Bir yerde okumuştum.

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.

Nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz.”

Deneyimlemedim lakin Osmanlı'nın son padişahı Vahdettin bu durumu deneyimledi.

Nasıl mı? Tarih bazen tekerrür eder mi ?

Ayni şekilde ve aynı aktörlerle olmasa da benzer şekillerde gerçekleşir.

Bir kere ya da bir kaç kere tekerrür etmesi daha sonradan aynısının yaşanmasına engel değildir.

HACİZLİ TABUT

Vahdettin, San Remeo’da zor ve maalesef küçük düşüren bir Osmanlı padişahına yakışmayan ekonomik şartlarda vefat etmiştir.

Lakin vefat ederek ruhu rahat etmiş olsa da bedeninin esareti maalesef ki bitmemiştir.

BORÇLULAR KAPIDA

Vahideddin’in öldüğünü duyunca kapıya üşüşenlerin başında villaya gönderdikleri malların parasını aylardan beri alamamış olan bakkal Steiner ile manav Morini vardı. Steiner ile Morini’nin alacakları da dahil olmak üzere bütün esnafa borç 60 bin liretti. Onların hemen arkasından icra memurları göründü.

Yerlerdeki İstanbul’dan getirilmiş halılardan bütün öteki eşyalara ve ev halkının şahsî mallarına kadar Manolya Villasında ne varsa her şey haciz kapsamına kondu ve odalar mühürlendi. Hatta tarihte eşine hiç rastlanmamış veya rastlanamayacak bir hadise yaşandı; Vahideddin’nin cenazesi villanın giriş katındaki büyük salona indirildi. Ve o salondaki eşyalarla beraber cenaze de haczedildi…

Otopsi ameliyatı görmüş olan cenaze, önce kurşundan bir tabuta yerleştirilip lehimlendi. Sonra da bu kurşundan yapılan tabut, ceviz bir tabutun içine yerleştirildi ve bir buçuk ay boyunca villanın giriş katındaki salonda kaldı.

İtalyanlar, borçların tamamının ödenmesine kadar cenazesinin defnine izin vermiyorlardı.

BİR AY REHİN KALAN CENAZE

Borçların temizlenmesi tam bir ay sürdü.16 Mayıs 1926 günü vefat eden Vahideddin’in tabutu, bakkal, manav ve diğer esnafa olan borçların ödenmesinden sonra 15 Haziran 1926’da Şam’a nakil için hazırlandı. Cenaze tam bir ay sonra tren istasyonuna götürüldü. Trieste’ye taşınacak, oradan da Beyrut’a giden bir gemiye konacaktı.

Cenazeyi karşılayanların ortak tepkisi kokudan burunlarını tıkamak olmuştu.

Beyrut’tan Şam’a nakledilen cenazeyi Şam İstasyonunda Suriye Cumhurbaşkanı ve Osmanlı Hanedanının eski damatlarından Ahmet Nami Bey, askerî bir törenle karşıladı.

Şam’da cenazesi defin edildi.

Hatta ve hatta bugün bu kabrin bulunduğu yerden yol geçtiği için mezarının başka yere taşındığını bilinmektedir.

YOL HİPNOZUNDAN , HAYAT HİPNOZUNA BİR BAKIŞ

Yol hipnozu, çoğu sürücünün bilmediği ve farkında olmadığı fiziksel durumdur.

Yola çıkıldıktan 2.5 saat sonra YOL HİPNOZU başlar.

Hipnoz olan sürücünün gözleri açıktır, ancak gözün gördüğünü beyin kaydetmez, analiz etmez.

Yol kenarında duran araca veya önde giden giden TIR'a arkadan çarpma kazalarının bir numara sebebi YOL HİPNOZU’dur.

YOL HİPNOZU olan sürücü, çarpma anına kadar son 15 dakika hiçbir şey hatırlamaz.

Kaç km hızla gittiğini, önündeki aracın hızını analiz edemez, genellikle çarpışma 140 km ve üzeridir.

YOL HİPNOZU'ndan kurtulmak için 2 veya 2.5 saatte bir 15 ya da 30 dakika durmak, hava almak, yürümek, çay kahve içmek gerekir.

YOL HİPNOZU uzun yolda, 4. saatten itibaren zirve yapar. Film tamamen kopmuş olur. Yolda giderken belli yer ve araçları not edip hatırlama yapmak gerekir. Son 15 dakika hiçbir şey hatırlamıyorsan, kendini ve yolcuları ölüme götürüyorsun demektir.

YOL HİPNOZU gece daha çok olur ve yolcular da uyuyor ise, durum çok vahimdir. Sürücü her 2.5 saatte durmalı, dinlenmeli.. 5-6 dakika yürümeli ve zihni sürekli açık olmalıdır. Gözler açık fakat zihin kapalı ise, kaza kaçınılmazdır. (Alıntıdır.)

HAYAT HİPNOZUNDA

Biraz böyle değil midir?”

Bir süre sonra koşuşturmacaların içinde yanından geçtiklerini...

Geride bıraktıklarını...

Öteleyip sonra yaparım dediklerini...

Eşinden, çocuklarından, annenden babandan ve sevdigin dostlarından çaldığın zamanları...

Hırslarının sonucu yaptigin haksızlıkları ve buna nefsinin söylettiği savunma reflekslerini..

Değerlerini yitirirken ama böyle olmak zorundayım sektör böyle söylemlerini...

Dün haksız bulduğun davranışları, etkili ve yetkili bir yere geldikten sonra katmer katmer fazlasını yapman. İşte hayat hipnozunun vahim sonucu.

Hayat akıp gidiyor ve bizler malesef hipnoz olmuş birer canavarlar gibi hayatı ve kendimizi tüketiyoruz...

Bu kadar...


QOSHE - HACZEDİLEN TABUT - Muhsin Kafkas
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

HACZEDİLEN TABUT

4 0
15.12.2023

Bir yerde okumuştum.

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz.

Nasıl ölürseniz, öyle dirilirsiniz.”

Deneyimlemedim lakin Osmanlı'nın son padişahı Vahdettin bu durumu deneyimledi.

Nasıl mı? Tarih bazen tekerrür eder mi ?

Ayni şekilde ve aynı aktörlerle olmasa da benzer şekillerde gerçekleşir.

Bir kere ya da bir kaç kere tekerrür etmesi daha sonradan aynısının yaşanmasına engel değildir.

HACİZLİ TABUT

Vahdettin, San Remeo’da zor ve maalesef küçük düşüren bir Osmanlı padişahına yakışmayan ekonomik şartlarda vefat etmiştir.

Lakin vefat ederek ruhu rahat etmiş olsa da bedeninin esareti maalesef ki bitmemiştir.

BORÇLULAR KAPIDA

Vahideddin’in öldüğünü duyunca kapıya üşüşenlerin başında villaya gönderdikleri malların parasını aylardan beri alamamış olan bakkal Steiner ile manav Morini vardı. Steiner ile Morini’nin alacakları da dahil olmak üzere bütün esnafa borç 60 bin liretti. Onların hemen arkasından icra memurları göründü.

Yerlerdeki İstanbul’dan getirilmiş halılardan bütün öteki eşyalara ve ev halkının şahsî mallarına kadar Manolya Villasında ne varsa her şey haciz kapsamına kondu ve odalar mühürlendi. Hatta tarihte eşine hiç rastlanmamış veya rastlanamayacak bir hadise yaşandı; Vahideddin’nin cenazesi villanın giriş katındaki büyük salona indirildi. Ve o salondaki eşyalarla beraber cenaze de haczedildi…

Otopsi ameliyatı görmüş olan cenaze, önce kurşundan bir tabuta yerleştirilip lehimlendi. Sonra da bu........

© Enpolitik


Get it on Google Play