Çok enteresan sonuçları olan bir yerel seçim atlattık. Nisan ayına sürprizlerle dolu sonuçlarla başladık. Seçmenin siyasete verdiği çok önemli bir ders var. Ki bu ders bence müşterisi olduğu işletmeler için de geçerli.

Kısacası yönetim biliminin paradigmalarını tümüyle değiştiren yeni bir olgu ile karşı karşıyayız. Seçmen de tüketici de artık aynı şeyi söylüyor. “Ben kimsenin tabanı, sabit müşterisi değilim.” Bana sorarsanız doğrusunu da yapıyor, zira taban siyasette, sabit müşteri ise iş hayatında “nasılsa kazanılmış” olarak görülüyor ve bütün yatırım cepte olmayanlara, potansiyellere yapılıyor.

Z kuşağı sadakat istiyor

Hatırlayınız, GSM operatörlerinin müşterileri bir dönem kazan kaldırdı. Numara taşıma sistemi başladığında diğer operatörlerin müşterilerini alabilmek için 10 yıllık, 15 yıllık müşterilerin alamadığı tarifeleri onlara açmayı vaat ettiler.

Sadık müşteri de dedi ki “Demek ki içeride uzun yıllardır para kazandıran değil, dışarıdan gelen kıymetli, o zaman ben de diğer operatöre geçeyim”. Bu satırları okuyunca siz de fark ettiniz değil mi? Vatandaşın siyasi partilere yaklaşımı ile müşterisi ya da kullanıcısı olduğu işletmelere yaklaşımı birbirine çok benziyor. Z kuşağı ile ilgili yapılan tüm araştırmalarda mutlaka göreceğiniz bir “sadakat” vurgusu var.

Z kuşağı bir markaya, bir lidere, bir kuruluşa körü körüne bağlanmıyor. İşine yaradığı sürece kullanıyor ve çok kolay bir şekilde diğer tarafa kayabiliyor. Akışkanlık çok fazla. Sonuç odaklılar. Duygusallıklara yer yok onların hayatında. “Ama ben senin için geçmişte neler neler yaptım” demek tersine başa kakma gibi geliyor ve hiçbir şekilde kararını olumlu anlamda etkilemiyor. Siyaset dönüşüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bana göre güçlü liderler çağının son lideri. On binlerin alanları doldurup tek bir kişiyi dinlediği çağın. Özellikle de Z kuşağı ve sonrası lideri gözünde büyüten, kutsallaştıran bir perspektife sahip değil. Elbette seçimde tüm dönüşümü gençler yapmadı. Ama bu seçimde birçok yaş ve sosyal grup mensubu gençler gibi davrandı. Ne dedi seçmen?

-Bana sıcak, samimi, yakın bir diyalogla gel. Üstten bakma.

-Bana açık ol, ikinci bir ajandan olmasın, şeffaf ol.

-Yeniliğe açık ol, önüme 20-25 yıllık adayları koyma. Yeni yüzler sun.

-En önemlisi de, beni sakın ama sakın cepte görme, bana blöf yapma, mühür benim elimde, unutma.

Seçimlere ilişkin samimi düşüncelerim

Bu uyarıları tüm partilere, tüm liderlere, tüm adaylara yapıyor seçmen. Bu yeni nesil seçmen davranışlarını okuyamayan siyasetçilerin gelecekte var olma şansları düşük olacak. Malum bir harita var, bir bu seçimlerin sonuçlarına ilişkin çok renkli bir harita, bir de daha önceki sapsarı harita, hani şu sadece sahil şeridi kırmızı olan. İki tabloyu görünce hiçbir partiye bağlı olmaksızın, hiçbir ideoloji gütmeksizin ilk düşüncem şu oldu: “Haritaya renk geldi!”

Hizmet yarışı göreceğiz

İstanbul’un anadolu yakası çoğunlukla CHP’ye geçti. Avrupa yakasında ise ağırlık Akparti’de. Anadolu’da bölgesel değil artık şehir şehir farklı partileri görüyoruz. Bu ne getirecek ben kendimce fikrimi söyleyeyim, hani hep söylenen “Gençler Akparti öncesini bilmez” söylemi nisbeten çöpe atılacak.

Zira İstanbul’da hem belediye hem de mecliste CHP var, artık önü açık, icraatları göreceğiz. Anadolu’da birbirine yarım saat mesafedeki birkaç şehirden biri Akparti, biri Yeniden Refah, biri CHP biri de İyiparti. Şöyle bir haftasonu gezmesiyle hepsini görebilecek vatandaşımız. Gerçek anlamda bir hizmet yarışı görebiliriz, adeta bir hizmet pazaryeri. Özel sektörde olduğu gibi, siyasette de rekabet başarıyı getirecek.

Yani en azından umudumuz bu yönde. Siyaset ve iktidar tek kutupta çok fazla toplandı ve çok uzun süredir bu böyle. Bu iktidardakileri çok yoran, iktidarı desteklemeyenleri de çok fazla soğutan bir unsur. Oysa siyset kollektif bir düzeneğe dönüşürse, amiyane tabirle “herkes bir ucundan tutarsa” daha güzel bir tabloya ulaşabiliriz. Ülkemize seçim sonuçlarının hayırlar getirmesini diliyorum.

QOSHE - Ben senin tabanın değilim - Ömer Ekinci
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ben senin tabanın değilim

64 2
05.04.2024

Çok enteresan sonuçları olan bir yerel seçim atlattık. Nisan ayına sürprizlerle dolu sonuçlarla başladık. Seçmenin siyasete verdiği çok önemli bir ders var. Ki bu ders bence müşterisi olduğu işletmeler için de geçerli.

Kısacası yönetim biliminin paradigmalarını tümüyle değiştiren yeni bir olgu ile karşı karşıyayız. Seçmen de tüketici de artık aynı şeyi söylüyor. “Ben kimsenin tabanı, sabit müşterisi değilim.” Bana sorarsanız doğrusunu da yapıyor, zira taban siyasette, sabit müşteri ise iş hayatında “nasılsa kazanılmış” olarak görülüyor ve bütün yatırım cepte olmayanlara, potansiyellere yapılıyor.

Z kuşağı sadakat istiyor

Hatırlayınız, GSM operatörlerinin müşterileri bir dönem kazan kaldırdı. Numara taşıma sistemi başladığında diğer operatörlerin müşterilerini alabilmek için 10 yıllık, 15 yıllık müşterilerin alamadığı tarifeleri onlara açmayı vaat ettiler.

Sadık müşteri de dedi ki “Demek ki içeride uzun yıllardır para kazandıran değil, dışarıdan gelen kıymetli, o zaman ben de diğer operatöre geçeyim”. Bu satırları okuyunca siz de fark ettiniz değil mi? Vatandaşın siyasi partilere yaklaşımı ile müşterisi ya da kullanıcısı olduğu işletmelere yaklaşımı birbirine çok benziyor. Z kuşağı ile ilgili yapılan tüm araştırmalarda mutlaka göreceğiniz bir “sadakat” vurgusu var.

Z kuşağı bir........

© Dünya


Get it on Google Play