Arzu Alkan Ateş yazdı: Rüzgârlı Camlar’dan Bakmak
9
0
16.12.2025
Masalların anlatıldığı uzun kış geceleri geçmişte kaldı. Masal dinleyen çocukların büyülü dünyası da.“Yaşam yaşam olmayan bir şeyle çatışıyor” artık. Görselliğin hayal gücünün yerini doldurduğu dünyamızda kim bir kitabın sayfalarını çeviriyor? Satır aralarında biriken acıları paylaşmak ve kendinde olmayanı bulmak için kim hikâye kitabı okuyor şimdilerde? Kar yağıyor yaşadığım şehirde. Döne döne eteğinde biriktirdiklerini boşaltıyor gökyüzü. Camdan dışarıya bakmak olup biteni geçmiş zaman kipiyle anlatmak gibi. Buğulu bir camın arkasındaysanız eğer yaşanılana müdahale etme hakkınız olmuyor. Biri kayıp düşerken elinden tutamıyorsunuz. Ama düşerken yüzündeki hayreti görüyorsunuz. Onun hissettiğinden daha çok hissediyorsunuz düşmenin acısını. Çünkü camın arkasındasınız. Olup bitene şahit olan ama değiştiremeyensiniz. İçimden bunlar geçiyor. Masanın üzerinde duran “Rüzgârlı Camlar” kitabına bakıyorum yeniden. Karların üzerinde duran bir kız çitin önünden bakıyor sonsuzluğa. Elinde tuttuğu şemsiye yüzünü görünmez kılıyor. Ama bu duruşta bir serzeniş bir ima var sanki. Derken hava karamaya başlıyor. Sokaktan gelen gürültüler azalıyor. Beyazın yansıması dışında hiçbir şey görünmez oluyor. Okumaktan olmaya dönüşecek birkaç saat var önümde. Bir ayine hazır gibi hazırım şimdi Rüzgârlı Camlar’ı okumaya. Secret Garden melodileri arka fonda hafiften dolduruyor odanın içini. Solmakla başlayan bir varoluş. Ölmekle bitmeyen bir ömür gibi. “konuşmuyorum seninle tutup ölüyorsun / ellerin kuş tüyleri d/oluyor öldüğünde.” Bir öykü kitabına dizelerin dimağımızda bıraktığı imgelerle başlamak kışkırtıyor bizi. Yol almak ve öykülerin kalbine akmak için telaşlanıyoruz. “Celile’nin hayaletiyle karşılaşınca da kibritin eninde sonunda çakılacağını hissediyoruz. Bir ölünün isteğine karşı koyamıyor yazar. Çünkü biliyor ki “ölüler tanrının rafında bekliyor.” Belki de beklemekle kalmıyor gözetliyorlar biz yaşayanları. Gözetleyen ölüler, gözetlenen de yaşayanlar olunca her şey yer değiştiriyor. Ve kibriti çakan çocuk, yalıyı yaktığı için bağışlanıyor, hem okuyucunun hem de ölülerin gözünde. “Muhittin’in Cinleri’ni” biz okuyuculardan başkası görüyor mu........
© Edebiyat Burada
visit website