Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele
Avrupa’nın değişik ülkelerinde 2024’te gerçekleşen ve ortak özellik taşıyan olayların başında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kapitalist sistemin temel dayanağı sosyal demokrat ve muhafazakar Hristiyan demokrat partilerin güç kaybetmeye kısmen devam etmesi, aşırı sağın ise yükselmesi geliyor. 9 Haziran’da yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri bunu çarpıcı olarak gösterdi. Fransa, İtalya, Hollanda ve Avusturya’da aşırı sağcı, milliyetçi partiler birinci olurken Almanya’nın da aralarında olduğu birçok ülkede ikinci oldular.
Keza, İngiltere’de yapılan genel seçimlerde her ne kadar 14 yıl aradan sonra İşçi Partisi yeniden birinci parti olup hükümeti kursa da aşırı sağcı Reform Partisi de oylarını yüzde 12.3 artırarak, yüze 14.3 ile ilk kez meclisin üçüncü büyük gücü oldu. Donald Trump’ın ABD’de yeniden seçimleri kazanmasını da Avrupa’daki gelişmelere eklediğimizde, son birkaç yıldır yükseliş içinde olan aşırı sağ, milliyetçi ve faşist parti ve liderler 2024’te yerlerini sağlamlaştırdı. Daha önce sermaye partilerini protesto amacıyla verilen oylar, giderek kalıcı hale geliyor. Asıl tehlikeli ve belirleyici olan da bu kalıcılık.
Bunun da etkisiyle Avrupa genelinde göçmenler ve mültecilere yönelik uygulamalar sertleşti, temel hak ve özgürlükler biraz daha kısıtlandı. Burjuva partileri arasında göçmenler ve mültecilere karşı hoşgörüsüzlük arttı. 14 Mayıs’ta yürürlüğe giren Avrupa Ortak Sığınma Sistemi, AB’ye gelip iltica başvurusunda bulunmayı adeta imkansız hale getirdi. Aşırı sağın kullandığı demagojik söylemlerle mücadele yerine, onları alıp kullanma ve uygulama yaygın hale geldi.
Bu eğilimin 2025’te de devam edip etmeyeceğinin ilk göstergelerinden biri Almanya’daki erken seçimler olacak. Bu yıl içinde Doğu Almanya’daki üç........
© Evrensel
visit website