menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sarayda taht oyunları ve cumhuriyet

48 31
29.10.2025

İçeride kitle desteğini kaybetmesi ve dış politikada yaşadığı sıkışmışlık (Yeni dengelerin emperyalistler arasındaki çelişkileri kullanma olanağını sınırlaması) Saray rejiminin ‘meşruiyetini’ giderek daha tartışılır hale getiriyor. Saray rejimi bu meşruiyet sorununu bir yanda ABD ve Batılı emperyalistlere daha fazla bağlanma -ki Erdoğan’ın son ABD ziyaretinde Trump yönetimi bunun karşılığı olarak Erdoğan’a istediği meşruiyeti vereceğini açıklamıştır- ve öte yandan içeride muhalefeti bölmeye ve etkisizleştirmeye yönelik hamleler üzerinden aşmaya çalışıyor. Son yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan ana muhalefet partisi CHP’yi iç çatışmaya sürüklemek amacıyla açılan ‘mutlak butlan’ (Özgür Özel’in seçildiği kongrenin geçersiz sayılması ve partinin başına tekrar Kılıçdaroğlu’nun geçirilmesi) davasının beklenen etkiyi yaratamaması nedeniyle ‘düşürüldüğü’ gün, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı İmamoğlu ve TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’a “casusluk” davasının açılması ve TELE 1’e kayyım atanması, ülkedeki rejimin ayakta kalabilmek için saldırıların dozunu arttırmak dışında bir seçeneği kalmadığını gösteriyor.

Saray rejimi, tam da bu nedenle Kürt sorununda başlatılan süreci devam ettirmeye de ihtiyaç duyuyor. Çünkü bu süreç bir yandan muhalefeti topyekûn karşısına almak yerine Kürtlerde beklenti yaratarak operasyonlarını sürdürmeye ve öte yandan da bu sorunun bölgenin yeniden dizayn edilmesi sürecinde bir ‘tehdit’ olmaktan çıkartılıp ABD emperyalizmi ile daha uyumlu ve daha ileriden roller üstlenebilmesine de alan açıyor.

Saray rejiminin kitle desteğini kaybetmesinin ve dış politikada yaşadığı sıkışmışlığın diğer bir önemli sonucu da iktidar içindeki klikler arasındaki mücadelenin giderek su yüzüne çıkması oldu. Son yerel seçimlerde hemen bütün büyükşehirlerin kaybedilmesi örneğinde olduğu gibi ‘pastanın küçülmesi’ (rant, ihale, rüşvet vs.) büyük sermaye grupları ve mafyadan tarikatlara, medyadan yargı, emniyet ve bakanlıklara kadar iktidar içindeki klikler arasındaki paylaşım mücadelesini daha görünür hale getirdi.

Özellikle 2016’dan sonra kurulan ve yönetim erkini tek elde toplayan rejim, Türkiye’yi uyuşturucu ve kara para aklama trafiğinin en önemli merkezlerinden biri haline getirmişti. ‘Varlık barışı’ ile kara para aklama (yüzde 2 vergi karşılığında) yasal hale getirilmiş ve özellikle Ukrayna savaşı sürecinde Rusya’ya yönelik ambargoyla da bağlantılı olarak ülkeye kaynağı belirsiz milyarlarca dolarlık para girişi........

© Evrensel