Hazine on yıllık dönem için niye yüzde 32 faizle borçlanır?
Daha bir ay önce açıklanan 2026-2028 döneminin orta vadeli programında enflasyon hedefleri konusunda ne deniliyordu:
“TÜFE artışı bu yıl yüzde 28,5 olarak gerçekleşecek, 2026’da yüzde 16’ya inilecek, 2027 ve 2028 ise yüzde 9 ve yüzde 8 ile tek haneli olacak.”
Sonrasında da herhalde Merkez Bankası’nın da sürekli olarak vurguladığı yüzde 5’lik hedef yakalanacak ve Türkiye artık enflasyon belasından kurtulacak.
Kulağa hoş geliyor da, pek inandırıcı gelmiyor değil mi… Hem baksanıza zaten bırakın gelecek yılları ve tek haneleri bu yılın yüzde 28,5’lik oranının tutacağına inanan bile kalmadı.
Şimdi 28,5’i unutturmak istercesine, o da yarım ağız, “Enflasyonu bu yıl yüzde 30’un altında bekliyoruz” deniliyor.
Aslında ekonomi yönetimi enflasyonun tek hane bir yana, hele hele yüzde 5’ler, öyle kolay kolay ve birkaç yıl içinde yüzde 20’nin altına ineceğini bile pek beklemiyor.
Bu benim görüşüm ama bunu söyleten ekonomi yönetiminin izlediği borçlanma politikası.
Bu köşede haziran ayında da sorduğum bir soru var, onu tekrar edeceğim.
Konuyu Hazine’nin borçlanmasına getireceğim de onu şimdilik bir kenara koyup kendi kendimize şunu soralım:
“İster aile bütçesinin eksiğini tamamlamak için, ister şirketinizin işlerini döndürmek için borçlanmak durumunda olduğunuzu varsayın. Gelecekte faizlerin düşeceği söyleniyor, siz de buna inanıyorsunuz, genel beklenti de bu yönde. Böyle bir durumda uzun vadeli mi borçlanırsınız, olabildiğince kısa vadeli mi?”
Soru basit, yanıt konusunda da herhalde kimse tereddüt etmiyordur.
Faiz bugün (örneğin) yüzde 40 ise ve........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein