Hamaseti bırak, oyuna bak
Yine bir Milli Takım galibiyeti ve yine duygular zirvede!.. Medyada ve tribünlerde savaş, fetih, futbolcuların dilinde -geçtiğimiz mart ayındaki hazırlık maçında alınan 6-1’lik yenilgiye gönderme yapan- intikam söylemleri... Ve bu pek coşkulu(!) atmosfer içinde iyice kendini kaybeden bir oyuncunun, ırkçı faşistlerin bozkurt işaretiyle tribünleri selamlayarak zaferin tadını çıkarması!.. Yaptığının, Nazi selamı vermekten pek farkı olmadığını bilemeyecek kadar şuursuz. Üstelik tam da Sivas Katliamı’nın yıl dönümünde… Tam da mülteciler üzerinden köpürtülen ırkçı dalga ülkenin pek çok bölgesinde gemi azıya almışken…
Nasıl aşılmaz bir kompleksse, spor karşılaşmalarını Türk’ün gücünü gösterme fırsatı şeklinde görmekten, galibiyetleri de histeriye bulanmış hamaset eşliğinde Türklüğün propaganda aracına dönüştürmekten bir türlü kendimizi kurtaramıyoruz…
Gelelim maça…
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda çeyrek finale yükselmek elbette önemli bir başarı, ancak başarının devamlılığı açısından bu galibiyetin, işin duygusal boyutu bir tarafa bırakılarak enine boyuna değerlendirilmesi çok önemli. Şimdilik bunu söyleyenlerin sesi ne yazık ki büyük sevinç şamatası içinde duyulmuyor ya da duymazdan geliniyor. Öyle ya, ülkece doyasıya coşulan bir zamanda böyle şeylere dikkat çekerek bozgunculuk yapmanın ne alemi var?
Avusturya karşısında özellikle oyunun savunma kısmında sergilenen mücadele takdiri hak etse de istatistiklere........
© Evrensel
visit website