Statü nedir, ne değildir?
Statü sosyal gösteriş mi, kültürel sistem mi? Statü hiyerarşisi bir tür sosyal teknoloji olarak adlandırılabilir mi? Statü temel bir insan güdüsü olabilir mi? Bireylerin pozisyon kapma mücadelesinin bir çıktısı mıdır? Bir denge unsuru sayılır mı? Elde etmek üzere verilen mücadele statü katmanlarını üretir mi?
Ekonomi disiplinini toplumsal refahla karıştırıyoruz. Para pul sahibi olmayı da doğal olarak zenginliğin kendisiyle. Parayla alım gücümüzün arttığı doğru. Güç dahil neredeyse her şey parayla elde edilebiliyor. Peynir ekmek ve tahakküm etmek aynı sepette durabiliyor. Parayla alınamayan bir şey yok mu? Var. Statü! Statü tarihin her döneminde kural yıkan bir norm, coğrafyadan coğrafyaya bir kültürden diğerine değişebiliyor ancak temel olarak belli başlı kıstasları var. Elle tutulamıyor, gözle seçilebiliyor, her yerde var oluyor, edinmek istiyorsunuz, kolay olmuyor.
Stanford Üniversitesi Sosyal Bilimler Profesörü Cecilia L. Ridgeway’ın "Status: Why Is It Everywhere? Why Does It Matter?" adlı kitabı hissedip dillendiremediğiniz duygularınıza tercüman olabilir. Neden her şeyi olup hiçbir şeyi olmayanlar güruhuna döndüğümüzü izah edebilir. Hiçbir şeyi yokken karşısında ceket iliklemek ihtiyacı hissettiğiniz kişiler bulunması durumuna anlam kazandırabilir. Gözlemim o ki, gerçeği ile sahtesi arasında ayrım yapmak bir mesele.
Ridgeway, kişiler arası statü hiyerarşilerine ve sosyal hiyerarşiler üzerine yaptığı araştırmalarla tanınıyor. Amerikan Sosyoloji Derneği Başkanlığı (2012-13) yapmış olan Ridgeway, sosyal hiyerarşilerin toplumdaki tabakalaşmaya ve eşitsizliğe (bireyler arası statü hiyerarşilerinin cinsiyet, ırk ve sınıf eşitsizliklerini) nasıl etki ettiğini incelemiş.
Karne notu
Ridgeway sözünü ettiğim kitabında statüyü “insanların birbirlerini değerlendirme ve sıralama biçimleri” olarak tanımlıyor. Bir tür puan vermek gibi anlıyorum. Bu sıralamanın bireylerin toplum içindeki konumlarını, itibarlarını ve sosyal etkileşimlerini belirleyen bir temel oluşturduğunu söylüyor. Ridgeway'e göre statü, eşitsizliklerin ve grup içi dinamiklerin anlaşılmasında kritik bir kavram. Birey ve grupların toplum içindeki konum ve prestijlerini zenginlik, eğitim, mesleki başarı, sosyal çevre, kültürel donanım, görünüş ve davranış gibi faktörlerin belirlediğini az çok biliyoruz. Mutlaka pek çok farklı kriter ya da alt kriter oluşuyor, birey ve gruplar bu alanlarda aldığı oya göre o koltuğa oturmaya hak kazanıyor, kimileri de lüks içinde her daim ayakta duruyor.
Zenginlik ve statü
Ridgeway, statünün, yalnızca ekonomik veya mesleki başarılarla sınırlı olmadığını iddia ediyor. Konunun benim ilgimi en fazla çeken yönü de burada başlıyor. Özetlemem gerekirse, temel argümanı, statü hakkında düşünme şeklimizin yanlış olduğu yönünde. Statü, elit kurumlar veya gelir merdiveninin üst dilimleriyle sınırlı bir sosyal gösteriş değil. Toplumumuzun işleyişinde temel olan ve hayatımızın her alanına nüfuz eden kültürel bir sistem. Statü hiyerarşileri bir tür sosyal teknoloji. Dünyadaki eşitsizlik ve adaletsizliğin kaynağı. Her yanımızı sarmış durumda. Nadiren sorguluyoruz. Ne yazık ki, ilk bakışta, temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için sahip olduğumuz para miktarı kadar önemli görünmüyor.
Ridgeway statünün temel bir insan güdüsü olduğunu savunuyor. Bireylerin pozisyon kapma mücadelesinde bir denge, bu mücadele statü hiyerarşilerini üreten süreci inşa ediyor. Statü, kabul görmek demek. Aynı zamanda, ait olmak, güvende hissetmek, grupların parçası olmak, değerli hissetmek demek… Bazen........
© Ekonomim
visit website