SORUMLULUKTAN KAÇMAK
Dönem edebiyatlarını anlattığımız için biz edebiyatçılar şunu çok iyi biliriz “Ömrünüzü içine sığdırdığınız, tanıklığını yaptığınız tarihin bir parçasısınızdır.” Tarih dediğimiz şey anların uç uca eklenmesinden başka bir şey değildir biraz daha yukarıdan baktığımızda. Tarihe tanıklık etmek aynı zamanda onun bir halkası olmaktır. Bunu kabullendiğimizde ise büyük bir sorumluluk altına girdiğimizden midir nedir gözlerimizi kapatırız bu gerçeğe. Var olma sorumluluğu, akıp giden zamanın ruhunu anlama sorumluluğu ve hatta belki de zaman zaman olaylara müdahale etme sorumluluğu…Bizler sorunsuz, suya sabuna dokunmadan tüketilen bir ömür isteriz. “İnsan olarak buradaysam, bir şeyler yapmak, etkili olmak zorundayım.” diye düşünmeyi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz.
Bu kadar değerli olan zaman bizlere acaba televizyonun başında magazin programlarını izlemek veya dost akrabanın dedikodularına iştirak edebilmek için mi verildi? Düşünmeyiz, düşünmemek için elimizden geleni yaparız. “Bir şeyler yapmak zorundayım.” düşüncesi başımızı belaya sokar, biz de bunun bedelini ödemek istemeyiz. Kendi hedefimiz doğrultusunda koşulları sürükleyen değil de başkaları tarafından onların amaçları uğruna sürüklenen olmayı yeğleriz.
Ve perde…Kaderin çarklarını bizim aleyhimize çeviren........
© Gazete Gerçek
visit website