Ana başa taç imiş

Her derde ilâç imiş

Bir evlât pîr olsa da

Anaya muhtaç imiş

Yunus Emre

Üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:

Bir: Kelimeler.

İki: Aşk.

Üç: Annelik duygusu.

Kelimeleri Âdem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı.

Ama aşk çok ağırdı.

İkisinin de, aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldırmayınca, bölüştüler yükü. Yarısını Âdem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı.

O gün bu gün yeryüzü kelimeleri yetersiz, aşk bu dünyada kusurlu.

Annelik duygusu?

Havva'nın cennet duygusu.

Gönül evinde, kadın bedeninde, tastamam duruyordu.

Lâ: Sonsuzluk Hecesi- Nazan Bekiroğlu

Annelerimiz dünya üzerindeki en kıymetli varlıklarımız. Tarifsiz duygularımızın, özlemlerimizin, en zor anlarımızın yareni annelerimiz. Şu hayatta en çok annesini erken yaşta kaybedenlere, annesini hiç tanımamış insanlara üzülürüm. Çünkü annesizlik bana hep yurtsuz kalmak gibi gelir. Her şey hayatında yerli yerinde olsa da annesiz olmak insanı eksik ve yarım bırakır. Çünkü Allah yaratırken; annenin yerini doldurabilecek, ona eşdeğer, ona muadil hiç kimseyi yaratmamıştır?

Hep klasik söylene gelen o söz maalesef beni de ifade ediyor. Ben de annemin gerçek değerini, kıymetini ve emeğini anne olduktan sonra daha iyi anladım. Bir cana dokuz ay yarenlik etmek, tüm zorluklarıyla onu dünyaya getirmek ve ömrün boyunca bu sorumluluğu taşımak çok kıymetli ve zorlu bir süreç ve anne çocuk arasında kurulan bağ da dünya üzerindeki en özel, en ulvi bağ olsa gerek. "Cennet bileti kazanmak" ise gecesini gündüzüne katan, insanlığa hayırlı bir evlat yetiştirmek için çabalayan, ahlâkını satır satır yazmaya, ruhunu ince ince işlemeye adayan, sevgisini, sabrını, fedakârlığını sınırsızca sunan bir Annenin hakkı olsa gerek.

“Bana, okuduğum kitapların en güzelinin hangisi olduğunu sorarsanız söyleyeyim: Annemdir.”

diyen Abraham Lincoln’un da dediği gibi benim kitabımda sensin annem. Herkesin annesi muhakkak kendisi için özeldir. Benim annemin de bendeki yeri çok ayrıdır. Annem için kullanacağım kelimeler hep yetersiz kalır. Küçük bir çocukken biraz hasta olduğumu söylesem, gözlerine hemen bir bulut yerleşirdi. Aklında hemen en kötü senaryoları çizdiğini bilirdim. Hastalandığımda sabaha kadar gözünü kırpmadan bekler, en zor anlarım da destek olur, tüm kaprislerimi çeker, elimi sıcak sudan soğuğa sokmaz, beni hiç üzmezdi. Yaşım kaç olursa olsun bilirim ki ona ne zaman ihtiyaç duysam, koşup gelir ve yanımda olur. Balzac; Vadideki Zambak kitabında şu ifadelere yer verir;

“Sadece annelik vasıfları öne çıkan kadınlar hayata zevklerinden ziyade fedakârlıklarıyla bağlanmaz mı?” der.

Annemin ve annelerimizin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz.

Annem, ailesi tarafından okutulmadığından sanırım eğitime, kitaplara çok önem verirdi. Kendi çabasıyla kendini yetiştirmişti. Kitap ve gazete okumayı çok severdi. Annemin eğitime ve öğrenmeye olan bu merakı üzerimize de büyük bir sorumluluk yükledi. Kalktığım sofrayı dahi toplamadığım çok olmuştur. Çünkü arkamda hep annem vardı. Her daim şu sözleri ifade etmekten geri durmazdı. “Siz sadece okuyun, çalışın bu işleri ben hal ederim.” derdi. Dört kızı olmasına rağmen her zaman ev işlerini tek başına yüklenirdi. Bu yazdıklarımı, o dönem elbette fark etmiyordum. Belirli bir yaşa ve olgunluğa ulaşıpta bende anne olunca, geçmiş yaşantılarım özellikle annemin davranışları üzerine düşünme fırsatım çok oldu. Annemin fedakârlığını ve yaptıklarını görmemem, anlamamam mümkün değil. O sebeple şu an diyebiliyorum ki, emeklerin ve fedakârlığın bence karşılık buldu, canım annem. Okuyamadığın okullar, başarılar hep bizim oldu. Belki de bizimle beraber senin de oldu. Ömrüm yettiğince başını hep dik tutacağın, gururlanacağın çocuklar olabilmek ümidiyle.

Her anne, çocuk sahibi olabilir fakat herkes anne olamaz. Üreme ve annelik, çok farklı iki şeydir. Biri biyolojik bir beceridir diğeri ise gerçek bir sanattır. Bu sebeple, “Vicdanlı yüreklere anne olmayı nasip et Allah’ım!” demeden de geçemeyeceğim.

Başta canım annem olmak üzere, anneliği ruhunda hisseden, bir cana annelik eden, evlatlarına kol kanat geren fedakâr, vefakâr ve cefakâr tüm annelerimizin bu özel günü kutlu olsun.

QOSHE - Anne - Ayşe Hopal
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anne

18 0
08.05.2024

Ana başa taç imiş

Her derde ilâç imiş

Bir evlât pîr olsa da

Anaya muhtaç imiş

Yunus Emre

Üç şey seçtiler cennetten çıkarmak için:

Bir: Kelimeler.

İki: Aşk.

Üç: Annelik duygusu.

Kelimeleri Âdem yanına aldı, annelik duygusunu taşımak Havva'ya kaldı.

Ama aşk çok ağırdı.

İkisinin de, aşkı tek başına taşıması mümkün olmayınca, ikisinin zembili de aşkı bir başına kaldırmayınca, bölüştüler yükü. Yarısını Âdem sırtlandı, aşkın yarısı Havva'ya kaldı.

O gün bu gün yeryüzü kelimeleri yetersiz, aşk bu dünyada kusurlu.

Annelik duygusu?

Havva'nın cennet duygusu.

Gönül evinde, kadın bedeninde, tastamam duruyordu.

Lâ: Sonsuzluk Hecesi- Nazan Bekiroğlu

Annelerimiz dünya üzerindeki en kıymetli varlıklarımız. Tarifsiz duygularımızın, özlemlerimizin, en zor anlarımızın yareni annelerimiz. Şu hayatta en çok annesini erken yaşta kaybedenlere, annesini hiç tanımamış insanlara üzülürüm. Çünkü annesizlik bana hep yurtsuz kalmak gibi gelir. Her şey hayatında yerli yerinde olsa da annesiz olmak insanı eksik ve yarım bırakır. Çünkü Allah yaratırken; annenin yerini doldurabilecek, ona eşdeğer, ona muadil hiç kimseyi yaratmamıştır?

Hep klasik söylene gelen o söz maalesef beni de ifade ediyor. Ben de annemin gerçek değerini, kıymetini ve emeğini anne olduktan sonra daha iyi anladım. Bir cana dokuz ay yarenlik etmek, tüm zorluklarıyla........

© Fırat Gazetesi


Get it on Google Play