kuruluşunu anlatmış, 1897'de I. Siyonist Kongre ile Dünya Siyonist Teşkilâtı kurulmuştur.

Kurulan Dünya Siyonist Örgütünün başkanlığı'na Theodor Herzl getirildi. Kongrede hazırlanan Siyonist programı hayata geçirmek için gereken altyapının oluşturulması için finans desteğini sağlamak amacıyla bir fon kurulması kararlaştırıldı.

Bu fon Filistin'de toprak satın alınması ve bu topraklarda bir devletin altyapısının oluşturulmasına harcanması kararlaştırıldı.

Theodor Herzl başkanlığın'daki Dünya Siyonist Örgütü hemen çalışmalarına başladı.Öncelikle Avrupa'da yaşyan zengin Yahudilere gidildi.Bu davaya katkı vermek zorunda oldukları başka altarnatiflerin olmadığı her türlü yol denenerek anlatıldı.

Kısa süre içerisinde bir çok ülkede ciddi bir taraftar kitlesine ulaşıldı.

Toplanan yardım ve paralar bir fona aktarıldı.

Maddi kaynaklar sağlanınca ilk hedef Filistin'de önce şahıslar vasıtasıyla toprak alımına başlanıldı.

Bu örgüt Osmanlı İmparatorluğundan da toprak satın almak için müracaata bulunmuştur.Osmanlı padişahını huzuruna bu taleple çıkan Theodore Herzl verilen Filistin Cevabı;

II. Abdülhamid kendisine: “Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!” demiştir.

Aynı zamanda kurulacak devletin ilk adımı olarak Yahudilerin, Filistin'e göçü organize edilmeye başlanıldı.

1897'den önce, çok az sayıda Siyonist göçmen zaten bölgeye gelmeye başlamıştı. 1903'e kadar, bunların sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu da Doğu Avrupa'dan gelmişti. Bölgenin yarım milyona yakın Arap sakiniyle birlikte yaşıyorlardı.1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.

O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçasıydı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesinin ardından Filistin toprakları olarak bilinen bu bölgenin kontrolü İngiltere'nin eline geçti. İngiltere'nin bu bölgede hâkimiyet kurmasında en büyük desteği Arap güçleri verdi.

Arap güçlerinin,İngilizlerle birlikteliği Osmanlı hakimiyetine son verene kadar sürdü.

İngiltere savaşın sonunda, 1918'de bölgeyi işgal etti.

1922'de İngiltere'nin düzenlediği bir nüfus sayımı, Yahudilerin sayısının, Filistin'deki 750 binlik nüfusun yüzde 11'ine ulaştığını gösteriyordu.

1920'ler ve 40'lar arasında, birçoğu Avrupa'daki zulümden kaçan ve İkinci Dünya Savaşı'ndaki soykırımdan sonra bir vatan arayan Yahudilerin sayısı arttı.

Yahudilerin Filistin'de toprak satın almaları, 1880'lerden 1948'de İsrail Devleti'nin kuruluşuna kadar Yahudilerin Osmanlı ve Filistin Mandasından toprak satın almalarıydı.

1930'larda arazilerin çoğu toprak sahiplerinden satın alındı.

Yahudilerin satın aldığı toprakların %52,6'sı Filistinli olmayan toprak sahiplerinden, %24,6'sı Filistinli toprak sahiplerinden, %13,4'ü hükûmet, kiliseler ve yabancı şirketlerden ve sadece %9,4'ü fellahlardan (çiftçilerden) satın alındı.

31 Aralık 1944'te Filistin'de büyük Yahudi Şirketler ve özel mülk sahiplerinin sahip olduğu 1.732.63 yaklaşık % 44'ü Yahudi Ulusal Fonu'na aitti.

Resmî tarih yazımına göre İsrail 1948 yılında Birleşik Krallık birliklerinin çekilmesinin ardından Filistin Mandasına son verecek şekilde bağımsızlığını ilan etmesiyle kuruldu.

David Ben-Gurion veya David İsrail'in ilk başbakanı ve İsrail Devleti'nin kurucusudur. 14 Mayıs 1948'de Tel Aviv'de İsrail Bağımsızlık Bildirgesi'ni okumuştur.

‘İsrail bayrağındaki gizli sembol göre bayraktaki iki mavi çizgi Nil ve Fırat nehirlerini, aradaki beyaz bölüm ise “Büyük İsrail”i gösteriyor.(Siyonizm Bayrağını çizen: Theodor Herzl, Fırat ve Nil arası Yahudilerin olana dek Dünya’da kan durmayacak! Şeklinde bir hedef ortaya koymuştur.

Siyonistler, İsrail'in Yahudiler için güvenli bir anavatan olması gerektiğini savunarak, dünyanın dört bir yanından Yahudilerin İsrail'e göç edip vatandaş olmasına imkan tanıdı.

İsrail'in kurulması, Avrupa'dan ve Yahudilerin yaşadığı Arap ülkelerinden bu topraklara büyük bir Yahudi göçüne yol açtı.Örneği Irak'tan dahi on binlerce kişi İsrail'e göç etmiştir.Bugün Kuzey Irak'la olan yakınlığın altında bu göç ilişkisi yatmaktadır.(Bu konuyu daha önce yazdığımdan tekrara girmeyeceğim.)

Birçok Filistinli buna karşı çıktı ve savaş başladı.Savaşa komşu Arap ülkeleri de dahil oldu.

Kıyamette kadar sürecek bir savaş böylece başlamış oldu.

Türkiye, İsrail'i tanıdığı Mart 1949 tarihinden açıkladı. Türkiye, Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeler arasında İsrail'i tanıyan ilk ülke oldu.

1947 Birleşmiş Milletler Filistin Bölme Planı ve daha geniş Arap-İsrail çatışmasının başlangıcı olan 1947-1949 Filistin savaşıyla sonuçlandı.

Çatışmalar ateşkesle sona erdiğinde İsrail bölgenin çoğunu kontrol ediyordu.

İsrail arkasına aldığı batılı güçler vasıtasıyla 1947 yılında başladığı katliamlara ve soykırıma düzenli aralıklarla devam etti.

Yüz binlerce Filistinli topraklarını terk etmek zorunda kaldı ya da evlerinden zorla çıkarıldı.

Filistinliler, 15 Mayıs'ı "El Nakba" yani "Felaket" günü olarak anmaya başladı.

İsrail-Filistin süregelen durumu, 1967 Altı Gün Savaşı'nda İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesiyle başladı.

Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden İsrail sınırlarını altı günde iki buçuk kat genişletmiş oldu.6 Gün Savaşları” olarak da bilinen Haziran 1967’de İsrail’in komşu Arap ülkelerine (Mısır, Suriye ve Ürdün) saldırmasıyla başlayan savaş sonucunda İsrail, Mısır’dan Sina Yarımadası ve Gazze Şeridi’ni, Suriye’den de Golan Tepeleri'ni alırken, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü de işgal etti.

İsrail'in amacı sadece Filistin olmadığı 136 yıl önce ortaya koyulmuştur. Filistin'in tamamına yakın işgal edildi.Kalan kısmıda kontrol altında tutuyorlar.

Bu lanetli devlet 76 yıldır dünyanın gözünün içine baka baka soykırım suçunu işliyor. Ne yazık ki dünya kınamaktan başka bir yaptırım uygulamıyor. Bir kaç devlet yaptırım kararı alsa da başta İslam coğrafyasında ki ülkeler olmak üzere tüm ülkeler bu katil devlete karşı beklenen somut adımları bir türlü atamıyor.

İsrail planlanan hedef doğrultusunda ortadoğuda kalıcı bir şekilde 76 yıldır yerleşmiş durumda.Yerleştiği yetmezmiş gibi her gün sınırların genişletiyor.

Bu sınırlarını gerek savaşla, gerekse komşu ülkelerde yaratığı iç çatışmalarla büyütüyor.

Sınırlarını Filistin, Ürdün,Mısır ve Suriye den aldığı topraklarla büyütü.

Şu anda amçları Filistin toprakları değil,Filistin toprakları zaten kontrolleri altında bu gün yaşanan savaşın asıl amacı Suriye de boşaltılan alanlara Yahudileri yerleştirmek.

Kısaca asıl hedef Suriye...........

Al-i İmran, 3/112-113: "Onlar (Yahudiler) nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (müminlerin) himayesine sığınmadıkça, kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir.

QOSHE - SIRADA SURİYE , SONRA TÜRKİYE -2 - Av. Aziz Dinç
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SIRADA SURİYE , SONRA TÜRKİYE -2

48 10
19.11.2023

Bu coğrafyada son bir asırdır meydana gelen olayların ve savaşların temelinde, 1897 temeli atılan büyük İsrail Devletini kuruluşunu sağlamak amacıyla Yahudiler ve onlara, hizmet edenler tarafından çıkartılmıştır.

29 Ağustos 1897 yılında Basel'de Theodor Herzl liderliğinde toplanan kongreye tüm dünyadan yaklaşık 200 delege katılmıştır.

Avusturyalı Yahudi bir gazeteci olan Theodor Herzl, 1896'da yazdığı Judenstaat (Yahudi Devleti) isimli bir kitapta Siyonizm'in kuruluşunu anlatmış, 1897'de I. Siyonist Kongre ile Dünya Siyonist Teşkilâtı kurulmuştur.

Kurulan Dünya Siyonist Örgütünün başkanlığı'na Theodor Herzl getirildi. Kongrede hazırlanan Siyonist programı hayata geçirmek için gereken altyapının oluşturulması için finans desteğini sağlamak amacıyla bir fon kurulması kararlaştırıldı.

Bu fon Filistin'de toprak satın alınması ve bu topraklarda bir devletin altyapısının oluşturulmasına harcanması kararlaştırıldı.

Theodor Herzl başkanlığın'daki Dünya Siyonist Örgütü hemen çalışmalarına başladı.Öncelikle Avrupa'da yaşyan zengin Yahudilere gidildi.Bu davaya katkı vermek zorunda oldukları başka altarnatiflerin olmadığı her türlü yol denenerek anlatıldı.

Kısa süre içerisinde bir çok ülkede ciddi bir taraftar kitlesine ulaşıldı.

Toplanan yardım ve paralar bir fona aktarıldı.

Maddi kaynaklar sağlanınca ilk hedef Filistin'de önce şahıslar vasıtasıyla toprak alımına başlanıldı.

Bu örgüt Osmanlı İmparatorluğundan da toprak satın almak için müracaata bulunmuştur.Osmanlı padişahını huzuruna bu taleple çıkan Theodore Herzl verilen Filistin Cevabı;

II. Abdülhamid kendisine: “Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!” demiştir.

Aynı zamanda kurulacak devletin ilk adımı olarak Yahudilerin, Filistin'e göçü organize edilmeye başlanıldı.

1897'den önce, çok az sayıda Siyonist göçmen zaten bölgeye gelmeye başlamıştı. 1903'e kadar, bunların sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu da Doğu Avrupa'dan gelmişti. Bölgenin yarım milyona yakın Arap sakiniyle birlikte yaşıyorlardı.1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.

O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçasıydı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesinin ardından Filistin toprakları olarak bilinen bu bölgenin kontrolü İngiltere'nin eline geçti. İngiltere'nin bu bölgede hâkimiyet........

© Günışığı Gazetesi


Get it on Google Play