Son Güncellenme Tarihi: Şubat 26, 2024 / 07:00

Şubatı sonu artık… Mart ayı; –her ne kadar kazma kürek yaktırsa da- ilkbaharın gelişi, doğanın uyanışına işaret. Eski Türk kültürü ve mitolojisine göre Cemre’ye; İmre (İmere veya Emire) adı verilen doğaüstü bir varlığın neden olduğuna inanılır. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir (havaya – 20 Şubat ). Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir(suya – 27 Şubat). Oradan da yere girer(toprağa- 6 Mart). Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Cemre (Emire); baharın gelişini temsil eder. Hoş; Cemre düştü diye de kış tümden bitmiyor elbette…

Diyeceksiniz ki; “Trabzonspor ile Cemre’nin ne alakası var?” Anlatalım, kalemimizin döndüğünce…

Trabzonspor üst üste üçüncü galibiyetini, Adana Demirspor karşında, aldı. İkinci yarı başladığından beri kötü futbol oynayıp kötü sonuçlar alan bir takım için, galibiyet serisini yakalayabilmek- üstelik iyi oynamadan- sevindirici. Üç maçlık galibiyet serisi, hem takıma moral kazandıracak hem de hedeften (lig üçüncülüğü) kopartmayacak. Galip gelinen üç maça bakıldığında Trabzonspor’un, görece kendinden daha güçsüz ve istikrarsız takımlara karşı kazandığını görüyoruz. Üç maçlık serinin ilk maçı Hatay maçıydı. İkincisi Pendik ve dün de Adana Demirspor maçlarından 9 puan çıkarttı Bordo Mavili takım.

Hatay, geçen yıl yaşanan deprem felaketi sonrasında, maçlarını Mersin’de oynayıp antrenmanlarını Riva’da yapan ve halen istikrarı yakalayamayan bir takım. Kolay deği,l hem psikolojik olarak hem de ekonomi açısından o felaketi kaldırabilmek. Hatay, zaman zaman iyi maçlar çıkarsa da, istikrarsız bir takım. Pendikspor da zaman zaman saman alevi gibi parlayıp, iyi oyun sonrası galibiyetler alabilen ancak bunun devamını getiremeyen bir performans sergiliyor. Adana Demirspor ise, Montella sonrası düşüşüne çözüm bulamadı. Maç içinde direnç gösteriyorlar ama devamlılık yok… Hal böyleyken; Trabzonspor, bu üç sorunlu takıma karşı bir parça ( fazla değil) top oynayınca beş atıp, gol yemeden galip geldi. Değerli futbol severler, kıymetli Trabzonspor taraftarları; skora göre değil sahada oynanan oyuna göre bu satırları yazan, dostunuza inanın lütfen. Ben de isterdim Trabzonspor’un şiir gibi futbol oynamasını. Bordo Mavili takımın son üç haftalık futbolunu, şiirle ilişkilendirmek, ne yazık ki imkânsız.. Bu futbol; bırakın kafiyeleri, redifleri olan dörtlüklere, Orhan Veli’nin başına çektiği “Garip” akımına bile benzemiyor. Eğri oturup doğruyu yazalım; bu futbol şimdilik sadece düz yazıya giriş…

Trabzonspor’un ve dolayısıyla Abdullah Avcı’nın kader haftaları yeni başlıyor aslında. Ligin bitimine 11 hafta kala Bordo Mavili takımın sadece dört maçı bir nebze rahat maç.( Sivas,Kayseri, Samsun, Başakşehir.) Geride kalan altı maç, düşme potası içinde olan takımlarla. ( Alanya, Karagümrük, Konya, Kayseri, Gaziantep, İstanbul, Ankaragücü.) Şampiyonluk mücadelesi veren Fenerbahçe maçı da, işin çabası. Türkiye Kupası’nda Başakşehir’e karşı çeyrek final karşılaşması var ki; Trabzonspor’u kalan hedefi kupayı kazanmak. Ne kimseye düşmanım ne de kimseyi karalamaya çabalıyorum. Sadece gerçekçiyim, Pollyanna’cılık oynamıyorum. Bu maçlardan en az kayıpla çıkmak ve Türkiye Kupası’nda tur atlayabilmek için Trabzonspor’un oyununu çok çok çok üst seviyelere çıkartması gerekiyor. Son üç maça bakınca, Bordo Mavili takımın oynadığı futbolda elbette ileriye gidiş var. Ancak bu gidiş, Karadeniz’in azgın dalgaları gibi değil… Aksine imbat rüzgarında çok hafif şekilde kıyıya vuran dalgalar gibi… Rüzgâr poyraza döner, deniz patlar mı? Olmayacak bir şey değil bu. Ama o dip dalganın oluşması için de çok çalışmaya ihtiyaç var.

Bu satırların yazarı, yarım asırı bir parça geçen yaşamında birçok kez yalancı bahar gördü ve bir çiçekle baharın gelmeyeceğini de biliyor. Her ne kadar Cemreler sırayla düşse de, hava çok güzel olsa da, çiçekler tomurcuk verse de, henüz kış bitmedi. Eski takvime göre Mart dokuz’una (21 Mart’a) da çok var daha. Mart kazma kürek yaktırır, kimse unutmasın bunu. Üç maçta kazanılan dokuz puan, umarım yanılırımda, yalancı bahar gibi, yanıltmaz Trabzon’u.

1974’ün ilk bebeklerinden biri olarak gözlerini açtı, dünyaya. Sınıf öğretmeni olan babasının da katkısıyla, eğitim – öğretim hayatı 1980 yılında, İstanbul Ali Suavi İlkokulu’nda başladı. Sırasıyla, ve hepsi İstanbul’da olmak üzere, Vedide- Baha Pars Ortaokulu ve bir senelik başarısız Şehremini Lisesi macerasının ardından, Sultanahmet Endüstri Meslek Lisesi’nden mezuniyeti ile, bir süreliğine, son buldu. Hayali olan gazetecilik mesleğine, Yeni Günaydın gazetesinde başladı. Ardından, üç farklı yerel radyonun haber koordinatörlüğünü üstlendi. Lise mezuniyetinden sonra kazandığı Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İktisat Bölümünden ayrıldı. 1998-2011 yılları arasında İstanbul Bölgesi Futbol Hakemi olarak, Amatör – Profesyonel maçlara düdük çaldı, bayrak salladı. 2015 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü kazandı ve 2019 yılında onur öğrencisi olarak dereceyle mezun oldu. Aynı Üniversitenin, Hasan Âli Yücel Eğitim Fakültesinde Pedagojik Formasyon eğitimini tamamladı. 2017-2020 yılları arasında da Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Bu dönem içerisinde yerel dergi ve gazetelerde yazsa da, 2020 Şubat ayından itibaren, iki yıl boyunca, bölgesel Bursa Haber gazetesinde spor yazarlığı yaptı. Çok kısa bir dönem Trabzon Taka Gazetesi’nde spor yazarlığı yapmasının ardından, Ekim 2022’de Gazete Pencere kadrosuna dâhil oldu.

QOSHE - Cemre - Uğur Temel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Cemre

8 0
26.02.2024

Son Güncellenme Tarihi: Şubat 26, 2024 / 07:00

Şubatı sonu artık… Mart ayı; –her ne kadar kazma kürek yaktırsa da- ilkbaharın gelişi, doğanın uyanışına işaret. Eski Türk kültürü ve mitolojisine göre Cemre’ye; İmre (İmere veya Emire) adı verilen doğaüstü bir varlığın neden olduğuna inanılır. İlkbaharda görünüp titrek ışıklar saçarak göğe yükselir (havaya – 20 Şubat ). Sonra buzların üzerine düşerek onları eritir(suya – 27 Şubat). Oradan da yere girer(toprağa- 6 Mart). Bundan sonra ısınmış topraktan buhar yükselir. Cemre (Emire); baharın gelişini temsil eder. Hoş; Cemre düştü diye de kış tümden bitmiyor elbette…

Diyeceksiniz ki; “Trabzonspor ile Cemre’nin ne alakası var?” Anlatalım, kalemimizin döndüğünce…

Trabzonspor üst üste üçüncü galibiyetini, Adana Demirspor karşında, aldı. İkinci yarı başladığından beri kötü futbol oynayıp kötü sonuçlar alan bir takım için, galibiyet serisini yakalayabilmek- üstelik iyi oynamadan- sevindirici. Üç maçlık galibiyet serisi, hem takıma moral kazandıracak hem de hedeften (lig üçüncülüğü) kopartmayacak. Galip gelinen üç maça bakıldığında Trabzonspor’un, görece kendinden daha güçsüz ve istikrarsız takımlara karşı kazandığını görüyoruz. Üç maçlık serinin ilk maçı Hatay maçıydı. İkincisi Pendik ve dün de Adana Demirspor maçlarından 9 puan çıkarttı Bordo Mavili takım.

Hatay, geçen yıl yaşanan deprem felaketi sonrasında, maçlarını Mersin’de oynayıp antrenmanlarını Riva’da yapan ve halen istikrarı yakalayamayan bir takım. Kolay deği,l hem psikolojik olarak hem de ekonomi açısından o felaketi kaldırabilmek. Hatay, zaman zaman iyi maçlar çıkarsa da, istikrarsız bir takım. Pendikspor da zaman zaman saman alevi gibi parlayıp, iyi oyun sonrası galibiyetler alabilen ancak bunun devamını getiremeyen bir performans sergiliyor. Adana Demirspor ise, Montella sonrası düşüşüne........

© Gazete Pencere


Get it on Google Play