Ezidî kültürünün izinden
Ezidîler, yanlış kullanılan “Yezidi, Yezid” kavramına tepki duyup, kendilerini “Ezda” kavramından yola çıkarak Êzdî, Êzidî olarak tarif ederler. “Ez” Kürtçede “ben” anlamına gelir. “da” ise “vermek, oluşturmak” anlamındadır. Bu birliktelik “Êzda” kavramsallığında; “yaratılan, var edilen mahlûkat” anlamını taşır. Dolayısıyla “xweda / xuda” yani Tanrı / Allah kelimesi Kürtçede nasıl “kendini var eden, yaratan” anlamında ise Êzidî de “yaratılan, var edilen” olarak zuhur eder. Bu iki kavramsallığın bileşimi ise; “Sen mahlûksun, ben mahlûkat” vurgusunda yerini bulur.
Çok bilinenin tersine Êzidîler, güneşe tapmaz. Güneş, kendilerince kutsal bir figür olan Şeyh Şems’in suretini temsil ettiğinden günde iki kez sabah ve akşam yüzlerini doğan ve batan güneşe dönüp ibadet ederler. İbadet ederken de; “Önce 72 millete, sonra da kendi halklarına” dua ederler.
Bir Kürtçe stranda;
“Fermane, îrodîsaji me fermane!” dendiği gibi, Êzidîler, kendilerine yönelik yapılan kıyım, kırım ya da katliamı “ferman” olarak vurgularlar.
En son 3 Ağustos 2014 tarihinde reva görüleni, 73. Ferman olarak dillendirmelerinin nedeni,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Rachel Marsden