İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları altıncı ayında büyük bir felaket ve yıkıma sebep olurken Batılı hükûmetlerin eylemsizliği dikkat çekiyor. Batılı hükûmetlerin Çin’in Uygur Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerine karşı yaklaşımının, Filistin-İsrail meselesine kıyasla taban tabana zıt olmasını nasıl okumalıyız? Georgetown Üniversitesi’nde öğretim üyesi, Asya ve dünya tarihi uzmanı, sinolog Prof. James Millward ve yine Georgetown Üniversitesi Orta Doğu ve İslam siyaset düşüncesi alanında öğretim üyesi Doç. Dr. Nader Hashemi Democracy for the Arab World Now (DAWN) için kaleme aldıkları yazıda iki bölgede yaşanan gelişmeler karşısında hükûmetlerin aldığı tutumun nasıl bir samimiyet testine dönüştüğünü ele alıyor. Yazıdan öne çıkan bazı bölümleri aktarıyoruz:

“Uluslararası Adalet Divanı Ocak ayının son günlerinde İsrail’in Gazze’de soykırım yaptığına dair makul seviyede bir risk olduğuna hükmettiği ilk kararını açıkladı. Bu karardan günler önce ise Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Çin’in insan hakları siciline ilişkin “Evrensel Periyodik Gözden Geçirme” mekanizması gereğince bir oturum gerçekleştirdi. Oturumda üzerinde durulan en önemli konu Çin’in, Donald Trump ve Joe Biden dönemi Amerikan hükûmetleri de dâhil olmak üzere, pek çok hükûmetin resmen soykırım olarak nitelendirdiği, Sinjiang (Uygur) bölgesindeki Uygurlara ve diğer Türki azınlıklara yönelik kötü muamelesi oldu. Yayımlanması uzun süredir beklenen, nihayet 2022 yılında görevinden ayrılmasının hemen öncesinde BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet tarafından açıklanan bir rapor[1], Çin’in Uygur bölgesinde bir milyondan fazla insanı “keyfî ve ayrımcılığa dayanan koşullar altında gözaltında bulunduruyor olması”nın, “uluslararası suçlar, özellikle de insanlığa karşı işlenmiş suçlar” dâhiline girdiğini açıklamıştı.

Biden yönetimi, Gazze’de soykırım meselesine yönelik ise elbette daha farklı bir tutum takındı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Güney Afrika tarafından Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan dava hakkında “Soykırım suçlamasının mesnedi yoktur.” dedi. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de, Blinken’in ifadelerini aynen tekrarlarken daha da ileri giderek suçlamaları “mesnetsiz, amacına hizmet etmeyen ve hiçbir gerçekliğe dayanmayan” suçlamalar olarak niteledi. Uluslararası Adalet Divanı’nın Soykırım Sözleşmesi uyarınca Filistinlilerin haklarının ihlal edilmesinin “gerçek ve acil risk” altında olduğunu belirterek İsrail’in Gazze’de soykırımı önlemek için geçici tedbirlere uymasına hükmetmesine rağmen, Biden yönetimi mahkemenin bu kararını reddetti.

QOSHE - Gazze ve Uygur Bölgesi’nde yaşananlar soykırıma dair bize ne anlatıyor? - Fikir Turu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Gazze ve Uygur Bölgesi’nde yaşananlar soykırıma dair bize ne anlatıyor?

8 9
21.03.2024

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları altıncı ayında büyük bir felaket ve yıkıma sebep olurken Batılı hükûmetlerin eylemsizliği dikkat çekiyor. Batılı hükûmetlerin Çin’in Uygur Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerine karşı yaklaşımının, Filistin-İsrail meselesine kıyasla taban tabana zıt olmasını nasıl okumalıyız? Georgetown Üniversitesi’nde öğretim üyesi, Asya ve dünya tarihi uzmanı, sinolog Prof. James Millward ve yine Georgetown Üniversitesi Orta Doğu ve İslam siyaset düşüncesi alanında öğretim üyesi Doç. Dr. Nader Hashemi Democracy for the Arab World Now (DAWN) için kaleme aldıkları yazıda iki bölgede yaşanan gelişmeler karşısında hükûmetlerin aldığı tutumun nasıl bir samimiyet testine dönüştüğünü ele alıyor. Yazıdan öne çıkan bazı bölümleri aktarıyoruz:

“Uluslararası Adalet Divanı Ocak ayının son günlerinde İsrail’in Gazze’de soykırım........

© Fikir Turu


Get it on Google Play