Sosyal bir varlık olan insan, her daim konuşmaya ve meramını anlatacak birilerine ihtiyaç duyar. Eskilerin “musahabe” dedikleri söyleşi; eş dost ve akrabaların hoşça vakit geçirmek, birbirlerinin dertleriyle hemhal olmak maksadıyla yaptıkları görüş alışverişidir. Aynı zamanda gazete ve dergi yazısıdır söyleşi.

İletişim araçlarının günümüzdeki kadar gelişmediği dönemlerde söyleşi, radyonun vazgeçilmez programlarından biriydi. Öyle ki bir nesil; radyo programlarındaki söyleşilerle bilgi dağarcıklarını genişletmişler, kültür altyapılarının bir bölümünü bu programlar sayesinde oluşturmuşlardır.

Peki, sohbetin temel yapısı nasıl olmalıdır? Bir sohbetin olmazsa olmazları nelerdir? Sohbet ortamının adabımuaşereti nasıl olmalıdır? Yukarıdaki sorulara verilecek yanıtlar, sohbetin ana çerçevesini oluşturacaktır.

Verimli bir söyleşiden insanlar muhakkak surette bir şeyler öğrenmelidir. Şayet söyleşi sonucunda kelime hazinene yeni şeyler eklenmemişse, olaylara farklı zaviyelerden bakmayı öğrenmemişsen, yeni dünyalar keşfetmemiş ve yeni ufuklara yelken açmamışsan o söyleşi senin ve herkes için lafügüzaftan öteye geçemez. Sözün kıymetiharbiyesi karşıdakini bilgilendirmesiyle ölçülür. Bundan mütevellit sohbet edeceğimiz kişileri iyi seçmeli, bilgili ve donanımlı şahsiyetlerle sohbet etmeyi tercih etmeliyiz.

Bilenle bilmeyen bir olamayacağı için bilenlerle yapılan hasbihâlin değeri bir başkadır. Âlimlerin sohbetinden bazen en ciddi eğitimlerden daha fazla kazanım elde ederiz. Toplum olarak okumayı çok fazla sevmiyoruz belki bu açığımızı faydalı söyleşiler sayesinde giderebiliriz. Zannımca bilgi birikimimizin kahir ekseriyetini dinlediklerimiz oluşturuyor. Bu nedenle vaktimizi kimlerle geçirdiğimiz de bu durumda son derece önemli bir hâl alıyor. “Âlimle sohbet et, alırsın mertebe cahille sohbet etme dönersin merkebe!” diye boşuna söylememiş duayenlerimiz.

Sohbetin olmazsa olmazlarından biri de dinleme erdemine sahip olmaktır. Mecliste kelamı dinlemeyi bilmeliyiz. Söyleşilerimizde konuşmaktansa dinlemeyi yeğ tutmalıyız.

Darıdünyada insan, her daim aynı haletiruhiye içinde olamaz. Bu durum insanın fıtratı gereğidir. İnsan her durumda hislerini biriyle paylaşma isteği duyar. Bazen sevinçlerini bazen hüzünlerini… Kimi zaman da sadece vakit geçirmek maksadıyla sohbet ederiz, böyle bir söyleşide de garipsenecek bir durum yoktur.

“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane.” sözünde dile getirildiği gibi insan gönlü muhabbete açtır, insan gönlünün doyurulması gerekir. Bir Türk kahvesi eşliğinde yapılan sohbetin tadına doyum olmaz. Dostla içilen bir bardak çayla yapılan muhabbetin verdiği hazzı hiç yerde bulamazsın. Şairin dediği gibi: “Geleydin bir çay içimi, sen çay dökerdin ben içimi.”

İnsanın gönlü, kimi zaman bir umman gibidir; namütenahidir, gönlünde her düşünceye ve her zorluğa yer vardır. Kimi zaman ise bir fanusun içinde sıkışıp kalmıştır, etrafındaki bu kasvet çemberini yıkıp çıkamaz. İşte tam da bu durumda sohbet onun derdinin dermanıdır. Yaren ile yapılacak tatlı bir söyleşi, gam duvarlarını temelinden yıkıp insanı aydınlığa çıkaracaktır. Zira insan gönlü daraldığı zaman insanın hayata bakışı ve hayatı algılayışı tamamen değişmektedir. Şair Nev’i’ şöyle diyor:

Bela dildendir ol dildar elinden dadımız yoktur

Gönüldendir şikâyet başkasından feryadımız yoktur (Bela bizim gönlümüzdendir, o sevgili elinden şikâyetimiz yoktur. Bizim şikâyetimiz sadece gönlümüzdendir, başka kimseden şikâyetçi değiliz.)

İletişim çağının zirvesini yaşadığımız bu dönemde çoğumuz sanal âleme hapsolup kalmışız. Gerçek hayattan kopuk yapılan sohbetlerin de aslında fazla bir değer taşımadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Yüz yüze yapılan muhabbetin lezzetini hiçbir yerde bulamayacağımız da aşikâr.

Söyleşinin can alıcı noktası sözdür. Sözün tesiri ve gücü yerinde ve zamanında söylenmesiyle ölçülür. Sözün de kısası makbuldür. Sözü söyleyenin belagat ve fesahat sahibi olması lazım ki sohbetin derinliği ve etkisi artsın. Fazladan izahat lisanen kabahattir.

Yazımıza Yunus’un şiiri ile nihayet verelim:

Söz ola kese savaşı söz ola kestire başı

Söz ola ağılı aşı bal ile yağ ede bir söz

QOSHE - Söyleşi - Mustafa Yıldırım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Söyleşi

10 0
26.03.2024

Sosyal bir varlık olan insan, her daim konuşmaya ve meramını anlatacak birilerine ihtiyaç duyar. Eskilerin “musahabe” dedikleri söyleşi; eş dost ve akrabaların hoşça vakit geçirmek, birbirlerinin dertleriyle hemhal olmak maksadıyla yaptıkları görüş alışverişidir. Aynı zamanda gazete ve dergi yazısıdır söyleşi.

İletişim araçlarının günümüzdeki kadar gelişmediği dönemlerde söyleşi, radyonun vazgeçilmez programlarından biriydi. Öyle ki bir nesil; radyo programlarındaki söyleşilerle bilgi dağarcıklarını genişletmişler, kültür altyapılarının bir bölümünü bu programlar sayesinde oluşturmuşlardır.

Peki, sohbetin temel yapısı nasıl olmalıdır? Bir sohbetin olmazsa olmazları nelerdir? Sohbet ortamının adabımuaşereti nasıl olmalıdır? Yukarıdaki sorulara verilecek yanıtlar, sohbetin ana çerçevesini oluşturacaktır.

Verimli bir söyleşiden insanlar muhakkak surette bir şeyler öğrenmelidir. Şayet söyleşi sonucunda kelime hazinene yeni şeyler eklenmemişse, olaylara farklı zaviyelerden bakmayı öğrenmemişsen, yeni dünyalar keşfetmemiş ve yeni ufuklara yelken açmamışsan o söyleşi senin ve herkes için lafügüzaftan öteye geçemez. Sözün kıymetiharbiyesi karşıdakini bilgilendirmesiyle ölçülür. Bundan mütevellit sohbet edeceğimiz kişileri iyi seçmeli, bilgili ve donanımlı şahsiyetlerle sohbet etmeyi tercih etmeliyiz.

Bilenle bilmeyen bir olamayacağı için bilenlerle........

© Fırat Gazetesi


Get it on Google Play