Son Güncellenme Tarihi: Mart 10, 2024 / 07:00

Yazıya bir hak teslimi ile başlayalım. Abdullah Avcı’yı bu satırlarda çok eleştirdiğim oldu. Yeri geldi istifa etmesi gerektiğini savundum, yeri geldi takım kurgusu ve dizilişini hatalı buldum. Ancak dün akşam seyrettiğim Trabzonspor, şampiyon olduğu dönemde seyrettiğim Trabzonspor gibiydi. Bordo Mavili taraftarların görmek istediği, özlediği takım, tam olarak takım. Futbolda her türlü sonucun ve talihsizliğin olduğunu bilirim. Bir takım top oynar ama sonuç alamaz. Çevresi 68 santim ila 70 santim arasında değişen ve ağırlığı 410 gram ile 450 gram arasında olan meşin yuvarlak, yüksekliği 2 metre 44 santimetre, genişliği 7 metre 32 santimetre olan, üç direğin arasından geçmez bir türlü. Ama takım mücadeleyi asla bırakmaz, pes etmez. Yenilse de “helal olsun” dedirttirir taraftarlarına, futbol severlere.

Dün akşam Trabzonsporlu futbolcular mücadeleyi asla bırakmadı, maçı istedi, alan daralttı, pres yaptı. Maçın hemen başında geriye düşmelerine rağmen maçı bırakmadı Bordo Mavili oyuncular. Eminim ki; dün akşam maçı izleyen Trabzonspor camiası, Trabzonspor’dan razıdır. Farklı galibiyetin mimarı sahadaki oyuncular kadar Abdullah Avcı’dır da…

Kalede Uğurcan’ın, forvette Onuachu’nun olmayışı ve geçen hafta deplasmanda alınan mağlubiyet sonrası Trabzonspor’un tekrardan “fetret” devrine girmeyeceğinden emin değildim açıkçası. Hele ki, maçın on birini görünce bu düşüncem iyice alevlendi; ön libero Batista Mendy’i stoperde görünce… Mendy, her ne kadar zaman zaman –eski takımında da- stoper oynasa da asıl yeri oyun kuruculuk. Oyuncu da zaten “bırakın gideyim” tarzında oynuyor. Abdullah Hoca’nın bu tercihini anlayabilmek güç doğrusu… Hocanın bu maçta eleştirilecek tek yanı da burası bence.

Abdullah Hoca, rakibini çok iyi analiz etmiş. Karagümrük geçiş hücumunu iyi oynayabilen ve boş alan bulduğunda can yakacak bir takım. Böyle bir takıma karşı, savunmanın kevgir olmaması için orta sahanın güçlü ve diri olması gerekir. Dün akşamki Trabzonspor orta sahası güçlü, diri ve en önemlisi rakibini ısıran, alan vermeyen bir görüntü çizdi. Rakibinden daha fazla mücadele edersen başarı elde edersin, futbolun kuralı bu… Bordo Mavili takımın orta sahası, rakibinden daha fazla koştu daha fazla mücadele etti. Geçiş hücumu çok fazla yemedi. Karagümrük, sete (pasla çıkmak) dönmek zorunda kaldı. Dün akşam Trabzonspor orta sahası topa sahip oldu, rakibini de kendi ceza sahasına yasladı. Hâl böyle olunca ve top da biraz sevince, beş gollü bir galibiyet geldi.

Futbolda dün, asla yoktur. Futbolda elde edilen başarılar, maç bittiğinde sona erer. Her yeni 90 dakika, yeni bir hikâyedir. Her maçta rüştünü ispatlamak zorundadır hem oyuncular hem de teknik direktörler. Düne takılıp avunmak, iflas etmiş insanların avuntusudur. Trabzonspor, önümüzdeki hafta, ligin en büyük şampiyon adaylarından Fenerbahçe’yi konuk edecek kendi evinde. Fenerbahçe, Karagümrük değil. Fenerbahçe hem geçiş oyununu hem de set oyununu çok iyi oynayan, alan daraltan, tecrübeli ayaklara sahip bir takım. Yenilmez bir takım değil ancak “öldü derken, senin cenaze namazını kıldırabilecek” bir takım. Kopya çekmek, yakalanmadığın sürece, iyidir. Kopyayı hazırlarken dersine de çalışırsın çünkü. Trabzonspor’un Fenerbahçe’yi yenebilmesi için kopyaya ihtiyacı var bence. Ancak yakalanmamak kaydıyla… Abdullah Hoca’nın ilk yarıda Saraçoğlu’nda oynanan maçla beraber, Fenerbahçe’nin deplasmanda Nordsjaeland ve Ludagorets maçlarını seyretmesi gerek tüm hafta boyunca. Yazdığım gibi; kopya çekmek yakalanmadığın sürece iyidir.

1974’ün ilk bebeklerinden biri olarak gözlerini açtı, dünyaya. Sınıf öğretmeni olan babasının da katkısıyla, eğitim – öğretim hayatı 1980 yılında, İstanbul Ali Suavi İlkokulu’nda başladı. Sırasıyla, ve hepsi İstanbul’da olmak üzere, Vedide- Baha Pars Ortaokulu ve bir senelik başarısız Şehremini Lisesi macerasının ardından, Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi’nden mezuniyeti ile, bir süreliğine, son buldu. Hayali olan gazetecilik mesleğine, Yeni Günaydın gazetesinde başladı. Ardından, üç farklı yerel radyonun haber koordinatörlüğünü üstlendi. Lise mezuniyetinden sonra kazandığı Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İktisat Bölümünden ayrıldı. 1998-2011 yılları arasında İstanbul Bölgesi Futbol Hakemi olarak, Amatör – Profesyonel maçlara düdük çaldı, bayrak salladı. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü kazandı ve 2019 yılında onur öğrencisi olarak dereceyle mezun oldu. Aynı Üniversitenin, Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesinde Pedagojik Formasyon eğitimini tamamladı. 2017-2020 yılları arasında da Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Bu dönem içerisinde yerel dergi ve gazetelerde yazsa da, 2020 Şubat ayından itibaren, iki yıl boyunca, bölgesel Bursa Haber gazetesinde spor yazarlığı yaptı. Çok kısa bir dönem Trabzon Taka Gazetesi’nde spor yazarlığı yapmasının ardından, Ekim 2022’de Gazete Pencere kadrosuna dâhil oldu.

QOSHE - SEZAR’IN HAKKI SEZAR’A, AVCI’NIN HAKKI AVCI’YA - Uğur Temel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

SEZAR’IN HAKKI SEZAR’A, AVCI’NIN HAKKI AVCI’YA

10 0
10.03.2024

Son Güncellenme Tarihi: Mart 10, 2024 / 07:00

Yazıya bir hak teslimi ile başlayalım. Abdullah Avcı’yı bu satırlarda çok eleştirdiğim oldu. Yeri geldi istifa etmesi gerektiğini savundum, yeri geldi takım kurgusu ve dizilişini hatalı buldum. Ancak dün akşam seyrettiğim Trabzonspor, şampiyon olduğu dönemde seyrettiğim Trabzonspor gibiydi. Bordo Mavili taraftarların görmek istediği, özlediği takım, tam olarak takım. Futbolda her türlü sonucun ve talihsizliğin olduğunu bilirim. Bir takım top oynar ama sonuç alamaz. Çevresi 68 santim ila 70 santim arasında değişen ve ağırlığı 410 gram ile 450 gram arasında olan meşin yuvarlak, yüksekliği 2 metre 44 santimetre, genişliği 7 metre 32 santimetre olan, üç direğin arasından geçmez bir türlü. Ama takım mücadeleyi asla bırakmaz, pes etmez. Yenilse de “helal olsun” dedirttirir taraftarlarına, futbol severlere.

Dün akşam Trabzonsporlu futbolcular mücadeleyi asla bırakmadı, maçı istedi, alan daralttı, pres yaptı. Maçın hemen başında geriye düşmelerine rağmen maçı bırakmadı Bordo Mavili oyuncular. Eminim ki; dün akşam maçı izleyen Trabzonspor camiası, Trabzonspor’dan razıdır. Farklı galibiyetin mimarı sahadaki oyuncular kadar Abdullah Avcı’dır da…

Kalede Uğurcan’ın, forvette Onuachu’nun olmayışı ve geçen hafta deplasmanda alınan mağlubiyet sonrası Trabzonspor’un tekrardan “fetret” devrine girmeyeceğinden emin değildim açıkçası. Hele ki, maçın on birini görünce bu düşüncem iyice alevlendi; ön libero Batista Mendy’i stoperde görünce… Mendy, her ne kadar zaman zaman –eski takımında da- stoper oynasa da asıl yeri oyun kuruculuk. Oyuncu da zaten “bırakın gideyim” tarzında oynuyor. Abdullah........

© Gazete Pencere


Get it on Google Play