'BEN, SEN, O, BİZ, SİZ, ONLAR'
“Biz” dedik mi “onlar” demek çok kolaylaşıyor. “Ben” deyince de karşındaki birdenbire “sen” oluyor, araya dikenli teller çekilebiliyor. İnsanı hayvanlardan ayıran en önemli özellik konuşabilmesi; ama bazen konuştukça batıyoruz. İfade-i meram edelim derken devirmediğimiz çam kalmıyor, üstelik sıradan basit durumları dile getirirken. İş şu noktaya kilitleniyor: İnce eleyip sık dokumaya gerek duymadan duygularımızı hunharca karşımızdaki insanın üzerine saldığımızda sözcükler de birer silah halini alıyor ve “dannn!” diye muhatabımız iki kaşının arasından veya tam kalbinden vurulabiliyor.
Hayata tutunabilmek ve özvarlığımızı koruyabilmek için can suyu olarak kullandığımız duygularımızı sözcüklere aktaralım derken, yerli yersiz kullanımlarla başkalarının köklerini kurutabiliyoruz ne yazık ki. Nasıl bir iştahsa peş peşe geliyor, bazen de farkına varsak bile durduramıyoruz. Özellikle de bir tanesi var ki her ağzımızdan çıktığında dinleyenin kafasına çekiç gibi iniyor: “ben”, “ben”, “ben” …Konuşmamızın içinde çok fazla kullandığımızda dinleyicimizin önce esnediğini sonra da dudaklarının çaresizce susmamızı bekler gibi sağa veya sola kıvrıldığını görüyoruz. Hissiyatını yüzünden okuyabilir yahut tahmin yürütebiliriz: “Ne kadar bencilsin.” Dikkat etmezsek her sözcük kurulmuş saatli bombadır. Çok kullandığımız en bildik kelimeler tahmin bile edemeyeceğimiz........
© Gazete Gerçek
visit website