menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şirket sermayesinin azaltılması ve vergileme sorunu

12 0
18.12.2025

Gerçek kişiler daha büyük sermayeyi bir araya getirerek büyük ölçekli işletmeler kurmak ve daha çok kar sağlamak üzere sermayelerini bir araya getirerek çoğu zaman anonim veya limited şirketler şeklinde tüzel kişilikler oluştururlar. Kurulan şirketler faaliyetlerini sürdürürken değişik nedenlerle ilk esas sözleşmeleriyle belirledikleri sermaye miktarını artırır veya azaltırlar.

Faaliyetleri genişledikçe, şirket başarılı oldukça sermayenin artırılması gereği ortaya çıkar. Ancak şirketlerin hayatları bazen beklendiği gibi gitmez. Ortaklar koydukları büyük sermayeye rağmen işletmelerini büyütemezler ve sermaye atıl kalır. Bu gibi durumlarda sermayenin azaltılması ihtiyacı ortaya çıkar.

Kurulan şirket uzun süre faaliyetlerini başarı ile sürdürüp kar ederken ekonomik krizler, pazar daralması, tüketici tercihlerinin değişmesi, kötü yönetim gibi nedenlerle zor duruma düşebilir. Ciddi sıkıntıların ortaya çıktığı bu gibi durumlarda yönetim kurulu Türk Ticaret Kanunu’nun 376’ncı maddesinde öngörüldüğü gibi hareket etmek durumunda kalır.

Sermayenin kaybı, borca batık olma durumu

Türk Ticaret Kanunu’muzun 376’ncı maddesinde şirketlerin zor durum hallerini ve alınabilecek tedbirleri belirlemiştir. Bu tedbirlerden biri de küçülerek devam etme ve sermaye azaltmadır. Maddeye göre;

“MADDE 376- (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

(3) ) Şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartır.

Bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur. ‘’

Yukarıda belirtilen hangi nedenle sermaye azaltılmış olursa olsun, şirket yöneticileri aşağıda açıklayacağımız vergileme konularını da göz önünde tutmak durumundadır.

Sermaye azaltımında vergileme yasal düzenleme

7420 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanunu’na eklenen 32/B maddesine göre;

(1) Kurumlar tarafından sermayeye eklenen öz sermaye kalemlerinin, sermayeye eklendiği tarihten itibaren beş tam yıl geçtikten sonra herhangi bir şekilde sermaye azaltımına konu edilmesi durumunda, nakdi veya ayni sermaye ile sermayeye eklenen diğer unsurların toplam sermayeye oranlanması suretiyle azaltıma konu edilen tutar içerisindeki sermaye unsurları tespit olunur. Söz konusu oranın tespitinde,

(2) Kurumların öz sermaye kalemlerini sermayeye ekledikleri tarihten itibaren beş tam yıllık süre tamamlanmadan sermaye azaltımı yapmaları durumunda, azaltımın sırasıyla birinci fıkranın (a), (b) ve (c)........

© Ekonomim