menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Toprağın kalbi

9 0
19.12.2025

Çukurova'nın verimli ve bereketli toprakları; sadece bir coğrafya değildir. Dünyanın sesine ses, rengine renk, nefesine nefes, ahengine ahenk katan kadim bir destandır. Bu toprakların cömertliği; üzerinde soluk alıp veren rengi, dili, dini ne olursa olsun her bir insana cömertliği, mertliği ve yiğitliği nakış nakış işlemiştir. Yerli ve mukim olanlar bu terbiyeden bir şekilde geçmişlerdir.

Orta Torosların heybetli şelalelerinin bitmeksizin süren şölenleri ve sanatın gökkuşağı, Çukurova’yı boydan boya sulayan Seyhan Irmağı'dır. Çukurova bereketin adıdır. Toros Dağları'nın asil ve seyirlik halini yansıtan bir ayna gibi; köylerden kasabalara, dağlardan derelere ve iklimlerden iklimlere süzülürken, ardında bıraktığı eleğimsağmalarla rengârenk bir miras bırakır. O suyun ve toprağın ruhu; şiiri, romanı, sanatı, resmi, tiyatroyu, sinemayı, şarkıları ve türküleri besler ve büyütür. Gök kubbeyi kucaklarcasına yükseldiğini size hissettirir.

Çukurova bunlarla sınırlı değildir elbette. Kadim kültürün ve medeniyet mirasımızın da önemli soy ağacının parlayan yıldızıdır. Taş Köprüsü'yle Kale Kapısı, Adana Ulu Camii ve Şadırvanı (Külliyesi) başlı başına ilmin ve hikmetin merkezidir. Ramazanoğlu Beyliği ile Selçuklu'nun ortak soluğu ve Osmanlı Cihan Devleti'nin nefesiyle can bulan, son bir hamle ile Cumhuriyetin yeni bir anlayışla renklendirdiği Büyük Saat'ten Küçük Saat'e yolculuğu Melek Girmez’le sanki bir nokta konulmuş gibidir. Burada bir nokta mı yoksa iki nokta üst üste midir sorusu elbette elzemdir. Öyle olsa ve görülse de tarihin nabzının attığı bu kutlu topraklar batıya doğru Tarsus’ta Jüstinyen’le Kleopatra’ya ulaşınca bir şahmeran resmi avuçlarınızda beliriverir. Oysa Ashab-ı Kehf nice asırlara meydan okuyarak sizleri kucaklar. Doğuya ilerlerken birdenbire bir Misis Irmağı sizi selamlarken Kıble istikametinde Antakya’nın unutulmaz, ağır Tanrı misafirleri sizleri sofralarına misafir eder ve “bir adam şehrin öbür yanından koşarak halkını uyandırmaya gelir”. Geçmiş, tarih, yol nice sessiz ve derin öyküler barındırır.

Çocukluk ve gençlik yıllarımda Remzi Oğuz Arık, Abidin Dino, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Recep Bilginer bu yolculuklarda bize eşlik etseler de şimdilerde Adana'nın güldüren kalemi Muzaffer İzgü yanımızdan ayrılmaz oldu. Bu iyi bir şey. Merak edilecek bir şey yok. Şairler, kalem erbapları elbette birbirlerini tanırlar. Ne kıskanmaya ne de ötede durmalarını beklemek pek hoş karşılanmaz.........

© Gazete Damga