Mutlu olmak, bunun elinizde olduğunu anlayıp hangi bakış açısını seçmeye karar vereceğinizden geçer.

Sonja Lyubomirsky

Geçtiğimiz hafta Lyubomirsky’nin kitabına ve mutlu olma reçetelerine değinmiştim. Mutluluğa giden yolu seçimlerimiz ve tutumlarımızın belirlediğinden, mutlu olabilme halinin iç dünyamızla da oldukça ilişkili olduğundan bahsetmiştim. Sonja Lyubomirsky’nin, “Nasıl Mutlu Olunur” kitabında yer alan 12 mutluluk reçetesinden geçen hafta ikisine yer vermiştim. Bunlar minnettarlık ve sosyal ilişkilerdi. Bu haftaki yazımda da benim için önemli olan iki mutluluk reçetesine daha yer vermek istiyorum.

İlki; Hedef Koymak!

Mutlu insanlara baktığınızda geleceğe yönelik hedefi olan insanlar olduğunu görürsünüz. Hedefler belirlemek bizi daha anlamlı bir hayat yaşadığımıza ikna eder. Hedefleri olan insanlar aslında hayatın gerçek tadına varan insanlardır. Amaçsız kalmak insanı boşlukta bırakır ve mutsuzluğun da baş sebeplerinden biridir diyebiliriz. Sizi tatmin edici farklı birçok alan için de hedefler belirleyebilirsiniz. Şu kadar zaman sonra şu şehirde ya da şu ülkede yaşamalıyım gibi. İşiniz, akademik kariyeriniz ile ilgili veya kendinizi geliştirmek adına da bazı hedefler belirleyebilirsiniz. Önemli olan bu hayatta ne yapmak istediğiniz ve sizi neyin daha çok mutlu edeceğine karar vermeniz. Her ne alanda olursa olsun, hedeflerimizi uygularken karşımıza mutlaka engeller çıkacaktır. Bu tarz durumlarda ümitsizliğe düşmek kolay olandır. Hedefimizi tutku haline getirmeyi başarabilirsek mücadeleyi çabucak bırakmayız. Tutku haline gelmiş bir hedefin karşısında pek az şey sizi yarı yolda bırakabilir. Bazen şartları değiştirmek imkânsızdır. Şartları değiştiremeyeceğimiz durumlarda, kendimizi var olan şartlara uyarlayabilmeliyiz. Hedefi değiştirmek yerine onu daha gerçekleştirebilir hale getirmek daha iyi bir seçenek olabilir. Belirlediğimiz hedefler doğrultusunda, yapmamız gerekenleri aylara, haftalara ve günlere indirgemekte önemli. Bu durum beraberinde daha planlı ve programlı bir hayatı getirir. Hayalleri, hedefleri ve planları olan insanlar başkalarının hayatları ile de pek ilgili olmazlar. Burada başka hayatlardan kastım, topluma kör, sağır olmak değil elbette. Hedefi olan insanlar başka insanların özel hayatlarına kafa yormazlar. Çünkü başka hayatlara kafa yoracak vakitleri yoktur. Kendi hayatlarındaki planlılık hali onları tatmin eder ve doyum noktasına zaten ulaştırır. Aslında hedefe ulaşmaktan daha önemli olan bir şey varsa oda o hedef yolunda ilerlemektir. Mutluluk aslında o yolda olmakla başlar ve belirlediğiniz hedefe ulaştığınızda da kaçınılmaz olur.

İkinci reçetemiz ise; Affetmek!

Bazen hiç hak etmediğimiz şeyler yaşayabiliriz. Bunun sorumlusu da bazı insanlar olabilir. Size haksızlık etmiş hatta hayatınızın seyrini değiştirmiş dahi olabilirler. Bu tarz durumlarda kin, nefret, intikam gibi duyguları geliştirmeye meyilli olabiliriz. En iyi ihtimalle o insanları hayatımıza hiç girmemiş kabul edip, yok sayabiliriz. Fakat bu tarz davranışlar geliştirmemizin kimseye bir faydası olmaz. En büyük kötülüğü de kendimize yapmış oluruz. Kendimizi kötücül duygularla besleyerek ruh dünyamıza siyah noktalar bırakıyoruz. Bu siyah noktalar büyüdükçe büyüyor ve iç dünyamızı karartıyor ve bizler mutsuz insanlara dönüşüyoruz. Bize kötülüğü dokunan insanları tüm kalbimizle gerçekten affetmeyi denemeliyiz. Bu durum, o insana şans vermek ya da o kişiye tolerans göstermek olarak algılanmamalı. İçimizde o insana karşı hissettiğimiz kin, nefret, öç alma gibi duyguları öldürdüğümüz anda aslında iyileşmeye başlıyoruz. Lyubomirsky ne diyor; “Eski öfkelere ve acılara döndüğünüzü fark ettikçe kendinize affetmeyi hatırlatın, bunu bir alışkanlığa çevirin.”

Zaman içerisinde empati kurarak o insanı anlamak ve iyi duygular geliştirmekte güzel bir seçenek olabilir. Bunu yapmanın en kolay yollarından biride hatalarınız karşısında sizi affeden insanları düşünmek olabilir. Affedildiğinizde ne hissettiniz? Sizi affeden insan için neler düşündünüz? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Affetmek ve bağışlamak insani olduğu kadar çokta yüce duygulardır. Bunlara namzet bir ruh elbette ki kendini daha huzurlu ve daha mutlu hissedecektir. Kemal Sayar hocanın bu noktada şu sözünü anımsarım; “Affetmek geçmişi değiştirmez ama geleceği genişletir. Geçmişin parmaklıklarının ardına takılıp kalmak yerine geleceğe hamle etmeni sağlar..."

Geçtiğimiz haftaki yazım ile beraber 4 mutluluk reçetesinden bahsetmiş oldum.

Lyubomirsky’nin de söylediği gibi;

“Bugün mutlu değilseniz, olayları kendi kontrolünüz altına alıp harekete geçmediğiniz sürece yarın da mutlu olamayacaksınız.” Olayları kendi kontrolümüz altına almak için mutluluk reçetelerinden birini uygulamaya koyabiliriz. Siz olsanız hangisini uygulamaya koyardınız?

Ve son olarak şunu eklemek isterim; hayatınızı güzel duygulara açın. Erdemli, büyüleyici ve etkileyici olan hiç bir şeyden yüzünüzü çevirmeyin. Hedefler koyabilmeniz ve affedebilmeniz dileğiyle...

QOSHE - Mutluluğun Sırrı 2 - Ayşe Hopal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mutluluğun Sırrı 2

9 0
14.02.2024

Mutlu olmak, bunun elinizde olduğunu anlayıp hangi bakış açısını seçmeye karar vereceğinizden geçer.

Sonja Lyubomirsky

Geçtiğimiz hafta Lyubomirsky’nin kitabına ve mutlu olma reçetelerine değinmiştim. Mutluluğa giden yolu seçimlerimiz ve tutumlarımızın belirlediğinden, mutlu olabilme halinin iç dünyamızla da oldukça ilişkili olduğundan bahsetmiştim. Sonja Lyubomirsky’nin, “Nasıl Mutlu Olunur” kitabında yer alan 12 mutluluk reçetesinden geçen hafta ikisine yer vermiştim. Bunlar minnettarlık ve sosyal ilişkilerdi. Bu haftaki yazımda da benim için önemli olan iki mutluluk reçetesine daha yer vermek istiyorum.

İlki; Hedef Koymak!

Mutlu insanlara baktığınızda geleceğe yönelik hedefi olan insanlar olduğunu görürsünüz. Hedefler belirlemek bizi daha anlamlı bir hayat yaşadığımıza ikna eder. Hedefleri olan insanlar aslında hayatın gerçek tadına varan insanlardır. Amaçsız kalmak insanı boşlukta bırakır ve mutsuzluğun da baş sebeplerinden biridir diyebiliriz. Sizi tatmin edici farklı birçok alan için de hedefler belirleyebilirsiniz. Şu kadar zaman sonra şu şehirde ya da şu ülkede yaşamalıyım gibi. İşiniz, akademik kariyeriniz ile ilgili veya kendinizi geliştirmek adına da bazı hedefler belirleyebilirsiniz. Önemli olan bu hayatta ne yapmak istediğiniz ve sizi neyin daha çok mutlu edeceğine karar vermeniz. Her ne alanda olursa olsun, hedeflerimizi uygularken karşımıza mutlaka engeller çıkacaktır. Bu tarz durumlarda ümitsizliğe düşmek kolay olandır. Hedefimizi tutku haline getirmeyi başarabilirsek mücadeleyi çabucak bırakmayız. Tutku haline gelmiş bir hedefin karşısında pek az şey sizi yarı yolda bırakabilir. Bazen şartları değiştirmek........

© Fırat Gazetesi


Get it on Google Play